17 Şubat 2011 Perşembe

Hayat Fena halde Futbola Benzer. Çünkü Top Her Zaman Beklediğin Köşeden Gelmez.



Ben futbolun f'sinden anlamam  biliyorum ama nasıl atlarım bu haberi? Şu yukarıdaki siyah beyaz fotoğraftakilerden biri kim biliyor musun? 1913-1960 yılları arasında yaşamış, 1957 yılında Nobel Edebiyat ödülü kazanmış, insanın var oluşunun ve uyumsuzluğunun peşinde kalem oynatmış biri.. Kim mi? Albert Camus! Cezayir Üniversitesi'ne giderken okul takımının kaleciliğini yapmış iyi mi? Vay canına sayın seyirciler... Albert Camus bir futbol takımının kalecisiydi demek ki? Kaleci nasıl biridir ki? Şöyle hemen kaleci deyince ne geliyor aklıma arka arkaya sıralasam sözgelimi... Bazan televizyonda maç olduğunda...  Bakıyorum sahaya.. Özellikle kaleciyi izliyorum sürekli... Hepsi aynı takımın oyuncuları oldukları halde kalecinin formasının farklı... Sanki ayrıcalıklıymış, sanki tek adammış gibi... Diğer oyuncularla karıştırılma ihtimali sıfır... Acaba bu durum güçlü mü hissettirir kendini? Yoksa oyun boyunca diğer arkadaşları koca sahada top koştururken kaleci kendi kale alanı içinde kalıyor ya yalnızlık duygusu içinde olabilir mi?


Bence kaleci genelde yalnızlık duygusu içindedir. Hatta kendini o farklı formasıyla yabancı gibi bile hissedebilir. Albet Camus'un Yabancı adlı kitabı aklıma geldi şimdi.. Kaleci top kurtaracak.. Kaleye top sokmayacak... İşi bu.. İyi de top her zaman beklediği yerden gelmiyor ki... Aynı hayat gibi... Sen istediğin kadar plan yap... Hayat kendi mecrasında akmıyor mu? Aynen öyle sanki... Dar Alanda Kısa Paslaşmalar adlı filmde, Esnafspor'u hatırladın mı? "Hayat fena halde futbola benzer" o filmin resmen sloganıydı... Albert Camus kaleciliği çok severmiş. Ve ilginç bir söz söylemiş... "Ahlaka dair bildiğim ne varsa futboldan öğrendim. Çünkü top hiç bir zaman beklediğim köşeden gelmedi." Ben var ya uzatmadan kısa keseyim sözü... Futbolun f'sinden anlamayarak bu kadar cümle uydurdum ya pes vallahi... Futboldan anlayıp bu yazıma denk gelenler, kıs kıs gülecekler bana eminim... Ne bileyim? 20. yüzyılın en önemli Fransız yazarlarından koskoca Albert Camus'nun tutkulu bir futbol kalecisi olduğunu duyunca iki kelam etmek içimden geldi. Sonra üzerinde düşündükçe inanmaya başladım. Hayat fena halde futbola benziyor sahiden. Top her zaman gelmiyor ki beklediğin köşeden. Sadece maçta değil hayatta da bilirsin insan ummadığı acı golleri yiyebiliyor durup dururken... İşte o zaman kendini bir kaleci gibi çaresiz, yalnız ve yabancı hissedebiliyor. Hoppala... Ben şimdi kaleciyi anlatmaya çalışıyordum. İyi de topu neden böyle hüzünlü bir köşeye sürdüm. Ben yazmıyorum, klavye kendi kendine böyle yazıyor diyeyim bari... Ne bileyim? Saçmalıyor muyum ne gene yani?

Bilmediğim bir konuda ahkam kesiyorum ya eğer kusurum olduysa affetsin okuyanlar beni... Aaa! Ne diyeceğim... Birinin daha kaleci olduğunu öğrendim bu arada. Yooo... Merak etme hakkında bir şey yazmayacağım. Bilmiyorsan bil isterim ama... Kimmiş biliyor musun? Che Guevera.. Yaaa... Of! Şimdi müsaade etsen de anlatsam keşke... Hayatta en büyük hayalim ne biliyor musun? Yok canım... Kaleci olmak değil elbette... Şeeyyy! Ben Ernesto Che Guevera gibi motorsikletle Güney Amerika'yı dolaşmak istiyorum. Biliyorum. Bana "Yok artık bu kadar da hayallerde yaşanmaz!" diyorsundur.. Hatta ardından koca bir "Pes!" ünlemesi ekliyorsundur... Ne var? Yapamasam bile hayal ediyorum... Off! Peki tamam. Konuyu burada kesiyorum.

