Hava atmaksa atıyorum... Sosyoloji kitaplarımı aldım... Fotoğraf çekmek niyetiyle koltuğun üzerine sıraladım. Pandemi döneminde İstanbul Üniversitesi'nin ikinci üniversite kapsamında Sosyoloji bölümüne kayıt oluverince... Off... Yeminle ben beni tanıyamıyorum. Yepisyeni mecralara akıyorum. Dersler, konular, kitaplar uçuruyor beni... Talebe, talep eden demekmiş. Sosyoloji bölümünün talep edeniyim. Talepkârım... Ve çılgın gibi heveskârım.
Demem o ki; evet... Talepkârım... Heveskârım... Hatta... İltifatkârım... Cefakârım... Azimkârım... Sebatkârım... Hahha... Vallahi bambaşka yazı yazacaktım. Bu kelimeler aklımı aldı... Nasıl desem? Efsunkârım... Zülfikârım... Hatta tehditkârım... Günahkârım. Tövbekârım. Hürmetkârım. Du bi... Kürdilihicazkârım... Sanatkârım... Bestekârım... Aşikârım. Üstüne üstlük feci sakarım... Veee... Tutmayın beni... Bu kitaplara şimdi ben... Şakır şakır akarım:)
NOT-
Aslında, ne yazacaktım acaba?
Du bi! Ece Ayhan'ın bir dizesiyle başladığıma göre, Sosyoloji dersinde feci ilgimi çeken Toplumsal Cinsiyet kavramı, Toplumsal Cinsiyet kavramında Kadın değil de Erkek vaziyetleriyle ilgili muhabbet edecektim besbelli.
İşte bu rotada yol alacaktım ki, kelimelerin illüzyonuna kapıldım.
Hımm... Galiba bu geçersiz bir çıkarım. Ölçüsüz aktarım. Ekolojik olmayan tarım. Hatta döngüsel tasarım. Ve de içeriksel onarım.
Uzatmayayım. Ayıptır söylemesi, bazan böyle saçmalarım:)
Şiir gibi bir yazı olmuş. Güzel olmuş :)
YanıtlaSilBayıldımmmmmmmmm,içimi açtı bu sözcükler...
YanıtlaSilBayıldım :) Arada bir böyle saçmala yine ;)
YanıtlaSilBazen buna ihtiyacımız olur, kendimize ve başkalarına zarar vermediği sürece saçmalamamız sorun olmaz. Hahaha
YanıtlaSil