Yürüyordum. Hem yürüyor hem adımlarımı takip ediyordum. Bir adım... Bir adım daha... Sanki o ayaklar benim değildi. Kendime, başka biriymişim gibi görünüyordum. İliklerime kadar ürperdim. Hemen aklıma gelen ilk şarkıyı söyleyiverdim.
"Dünya inan ki bildiğin gibi değil çocuk.
Bir dümensiz sandal, belki oyuncak bir kayık.
Leyla sensin, sevdiğin hayal değil çocuk.
Eski bir sevdadır akıntıya karşı yolculuk."
Hüsnü Arkan söylemiyor muydu bu şarkıyı... Ezginin Günlüğü hani... Çok severim. Ne çok oldu dinlemeyeli... Nereden aklıma geldi kim bilir? Saçlarımda yaz yağmuru, ellerimde nergis kokusu... Adım adım yürümeye devam ettim. Bütün hayatım uzak bir yıldızdan düşmüş gibiydi. Dilimde bir gençlik şarkısı... Gözetledim kendimi... Bendim.
Kaleminize sağlık
YanıtlaSilAmin:)
SilHayatta hiç bir şey kolay olmuyor. Dünya yolculuğumuz pek çok zaman "akıntıya karşı" sürüyor. Zor ve yorucu. Akıntıya yenilenler de oluyor bazen. Ama bazıları ise akıntıyı arkalarına alıp yolculuğu kolay ve keyifli yapabiliyorlar. Kısmet işte.....
YanıtlaSilAkıntıya karşı yolculuk eski bir sevdadır fıstığım. Vazgeçmek yok. Yola devam:)
Silhayat bazen bizimle ne kadar kolay geciyor dalgasini...
YanıtlaSil