Okuduğum gazete haberi - http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=2620 
14.09.2010

10 yorum:

  1. "Lafı çok uzattım, sözü keseyim" deyip, ardından bir o kadar daha anlatmaya devam edenlere sinir oluyorum!
    Anlatıyorsan anlat arkadaşım!
    Blog senin, klavye senin, parmak senin!
    Yaz, yaz, yaz... Konu bitince bitir.
    Olmadı yorulunca bırak.
    Ama çok uzattım diye de kesmez ki insan, en azından akıcı konuları.
    Bak, futbolu ben de sevmem, ama yazını ilgi ile okudum. Bitmese daha da okurdum...
    Yazdıklarını daha önce duymadığım için ilginç geldi.
    Teşekkür ederim.
    Bu arada, küçükken kalecilik de yaptığım için, iyi bir pozisyon olduğunu söylemem. ;)

    YanıtlaSil
  2. :)) yazıyı çok sevdim... Kaleci yalnızdır hem de felaket yalnız, eğer bir gün adı kova kaleciye çıkarsa, yani kredisini tüketirse, taraftarından, masörüne kadar yalnız bırakır, geçmiş de kurtardığı maçlara karşın, yani bir düşmeye görsün kaleci, kolay kolay kalkamaz...


    Evet, "hayat biz plan yaparken başımıza gelenlerdir"

    YanıtlaSil
  3. Sinirli, bende böyle bir kompleks var. Hem yazılarımı hem yorumlarımı çok uzun yazıyorum ve okuyan kişileri sıkıyorum psikolojisi nedense bende çok baskın... Hep özür dilerim mesela yorum falan yazdığımda.. Kusura bakmayın çok uzattım derim.. Atamıyorum bu halimi üzerimden.. Anlatabildim mi bilmiyorum.. Yani... Kısa kesmek istemem hep bu yüzden:)

    YanıtlaSil
  4. Nessuno, Futbolu gerçekten hiç bilmiyorum. Misal şimdi televizyonda Galatasaray ve Buca maçı var.
    Aaa... Buca 1.lige ne vakit çıktı diye şaşırdım kaldım. Koskoca Kocaelispor 3. ligte mi ne? Of, inanılacak gibi değil. Anadolu takımlarının 1. ligte oynamalarından büyük memnuniyet duyuyorum. Ama Galatasaray'ı tutuyorum. Neden? Doğuştan sanıyorum:)) Hoppala.. Ben gene futbol muhabbeti yapıyorum iyi mi:)
    Haklısınız Nessuno,hayat asla plan yapmaya gelmiyor.. O kendi mecrasında akarken bizi de içinde sürüklüyor.. Bize de iyilikler görelim diye temenni etmek düşüyor.. O kadar.. Hayatın ne tuhaf bir süreç olduğunu insan yaş aldıkça daha iyi anlıyor..

    YanıtlaSil
  5. Bir zamanlar futbolu biliyordum, yine de bilirim de, artık merak etmiyorum, Buca'yı görünce ben de şaşırdım, bu arada Galatasaray ortak noktamız demek :)

    YanıtlaSil
  6. Hayalkahvem, inan değil futbolun f' sinden anlamak diğer hiç bir harfinden de anlamam, üstüne üstlük sevmem de biliyor musun.. ama senin bir Bob Marley' li futbol yazını, bir de bunu ilgiyle okudum. Bu da bir öğretidir işte bana :)) F' yi görünce kaçma hemen, hatta F-U-T-B-O-L yi görünce de.. di mi ama :))
    Eline sağlık..

    YanıtlaSil
  7. Tamam Momentosa, bilmediğim konulara maydanoz olmaya bayılırım zaten.. Çizgi roman ve futbolla ilgili arada yazıyorum ya mesela... Hoşuma gidiyor:)) Şimdi senin bu yorumundan sonra... ohooo... Hemen döşenirim bir yazı en kısa zamanda:) Hey, hoşgeldin... Dedikodular sende..
    Oturur dedikodu yaparız artık.. ballandıra ballandıra:)) Kehve falı bakan var mı aranızda acaba:)))

    YanıtlaSil
  8. hahahahahaha bak sen, kahve falı da isteniyor demek artık toplantılarda.. :))) eh o zamanda pamuk eller cebe di mi ama :) kolay değil valla getirtmek falcıları bir yerden bir yere :))

    evet yaa dedikodu yapmanın zamanı geliyor artık ! :D

    YanıtlaSil
  9. Yooo.. Dilek şahane fal bakar Momentos..
    Hem de bedava:))

    YanıtlaSil
  10. hadi yaaa ! şaştım valla.. ben de Nessuno' nun öyküsündeki "kadın adam" ı bulmaya hevelendiydim :)))

    e tamam o zaman :))))

    YanıtlaSil