3 Eylül 2012 Pazartesi

Öyleyse Biri Eski Yazıyla, Sağdan Sola Yazsın Beni...


Ilık bir yaz gecesiydi. O beldedeydim. Çıktım kendimden önce.. Gene kaçmak istedim. Sahil boyu yürüdüm. Sonra dağlara vurdum. Ağaçlara baktım tek tek.. Yapraklara dokundum.. *Tek meyvesi kuş olan ağaç altında uyudum. Cırcır böceklerinin sesini dinledim. Bir keltenkele taşın altından başını çıkardı, gördü beni. Ürkütmekten korkar gibi, usulca gövdesini geri çekti. Gülümsedim. Bir ağaca sarıldım. Başımı gökyüzüne çevirdim. Şimdi buracıkta kalsam, dedim. Bir ağaç olsam misal.. Bir ot, bir zeytin dalı, bir yaprak.. Karınca oluversem.. Karışıversem doğaya keşke.. İçimden geldi.. Dünyaya "Heyy!" diye seslendim. Rüzgar nasıl nazlı nazlı esiyordu anlatamam. Tam hayale dalmak üzereydim ki ansızın onu gördüm. 


O, "tuğralı alnıyla, eski bir berat gibi avunan solgun yüzüyle, zaman zaman aynaya bakan hüzünle, soyunun mutlaka son temsilcisiydi.. Kuş tokmaklı, asma kilitli tahta kapılardan geçmişe geçerdi.
Onunla iki kişiydik. Daha doğrusu bana öyle gelirdi. Tam olarak bilmiyorum, ilk ne zaman seslendi. Sanırım bir akşam durup dururken apansız çağırdı beni.

- "Hey ahbap; niye düştün yollara kaçacak bir yer yok ki!" dedi.

Dedim ki:
- "Olmasın ne çıkar, yoruyorum ya peşimdekini,"
Muhacirlik günlerinden kalma, sanki yetim biriydi. Oluruna bırakmış her şeyi. Kararsız ve tedirgin boğazımda, rastlantıyla isimsiz bir ot gibi bitiverdi.
Bazen karıştırırdım, onunla kendi sesimi. Susar yeniden başlardım söze, çünkü yüzüme uygun değildi. Ama o kurnaz ve çocukça biraz da, hep benim sesime gizlenirdi. Bir ses ki için için diplerde derinlerde şimdi. Bekliyor sırasını sabırla, seçerek sözcüklerini. Çıkmak için gün ışığına, hazırlıyor konuşmaya kendini.

-"Hey ahbap, bu acı var ya kuş olsan kaçırmaz seni," dedi.

Dedim ki:
-"Öyleyse biri eski yazıyla, sağdan sola yazsın beni."
 
Onunla bir kişiydik, iki kişi gibi. Benden ona, ondan bana, ince bir kanalla geçirildi. Biledi paslı direncimi umutsuzlukla... Ve beni hiç terk etmedi. "


AÇIKLAMA: İlk paragrafı yazmayı tam bitirmek üzereydim ki, Metin Altıok'un İki Kişi Gibi adlı şiiri aklıma geldi. Şiiri düz yazıya dönüştürdüm ve ikinci paragraftan itibaren  şairin dizelerini benim cümlelerimin peşi sıra ekledim. Nur içinde yatsın. Şair umarım affeder beni.
  
İlk paragraftaki cümle "Tek meyvesi kuş olan ağaç altında uyudum."  Metin Üstündağ'a aittir.

Görüldüğü gibi kimi okur, sevdiği yazar ve şairlerin cümleleriyle böyle oynar durur.


8 yorum:

  1. ilk paragraftan sonra bir değişim oldu ama iyi olmuş. ilk paraftaki gibi olmayı doğaya çıktığımda istiyorum ben de.
    :)
    iki metini de okurum zaman zaman.
    severim ikisini de sanatçı oldukları için.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deeptone, Metin Altıok gibi güzel yazabilsem, o farkı farkedemezdiniz işte:) Neyse, Ustalarla aynı yazıda cümlelerim var ya seviniyorum.
      Nasıl cüret ediyorum? İşte onu hiç bilmiyorum:)) Cahil cesareti mi bilmiyorum ki?

      Sil
  2. yalnız peşinde ki yorulmaz :(

    YanıtlaSil
  3. "-Hey ahbap; niye düştün yollara kaçacak bir yer yok ki!"
    "-Olmasın ne çıkar, yoruyorum ya peşimdekini,"

    okuyunca bu dizeleri düşündüm, peşimde kimse var mı benim? galiba yok ki yorulan hep ben oluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kara Kitap, peşinde kimse olmasın, boşver. Yorulmadan kendi peşine düşmeye ne dersin:) Bilirsin, insan herkesten kaçabilir, sadece kendinden hiçbir yere kaçamaz:))

      Sil
  4. Çok güzel yazmışsınız hayal kahvem,çok dokunaklıydı ki bu buda yeterli değil yazının bana hissettirdiklerini anlatmaya.İki Metin'i de severim,güzel bir karma oluşmuş.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Levent. Beğenmenize sevindim. Sahiden iki Metin'in yazdıkları benim de yüreğime tesir eder. Sevgiler benden:)

      Sil