19 Şubat 2012 Pazar

Kocaeli Altınokta Körler Derneği'nden Türküler Dinlediniz.


Dündü... Kış ikindisi vakti kış güneşi gökyüzünden muzipçe gülümsüyordu.  İzmit'teydim. Altınokta Körler Derneği'nin bulunduğu İşhanı'na doğru giderken Pınar'a telefon ettim. "Kitapları derneğe getirdiysen, İzmit'teyim. Uğrayıp alayım." dedim.  "Aaa! Kitapları aldım ama hafta sonu seninle görüşeceğimizi tahmin etmediğim için, derneğe getirmedim." dedi. Pınar, sadece Altınokta Körler Derneği'nin başkanlığını yapmıyor, ayrıca hem çalışıyor hem üniversitede Sosyoloji bölümünde okuyor. Okulunun ikinci dönemi başladı. Ders kitaplarının seslendirilmesi lazım. Çevresindekiler Pınar'a kitap seslendirme konusunda yardımcı oluyorlar elbette. Konuştuk. Bu kez iki kitabını bana verecek. Gürültüsüz bir ortamda, ders kitaplarını, ses kayıt cihazına okuyacağım. Sonra bilgisayarına aktaracak. Göremediği için, her zaman yaptığı gibi, dinleyerek ders çalışacak. Ve tıkır tıkır sınıflarını geçecek. Henüz arkadaşlarıma duyuramadım. Ders kitaplarını kayıt cihazına okumak konusunda gönüllü olacaklarına inanıyorum. Bol bol şiir, öykü, roman kitaplarını da seslendirip vermek lazım. Bunu önümüzdeki günlerde daha şekillendiririz. Du bakalım... Tam telefonda bunları konuşurken, kulağıma derinden bir bağlama ve türkü sesi geldi. Yüreğim titredi. "Kim çalıyor bağlamayı?" diye sordum. "Engin çalıyor. Biz söylüyoruz. "dedi. Hiç duraksamadım... "Yooo. Dayanamam. Kıskançlıktan çatlarım. Hemen oraya geliyorum." dedim. Arabamı park ettiğim gibi  derneğe koştum.

Engin - Sibel Hanım - Pınar - Hasan Abi - Nalan - Mustafa

Vay canına sayın seyirciler! Güya Altınokta kapısından içeriye on dakika diye daldım... Neredeee? Bir buçuk saat kaldım. Metristen girdik, Çarşamba'dan çıktık... Karlı kayın ormanından girdik, Evreşe'den çıktık. Yok, bırakıp çıkamadım inan ki. Engin konservatuar mezunu ya şahane bağlama çalıyor. Hangi türküyü söylesek bodoslama anında hem çalıp hem söylemeye başlıyor. Sibel Hanım desen... Pınar'ın annesi... Harikulade sesi... Hasan abi desen şehrimin en ünlü klarnet ustası... Nalan ve Mustafa benim gibi Altınokta Körler derneğinin müdavimlerinden... Pınar'ın tango kursundan arkadaşları... Derneğin sekreteri Meltem. Şehrimin tango hocası Raci... Fotoğraflarda görünmeyen daha kimler vardı kimler... Hepsi nasıl güzel söylüyordu anlatamam. Müthiş. Üç kere gitmeye niyetlendim. Engin bir başlıyor... "Lambada titreyen alev üşüyorrr... Aşk kağıda yazılmıyorrr Mihribaaan" diye... Hooop... Gerisin geri oturuyorum. Bu bed sesimle kaptırıp kendimi nasıl türkü söylüyorum  bir bilsen. Gene tam ayağa kalkıyorum... "Hasta oldum derdune da, oku bana yasini oku bana yasini oku bana yaa.." diye başlıyorlar. Hoop.. Oturuyorum. Gene türkülere devam. Karadenizden girmece... Güney Anadolu'dan çıkmaca... Üçüncüde artık iyice ayağa kalktım. Paltomu giydim. Beremi taktım. Tam vedalaşacaktım ki... "Döndüm daldan düşen kuru yaprağa leylim leeyyy" diye başladılar...  Bırakılır gidilir mi şimdi? Sonunda Engin'e... "Bi dakka durur musun?" diye seslendim. Şaşırdı. Dedim "Ben gidene kadar bi beklesen. Yoksa gidemiyorum." deyince... Güldüler bana. Ben de güldüm tabii... Altınokta Körler Derneği'nde güldük hepimiz. Kocaeli Altınokta Körler Derneği'nden türküler dinlediniz.

Engin - Hanife  - Sibel

8 yorum:

  1. keşke vaktim olsada bende okusam , onlar için bir faydam olsa..

    YanıtlaSil
  2. göstermiş olduğun sosyal sorumluluktan dolayı seni kutluyorum, zira yapmış olduğun bir empati örneği ; sempati değil ...

    ayrıca izmit güzeldir...:) yakınen tanırım kendilerini :)

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel birşey yapmışsın. Bravo gerçekten.. İyi ki sen ve senin gibiler var..

    YanıtlaSil
  4. Zeynep, fırsatınız olduğunda çocuklar için küçük bir öykü kitabını seslendirme cihazına okuyup, cd ye çektirip bana gönderseniz keşke. Bugün Eren'le tanıştım. İlkokul 4. sınıfa gidiyor. Doğuştan görmeyenlerden. Karma bir sınıfta okuyor. Yani bir tek Eren görme engelli. Diğer öğrenciler görüyor. Tabii öğretmene çok iş düşüyor böyle durumlarda. Ve şahane bir öğretmeni varmış. Kendisi öyle söylüyor:) Düşünsenize, ne hoşuna gider kim bilir? Denesenize:))

    Zeynep, bana selam veren, borçlu çıkar bizim köyde:))

    YanıtlaSil
  5. Arsene, demek İzmit'i biliyorsunuz.
    Ne güzel:))

    YanıtlaSil
  6. Merve, bir kitabı seslendirme cihazına okuyup, cd ye çektirip bana göndermeye ne dersin:)))

    YanıtlaSil
  7. bizim köyden sana selam varrr,borcumuz sadece kitap okumak olsun daha ne isterizzz =)))

    YanıtlaSil