Bugün  Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur adlı o eşsiz aşk romanı elime geldiğinde,  sayfalarını dalgalandırdım öncelikle. Sonra gözüme ilk denk gelen  kelimde durdum. "yarın"... Bu kelimenin geçtiği  paragrafları okudum.  Aklıma Metin Üstündağ'ın "bugün bir kelimeyi hissettim" dizesi geldi.  İlk okuduğumda çarpmıştı bu cümle  beni biliyor musun?  Bir kelimeyi  hissetmek... Ne hoş bir haldi. Bir kelimenin hissine varmak... Ahmet Hamdi  Tanpınar'ın eşsiz kitabı Huzur'un kahramanı Mümtaz, bir çocuklu ve  boşanmış bir genç kadın olan Nuran'a aşıktır. Ertesi gün sevdiği kadın  gelecektir.  Mümtaz yarın Nuran'ı görecek... Ve yarın... Yarını sabırsızlıkla  beklemektedir. Mümtaz yarın kelimesinin sihrini ilk kez tatmaktadır. Yerinde  duramaz, kalkar oda içinde gezinir, bir cigara içer, bir iki  sahife kitap okur. Sonra gene yatağa girer, uyumaya çalışır... Yarın  kelimesinin ilk kez farkına varır. Onun hayatı sadece bugünde  geçmiştir ogüne kadar çünkü. Halbuki şimdi bu tek kelime, içinde bir  mücevher gibi parlamaktadır... Yarın... Mümtaz sanki yarın sabah doğacak  güneş kendi benliğinde bir altın yumurta imiş gibi ve kainatı,  aydınlığı kendi uzviyetinde doğuracakmış gibi, içinde kozmik bir  zenginlik duymaktadır.. Yarın... Bu acayip ve sihirli bir kapıdır. Bu kadar  telaşlı olmasına hiç de şaşılmaz. Çünkü bu kapının arkasında sevdiği kadın  vardır. Onun bilmediği cazibeleri ve bildiği cazibeleri, yumuşak sesi,  dost gülüşü, istediği zaman insanın içine arzunun cinayet kadar kırmızı,  ateş kadar yakıcı ve sonra garip şey, eski camilerdeki o renkli  camlardan hafız sesleriyle beraber dökülen ışık kadar ruha ait şeylerle  dolu iksirini akıtan başkaları vardır... Mümtaz nihayet dayanamaz. Bu  muazzam ve eşsiz yarının bir anını kaybetmek istemiyormuş gibi  yatağından fırlar. Şahane betimlemeler vardır kitapta... İskeleye iner.   Yürür.  Deniz kenarındaki küçük bir balıkçı kahvesinde oturur.   Ahmet Hamdi Tanpınar muhteşem cümleler eşliğinde doğayı tasvir eder. Mümtaz sabırsızdır.  Sabırsızlığı bir yerde uzun uzun durmasına manidir. Çünkü sevdiği kadın  gelecektir. Garip bir şeydir bu.  Düşüncesini ancak buraya kadar  getirmektedir. Ondan sonra ayağının dibinde bir uçurum açılmış gibi  birdenbire irkilmektedir.  İşin garibi nedir biliyor musun? Hiç kimse  kendisindeki fevkaladeliği sezmemektedir. Mümtaz bugün sevincinde  yalnızdır.  Bu hep böyle olacaktır. Yarın ıstıraplarında yalnız  olacaktır.  Ağır ağır kalkar. İskelede bir sandaldan denize girer. Ahmet  Hamdi Tanpınar romandaki kahramanına "yarın" kelimesini hissettirmektedir.  Dolayısıyla okuyunca ben de hissediyorum  tabii... Bunlar yazarın dediği gibi benim latif  hayallerim, küçük hayranlıklarım, özenmelerim...  Ahmet Hamdi  Tanpınar'dan alıntıladığım cümlelerle ve Metin Üstündağ'ın  hatırlatmasıyla  bir kelimeyi, "yarın" kelimesini  bir aşığın  düşüncelerinde hissediyorum ya  hoşuma gidiyor bu halim...Ve ben Ahmet  Hamdi Tanpınar'ın ve Metin Üstündağ'ın varlığı ile mesut oluyorum,  onlardan uzaklaşınca içime hüzün çöküyor. Edebiyatı seviyorum. 

 
 
Kelimelerin ruhu olduğuna inanırım. Hissetmek mümkün böylelikle :)
YanıtlaSilHaklısınız. Ben herşeyin ruhu olduğuna inandığım için... Yanmışım:)
YanıtlaSilProfösör aman sakın mimlemeyin beni.. Uymuyor benim bünyeme mimlenmek maalesef.. Kusura bakmayın olur mu? İlk siz değilsiniz. Yapamıyorum.
YanıtlaSilAnlamıyorum.
NE KADAR GÜZEL YAZARLARIMIZ VAR AMA KİTAP OKUMADA ARABİSTANIN BİLE GERİSİNDEYMİŞİZ.HUZUR DA BUNLARDAN BİRİ.HERKESİN BİLMESİ İÇİN TV DE DİZİSİNİN OLMASI LAZIM
YanıtlaSilSaygı duyarız tabi. Samimiyetinizi biliyoruz. Bizi unutmamanızı dileriz.
YanıtlaSil