“Geri Grant amcamın, bir yandan esas kız Oldrey
Hepburun’u, Cames Koburun kazması ve diğer katillerden korurken, öte yandan
çeyrek milyon doları film boyunca arayıp, ta ki final sahnesinde, pul pazarını
gezerken işe uyanması gibi, vaziyet netleşmişti. Aradıkları para evde,
esrarengiz çantadan çıkan mektup zarfının üzerinde, pul biçiminde sıralanmış,
aheste yatıyordu. Çeyrek milyon dolar, günlerce gözlerinin önünde durmuş, onlar
geğik gibi bakmışlar ve bu arada bir sürü adam papaz olmuş, sel gibi kan
akmıştı.” (s.14)
“Ufaklık yanıma geldikçe aklıma, Cak Nikolson denen koca ağızlı herifin, yeni romanını yazacak yazar rolünde, karısını ve çocuğunu alıp, dağ başında bir otele kışlık bakıcı olarak yerleştiği ve bir süre sonra kafayı yediği film geliyordu. Filmin son sahnesinde, herifin film boyunca aynı kelimeyi on yedi bin kere yazmaktan başka bir bok yemediğini ve eline balta alıp, karısını ve çocuğunu kovaladığını görüyorduk.” (s.17)
"İçimden bir ses bana, Cak Lemon ve Sokak Kızı İrma diyordu. Cak denen herif, kerhane sokağına yeni atanmış kuş ve gerzek bir polis olarak, orospu İrma ile tanışıyor, kadına aşık oluyor, polis kimliğinin dışında başka ve gizli bir kimlik ile İrma’nın hayatına müşteri rolüyle giriyor ve kadının başka bir müşterisi olmasına izin vermeyecek ölçüde hayatını kaplamaya çalışıyordu. Müşteri rolüne para yetiştirebilmek için, mezbahadan tut, bilmem nereye kadar bir sürü işte çalışıyor ve İrma’nın koynuna girdiğinde, yastığa bir karış kala havada uyuyordu.” (s.18)
"Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşa döner, Sadri Alışık denen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça, ben de ağlardım. Nedenimi bilmez, ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü gibi bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine….” (s.19)
GİZLİ NOT - Cumartesi günü, "bi lodos lazım şimdi bana, bi
kürek, bi kayık" tadındaydım. Kadıköy'den motora atladığım gibi, pıtı pıtı Eminönü'ne
geçtim. Tramvaya bindim. Ver elini dünyanın en güzel AVM'si...
Neresi mi? Neresi olacak? Kapalıçarşı tabi! Size bir şey söyleyeyim mi, Kapalıçarşı tek kelimeyle gene büyüleyiciydi! Anlatacağım bir
ara... Başka bir şey anlatmak istiyorum şimdi...
Kapalıçarşı dönüşü, tabanvayla Eminönü'ne indim ki o ne? Deniz seferleri iptal edilmiş. Hoppala! Niye? Öğrendim. Lodos sebebindenmiş. Ah!.. "Bi lodos" istedim ya... Demek felek ricamı kabul etmiş. Önce yüzümü gökyüzüne çevirdim, sağ elimi yüreğimin üzerine yerleştirdim. Sonra başımı öne eğdim. "Eyvallah" dedim. Kaderime gülümsedim. Ahaliye sordum. Eminönü'nden Taksim'e, Taksim'den Kadıköy'e dolmuşlar varmış. Şahane! İlk dolmuşa atladım. Hemencik çantamdaki kitabı çıkardım. Okumaya başladım.
Sabah Kadıköy'de kitapçıda dolanırken bir kitap ilgimi
çekmişti. Yazarı İlhami Algör'dü. Ömrümde işitmemiştim. Kapağında bir gözü
Sadri Alışık bakan bir kadın çizimi vardı ya, o göze ve hüzünlü çizime kapılıvermiştim. Satın alıvermiştim. Tek sayfasını aralamadan çantama
atıvermiştim. Dolmuşa binince, hemen kitabı açtım. Okumaya başladım. Bu kitap,
hikaye değil, adeta sevdiğim filmlerin resmi geçitiydi. Çok eğlendim. Eve gelince üşenmedim.
Nanananoom... Buyrunuz... Filmlerle ilgili cümleleri tek tek bulup, çıkarıverdim.
Çok Gizli Not: Bir ara gene üşenmeyip, kitaptaki şarkı sözlerini
de yazacağım:)
Çooook başarılı olmuşşşş! Bayıldım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Yasemin:)
SilKitabı deli merak ettim o_O
YanıtlaSilMerak eden, alır okur di mi:)
SilOkuyunca, zihnin arka sokaklarında kalmasın e mi?
Yorumunuzu merak ediyorum çünkü:)
Eminönü, Kapalıçarşı kısacası tarihi yarımada gezemeye doyamadığım yerlerden biri :)
YanıtlaSilBu arada Audrey Hepburn'e nedense bir türlü ısınamadım ben :(
Gamze, Kapalıçarşı'yla ilgili bir yazı yazma niyetim var.
SilFırsat bulabilirsem inşallah:)
Audrey Hepburn'lu filmler şekerdir oysa... Niye ısınamadınız acaba:)
Hamiş (Ayşe Arman'dan esinlendim): Evimizin salonunda bulunan kitap tablamda (simitçi tablası gibi), başlayıp ta bitiremediğim, alıp ta henüz kapağını bile açamadığım onlarca kitap bekliyor. Akşam eve gelince yemek, aile ile sohbet filan derken kitapları 10-15 sayfa okuyunca uykum geliyor, neden acabaaaaaa.
YanıtlaSilAnkara Havası, yorumlar çakışmış sanırım. Simitçi tablası gibi kitapların beklemesi güzeldir, boşverin.
Silİlla vakti zamanı vadır... Benim de beklemekte olan çoook kitabım var:)
Kitap okunmadan, nesne olarak bile güzeldir. Varlıkları yeter. Gün ola harman ola... İlla bir gün ilgi çekerler:))
Bu kitabı okuyup da aynı yazarın "Albayım Beni Nezahat ile Evlendir" adlı romanını okumamak olmaz.
YanıtlaSilTamam Vladimir, mutlaka okuyacağım.
SilKitap içinde renkli ve farklı hayatlar barındırıyor gibi. Bu post da öyle olmuş. Devamını bekliyoruz :)
YanıtlaSilEvet Dilek, kitap içindeki şarkı sözleri de ayrı bir yazı konusu...
SilAyrıca, mekan İstanbul ve bir gün kitaptaki adreslerin izini süreceğim. Çok renkli bir kitap yani.
Diline de bayıldım. Tam benlik:)
Sevgili Hayal Kahvem,
YanıtlaSilSalondaki kitap tablamda (simitçi tablası gibi) başlayıp ta bitiremediğim veya satın alıp ta okumaya fırsat vermediğim onlarca kitap var. Seni çok kıskanıyorum bu yüzden......
Arkadaşım lodos başlamadan bile havada rüzgar vardı mutlaka, Kadıköy'den Eminönü'ne kış günü motorla pıtı pıtı geçmek ciddi çılgınlık......,
Çılgınlık ruhumda var Ankara Havası:)
SilBizim rüzgarla özel bir narenliğimiz var. Anlatılacak gibi değil.
Sorular sorarım rüzgara... Bak, narenliğimiz aynen şu şarkı sözü gibidir:)
"penceremin perdesini aralandıran rüzgar
denizleri köpük köpük dalgalandran rüzgar
gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar
gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar
yabancısın buralara nerelerden geliyorsun
otur dnlen basucuma belliki çok yorulmussun
bana esmeyi anlat,bana sevmeyi anlat
bana esmeyi anlat ,esip gecmeyi anlat
anlat ki çözülsün dilim, ben rüzgarım demeliyim
rüzgarlığı anlat bana
senin gibi esmeliyim"
Böyleyken böyledir:))
Leman Sam'ı çok severim ama ben Candan hayranıyım.
YanıtlaSilbiliyorum sen bir meleksin
seni sevmem için gönderildin
biliyorum sen bir meleksin
son demlerimde çıkageldin
yüzümü güldürdün başımı döndürdün
acımı dindirdin yolumdan çevirdin
eğlendirdin sakinleştirdin
ehlileştirdin ve daha bir sürü şey..
canım mısın sen benim misin
her şeyim misin sen
hoş geldin melek
sefalar getirdin
ya gelmeseydin yetişemeseydin
beni bulamasaydın ne yapardım
yarım kalırdım melek
:) Tatlı kadınsın vesselam:))
YanıtlaSilÇok sevindim yazılarınıza başladığınıza
YanıtlaSilTeşekkür ederim Adsız.
SilKeşke vakit bulup itinayla yazılar yazabilsem:)
Ah şu kitaplar ile ilgili yazılan yazılar, her zaman içerisinde merak. Acaba bu kitabı okuyabilecek miyim.. Sıraya aldım. :)
YanıtlaSilKüçücük kitap zaten Servet. Okuması kolay... Öne alıverin:)
Sil