Esra, zaten durmaz oturmaz biriydi. Üniversitenin 2. yılı için Erasmus bursuyla Almanya'ya gittiğinden beri resmen bünyesini evliya çelebiye akort etti. Amsterdam senin Berlin benim, Münih senin Paris benim, Prag senin Brüksel benim... Tek başına dolaşıp duruyor. Kör deyince, ellerini uzatıp yavaş yavaş hareket eden, dilenen, gördüğümüzde halimize şükretmemiz istenen, korkulu, güvensiz insan tipi algısıyla büyüdüğümüz için, Esra gibi körler pek çok insanı elbette şaşırtıyor.
Esra'ya
"İnan doğuştan kör olduğunu bilmesem, kör olduğuna asla inanmam. Hiç kör gibi değilsin." diyen
biri olmadım. Onun kör olduğunu biliyorum. Hatta üzerine basa basa tıpkı kör gibi diyorum. Çünkü diğer yetileriyle dünyanın her yerinde cirit atacağına tüm yüreğimle inanıyorum.
Hayat dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi körlere göre düzenlenmediği için, pek çok zorlukla karşılaşıyor. Esra hayallerinin peşinde koşan şahane biri. Zorlukları azimle, bilgelikle aşıyor. Hayat, çoğunluğu değil herkesi düşünerek düzenlenmeli... Esra'nın yılmadan yaşamın bizatihi içinde olması, daha güzel bir dünya için umudumu kabartıyor. Yolun açık olsun Esra:)
Maşallah bu ne azim gıpta ettim sevgiler...
YanıtlaSilGıpta edilmeyecek gibi değil Sibel:)
SilYolun açık olsun Esra.
YanıtlaSilYolu her daim açık olsun:)
SilHayal Kahvem, blogumda mimledim seni. :)
YanıtlaSilİnanmıyorum Küçük Joe. Çok korkarım mimlenmekten:)
SilYanıtlamak zorunda değilsin. İstersen eğer.
SilÇok iyisin Küçük Joe. Anlayışın için teşekkür ederim.
SilÇok güzel ve umut dolu hikaye.Yolu açık olsun :)
YanıtlaSilEvet Yusuf, yolu açık olsun... Engeller kalksın:)
Sil