İstanbul'daydım.
Hayalle gerçek arasında yürüyordum.
Soğuktu.
Rüzgar kulağımda çığlık atıyordu.
Yoruldum.
Duvarın önünde durdum.
Derin bir "Ohhh!" çektim.
"Ohhh!"
Birden karşımda bir cin belirdi.
"Beni sen mi çağırdın?" dedi.
Gözlerimi fal taşı gibi açtım.
"Ben mi? Seni mi? " diye sordum. "Sen kimsin ki?"
"Benim adım Oh. Bu duvar benim evim.
Evimin kapısının önüne gelip beni çağıran sen değil miydin?"
Gülümsedim.
Elimdeki fotoğraf makinesini cin'e verdim.
"Bu duvarın önünde fotoğraf çektirmek istiyordum.
Sanırım yüreğimden geçeni duydun.
Sanırım yüreğimden geçeni duydun.
Rica etsem fotoğrafımı çeker misin?" diye sordum.
Fotoğrafımı çekti.
Hemen makinemi geri verdi.
"Selfi çekmediğine sevindim." dedi.
Güldüm.
Hemen makinemi geri verdi.
"Selfi çekmediğine sevindim." dedi.
Güldüm.
"Sağol" dedim.
Duvara doğru yürümeye devam ettim.
Gerçektennn!
Oh'u bir daha görürsen benden selam söyle. Evi pek güzelmiş.
YanıtlaSilSöylemez miyim Kara Kitap. Söylerim elbette.
Silİnanıyorum ben :) Çok güzel çekmiş fotoğrafını iyi cin.
YanıtlaSilŞaşırdım ama Kalemderi. Fotoğrafımı yüzüm dönük çektiğini sanıyordum. Meğer sırtımdan çekmiş:)
SilÇok tatlı anlatmışın yaaaa. Bi harika fotoğraf :-)
YanıtlaSilSağol Seyma. Beğenmene sevindim.:)
SilAynı duvardan ayrılmış gibisin. Bere ve montun renkleri ve duvarın renkleri. "Hayalle gerçek arasında yürürken" Bayıldım.
YanıtlaSilAaa! Sahi? Nerdeyse aynı renkler... Şimdi fark ettim.
SilOrası İstanbul.....
YanıtlaSilHayalle gerçeğin birbirine karıştığı şehir....
"Oh" bir graffiti sanatçısı galiba?????
Öyle Hayalcinin Arkadaşı. Hayal şehir İstanbul. Büyülüyor beni.
SilOh, sanırım renkleri seviyor:)
Anlatımına bayıldım.
YanıtlaSilFotoğraf yazılanları benim de kolayca hayale taşımama yardımcı oldu.
Sağol Mahmut.
YanıtlaSilBence hayal yoluyla yaşanılan gerçektir. Taşın üstünde yürüyebiliyorsak, taşın içinde neden yürüyemeyelim ki:)