Yemek programlarında ballandıra ballandıra anlatılan, lezzeti kaçmasın diye canlı canlı kaynar suya atılan, canlı canlı ızgara edilen istakoz pişirme yöntemleri aklıma geldi. Kaynar suya atılan istakozların nasıl çığlık attıklarını, bu çığlığı duyup sinirleri bozulmasın diye önce baş tarafından suya soktuklarını, kaynar suya atmadan önce çırpınmasınlar diye bacaklarını soparlarla bağladıklarını rahatlıkla anlatan insanları düşündüm. Ne feci!.. Afişteki oyuncuların yüzlerindeki üzüntüye, endişeye ve ellerine tekrar baktım. İstakoz!
7 Mart 2016 Pazartesi
İstakoz
Geçen yılki Filmekimi'nin en favori filmlerinden biri olduğu halde bilet bulamadığım için seyredemediğim, yönetmen Yorgos Lanthimos'un The Lobster (İstakoz) adlı filmini az sonra seyredeceğim. Yönetmenin ilk seyrettiğim filmi Dogtooth (Köpekdişi) idi. Resmen sallayıp silkelemiş, duvara çivilemişti beni. Gene aynı vaziyet alacağıma eminim. Alıştırma niyetiyle filmin afişinden giriş yapayım istedim. Afişi uzun uzun seyrettim. Beden yok. Görünen sadece endişeli yüzler, parmakları aralanmış eller... Tuhaf şey! Afiştekiler sanki istakozu andırıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Çok feci bir durum...Salyangozları da kaynar suya atarak kabuklarını ayıkladıklarını duymuştum. Bazı ülkelerde hayvanlar boğazlanmaz, kan akıtılmaz kafasına çekiç ya da sopa vurularak öldürülürmüş. Çok feci çoook...
YanıtlaSilÇok feci Profösör. Hem yiyor hem acı çektiriyor. İnsan denilen canlı türü bazan ne zalim oluyor.
SilDuydum ki ıstakozdan çıkan o ses kemiklerinin genleşmesinden geliyormuş. Üzülmesek mi.
YanıtlaSilAcaba istakoz pişirenler de böyle mi ikna ediyorlar kendilerini:)
Sil