Michio Kaku, Geleceğin Fiziği adlı kitabının, Tıbbın Geleceği adlı bölümüne, Yunan ve Roman mitolojilerinde geçen, şafak tanrıçası güzel Eos'un öyküsüyle başlamış. Eos bir tanrıça olduğu için mükemmel bir bedene sahipmiş, elbette ölümsüzmüş. Eos, bir ölümlü olan yakışıklı Tithonus'a sırılsıklam aşık olunca, sevdiğinin yaşlanıp ölmesine razı olamamış. Tanrıların babası Zeus'a yalvarıp, Tithonus'u ölümsüz yapmasını, sonsuza kadar beraber yaşamalarını sağlamasını istemiş. Zeus, Eos'un bu duasını kabul etmiş. Sevgilisi aynı Eos gibi ölümsüz oluvermiş.
Buraya kadar tamam... Tithonus artık ölmeyecek. Şahane... İki sevgili sonsuza kadar mutlu, mesut yaşayacaklar. Ne güzel... İyi ama Tithonus'un bedeni gün be gün yaşlanmaya devam ediyormuş. Ah! İşte Eos birden, Zeus'tan sevgilisi için ölümsüzlük isterken, sonsuz gençlik istemeyi unuttuğunu anlamış. Bu durumda Tithonus ölemiyor, gün geçtikçe bedeni çürüyor, kuvvetten düşüyor veee maalesef ızdırap dolu sonsuzluğu yaşamaya devam ediyormuş.
Michio Kaku kitabında bu hikayeyi 21. yüzyıl biliminin yüz yüze kaldığı sorunlara benzetiyor. Bilim insanları şimdi, uzun yaşama konusunda mucizevi ilerlemeler yapıyorlar, diyor. "Ancak, hayatın sağlık ve kuvvet olmadan uzaması, Tithonus'un trajik bir şekilde öğrendiği gibi, ebedi bir ceza olabilir." diye devam ediyor.
Sonra bu yüzyılın sonuna kadar, hayat ve ölüm üzerine kontrolü ele alan güce sahip olacağımızı, hatta bu gücün sadece hastalıkları iyileştirmeyle sınırlı olmayacağını, insan bedenini daha iyiye götüreceğini ve hatta yeni yaşam formları kurmakta kullanılacağını söylüyor.
Yazının devamında, Robert Lanza adlı hayatın gizemlerinin sırlarını açan bir bilim insanından bahsederken, Good Will Hunting filmindeki Matt Damon'un canlandırdığı karakterden söz ediyor. Aynı o filmdeki karakter gibi, Robert Lanza'nın "bu filmde pejmürde kılıklı, şehir yaşamına uyum sağlamış işçi sınıfından bir delikanlı, matematik dehasıyla MIT'deki profesörleri şaşkına çevirdiğini", DNA lar üzerinde çalıştığını, kim bilir belki bir gün doku mühendisliği üzerinde çalışırken, hastalıklı ya da eskimiş organları değiştirmek üzere, insanların kendi hücrelerinden üretilecek yeni organlar sipariş verebileceği bir insan beden mağazası ortaya çıkarabileceğini anlatıyor.
Bu enteresan anlatılar üzerine zeka parlatacağıma, ne yaptım bilin bakalım? Elbette kitaba mola verdim. Yıllar önce seyrettiğim o güzeller güzeli filmi buldum, yine yeni yeniden seyrettim. Müthişti. Robin Williams'ın intiharından bu yana seyrettiğim ilk filmiydi. Yüreğimin acıdığını hissettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder