20 Mayıs 2012 Pazar

Sinemayı Hep Sevdim...


Ortaokula o yıl başlayacaktım. İzmit'e taşınmıştık. İlk evimiz, bir açık sinemanın bahçesindeydi.. “Yok canım daha neler!” deme sakın.. Sahiden.. İzmitli olup, yaşı bana yakın olanlar bilecektir. Hoşgör Pastahanesi’nin hemen arka sokağında Oğuz Bahçe Sineması vardı. Bizim taşındığımız apartman, sinemaya bitişik bir binaydı. Birinci katta oturuyorduk. Üst katların değil de sadece bizim katın sinema salonuna doğru koca bir balkon uzantısı vardı. Sanki bir loca… Film seyretmeye bayılırdım… Bu balkon bana bir armağandı..Gözlerim o kadar bozuktu ki tam beş numara.. Haftada iki kez film değişirdi. Her akşam aynı filmi seyretmekten bıkmazdım. Annem gözlerimin bozukluğunu her gece film seyretmeme bağlardı. Çok kızardı. Ben de hemen seyrettiğim filmlerden ezberlediğim birkaç repliği taklit ederdim. Şöyle… Türkan Şoray olurdum mesela… Tek elimin tersini gözlerimin üzerine kapardım ve…

- Aman Tanrım! Nayıır! Artık göremiyorum… Göremiyorum… Artık kör oldum… Ohh! Tanrım, nedennn…nedennn bennn! Okadar bedbahtım kii!


Ya da Aysecik olurdum. Annemin önünde diz çöker:
- Teyzeciğim… Sizi çok sevdim… Size anne diyebilir miyim? Derdim.

Annem dayanamaz, kızmaktan vazgeçer… Hatta kimi zaman kahkaha ile gülerdi;
- Şımarık kız! Haydi yatağa! Derdi.

Yatar gibi yapardım. Sonra gizlice balkona kaçardım. Görünmez bir köşeye tüner, gizli gizli, sanki ilk kez seyreder gibi büyük bir iştahla, o geceki filmi seyrederdim.. Annemden saklı yapıyorum ya Yarabbim o ne güzel bir histi!.. Neden anneden gizli çevrilen işler, insana bu denli haz verirdi? Ah ne günlerdi!


Film bazan haftada bir değişirdi. Gene de bıkmazdım. Asla usanmazdım . Sürekli aynı filmi seyredince replikleri ezberlemem tabi ki çok doğaldı. Ezberlediğim bu cümleler gerçek hayatta çok işime yarardı:)

"Seni gördüğüm zaman içimde böyle bişeyler oldu... Konuşmayı beceremem ama, anladın di mi? Canımsın be... Güneşimsin... Havamsın...Yani bu ağzımdaki izmarit yok mu be işte onun gibi benimsin be... Yani buramdasın be...Sen hayatımın tek golüsün yani..."

( Bu da Sadri Alışık'ın meşhur repliklerinden bir hatırlatma... Vallahi gerçek bu sözler! Hani Filiz Akın'la çevirdiği Şakayla Karışık filminden )

Yoo.. Bu video Şakayla Karışık adlı filmden değil. Huysuz ve Tatlı Kadın adlı filmden.. Ama ne yapabilirim? Canım bu videoyu seyretmek istedi. "Şarkıcı olmadığı halde şarkıları kendi sesiyle söyleyenler de vardı elbette. Özellikle Sadri Alışık." Sadri Alışık'ın sesinden bu şarkıyı dinlemek çok güzel.  Sinemayı hep sevdim... Heeep sevdim... .
2011

17 yorum:

  1. Bir İzmit'li olarak bu durumu çok kıskandım. Neden biz de orada oturmuyorduk ki...Benim sinemayı ilk tanışıklığım Belsa Sinemasında olmuştu desem inanır mısınız? Yani 1999 ylındaydı sanırım. Sinemayı çok geç keşfetmiş biri olmakla birlikte sinemaya bir tutkuyla bağlandığım bu günlerde böyle eskimeyen filmleri görünce heyecanlanıyorum. Benim diğer bir şansızlığım televizyon izlee alışkanlığım hiç olmadı. O yüzden tv filmlerine de geç kalışıma şimdi üzülüyorum:(

    Ama siz bu süper paylaşımlarla insanın içini bir kere daha sinema aşkıyla dolduyorsunuz...
    İzmit'i hatırlatmanız da çok güzel oluyor.

    YanıtlaSil
  2. Eskiden bir kışlık bir de yazlık sinema vardı. Sanırım sizin bahçe sineması derken yazlık sinema olarak anlayacağız. Yazın yazlık sinemada bazen mehtap da sinemaya gelir gökyüzünde süzülerek filmi bütün seyircilerle birlikte izlerdi. Büyülü bir durum bu. Bir bohem..

    YanıtlaSil
  3. bende hep sevdim çok sevdim ve şimdi ne zaman emirgana gitsem her an bir yerlerden ayşecik ömercik fırlayacakmış gibi :)

    YanıtlaSil
  4. o kadar güzel anlatmışsın ki türk filmi izleyesim geldi..

    YanıtlaSil
  5. Engin Zahid, ne hoş bir yorum yazmışsınız. Ne diyeceğim? Geçmişe kederlenmemeli. Bir tutku ne zaman başladıysa keyfini sürmeli... Düşünsenize, bugün dünden yakın değil mi? Sinemanın hayatı eşsiz kıldığını bellemişsiniz işte, ne güzel:)

    O değil de, İzmit candır sahiden:))

    YanıtlaSil
  6. Profösör, aynen dediğiniz gibi yazlık sinemadan söz etmiştim.
    Mehtapta yıldızlar altında seyredilen filmlerden. Film seyrederken yağmur yağarsa, yarım kalan çizgi roman gibi acı veren, yarıda kalan filmlerin, film kopunca "makiiiiniiisttt!" diye seyircilerin hep bir ağız bağırdıkları filmlerin seyredildiği sinemalardan:)

    YanıtlaSil
  7. Ab_ı Hayat, sinema sevilmez mi?
    Kimileri sinemayı sevmeyebilir.
    Ama sinema sevenler, sinemanın hayatı eşsiz kıldığını çok iyi bilir:)

    YanıtlaSil
  8. Selam MaceraperesT, umarım bi Türk filmi seyretmişsinizdir:)

    YanıtlaSil
  9. Doğduğum büyüdüğüm, varlığımı sorgulayıp anlamaya çalıştığım, delikanlılığım,delidoluluğum yani herşeyiyle hissettiğim şehir...Ama şöyle bir durum var Hayal Kahvem,
    İzmit can'ım ise, İstanbul canan'ım dır:)

    Geçen pazar anneler gününde oradaydım. O nasıl bir güzel yeşillik olmuş bağ bahçe. Çok konuşulan tartışılan bir konu ama İzmit-Kocaeli çok güzelleşmedi mi bu belediyecilikle...Neyse konuyu dağıtmayayım. Doyamadım ama geri döndüm canan'ıma.

    Bu arada fuara gitmeyi de unutmadım.

    :)

    YanıtlaSil
  10. nasıl özendim yaaaa o çocukluğa :)

    YanıtlaSil
  11. Çok haklısınız Engin, İzmit çok yeşillendi. Ve eskisine oranla müthiş güzelleşti. Seviniyorum:)

    Ayrıca İzmit İstanbul'a çok yakın ya, benim için müthiş bir durum:)
    Çünkü İstanbul benim için de büyük bir tutku. Görmezsem, gitmezsem, havasını solumazsam nefessiz kaldığımı hissederim. Çok şükür, sık sık giderim:)

    Bu yıl kitap fuarına seyahatlerim sebebiyle iki gün uğrayabildim ne yazık ki... Şehrimde kitap fuarı yapıldığı için çok mutluyum. Siz de uğramışsınız ne güzel:))Belki çarpışmışızdır kitap fuarında Engin Zaid, kim bilir:)

    YanıtlaSil
  12. Mrs. Curiosity, çocukluğumda sinemaya bakan balkonu olan bir evde oturmak, bana armağan sahiden:) Teşekkür ederim Tanrım!

    YanıtlaSil
  13. İstanbul'a kaçamak, ani kararla ya da içinize esince geldiğinizi biliyoruz. Martılar sağolsun:)

    Onca kitap arasına düşüp de şapşala dönmemek imkansız. Hele benim, bizim gibi kitaba da tutkun olanlar için çarpışma ihtimalimiz yüksek:)

    YanıtlaSil
  14. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi,bu sene kitap fuarının sahaflar bölümü daha zengindi Engin. Uğradığım iki gün,daha çok sahaflar bölümünü dolaştım. Ve enfes kitaplar edindim:) Vaktim olsaydı, bir tam gün fuarda geçirmekti niyetim. Kısmet değilmiş. Ama anneler günü fuardaydım mesela. İlla çarpışmışızdır:)

    Evi, işi, köyü,şehri bırakır, her fırsatta İstanbul'a kaçarım sahiden. Martılar doğru söylemiş.:)

    YanıtlaSil
  15. Açıkcası ben doya doya dolaşamadım fuarı. Bu yüzden üzgünüm:(
    Hem fuara, İzmit'e katkım olsun diye almam gereken kitapları aldım ve etrafa bir iki bakıp çıkmak durumunda kaldım. Zaten kapanışa kaldım. Saat 20'de oradaydım. Annemi bırakamadım:)
    Kadın zaten, daha geleli bir kaç saat oldu nereye gidiyorsun dedi durdu. Kitaplara dayanamadığımı biliyor ama işte ana yüreği:)

    O zaman sizin kitaplığa bir baskın düzenlemek lazım:)

    Martılar, ahh o martılar hiç yalan söyler mi:)

    YanıtlaSil
  16. Ne güzel yapmışsınız annenizi bırakmamışsınız Engin. Bir kitap fuarı da bitti. Seneye Allah kerim diyelim:)

    O değil de, yolunuz ne vakit bizim köye düşerse, mutlaka haber edin:)

    YanıtlaSil
  17. Anneler başka...Anneler hep baş tacı...

    Tamam, mutlaka haber veririm:)

    YanıtlaSil