Bu hafta, bir gün film festivali için İstanbul'a kaçtım ama
kalan dört günde deli gibi çalıştım. Kurumsal işler, debdebeli teklifler,
çapariz hasarlar derken ha babam de babam koşturdum. Üstüne hayal kırıklıkları, yürek çarpıntıları, uyku kaçıran kırgınlıklar bindi. Farkına varmamışım. Nasıl yorulmuşum anlatamam. Resmen pilim tükenmiş.
Sırt çantamı toplasam... Şöölee... Sakin bir yere kaçsam. Dünyanın gelmişini geçmişini boş versem. Bodoslama iç alemime dalsam. Kimseciklerle
konuşmaksızın kendi kendime kalsam.
Sonraa... Uzansam rahat bir yatağa... Bir dergiyi bırakıp öbür kitabı kapsam. "Oh yaa!.. Ne güzel çalışmamak... Arkasından dinlenmek." diye bağırsam.
Denesem, bu hayallerimi yapabilir miyim ki? Amaannn! Ne olacak, hayali bile yeter. Ne demiş şair... İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar:)
not
başlık/yahya kemal beyatlı dizesi
resimler/gibrat çizgi roman kareleri
umut inancın, hayal de gerçeğin bir parçası hatta mayasıdır. Hayal kurmak sofra kurmak gibidir. İnsan hayal kurdukça ruhen beslenir.
YanıtlaSilHayal... hayal.. hayal:)
SilMerhaba,
YanıtlaSilİnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar... Hayallerinizin gerçekleşmesini diliyorum :)
Renkli günler!
Amin:)
SilBir önceki postta sen yazmamış mıydın hayalinin nasıl gerçekleştiğini ?
YanıtlaSilYa tutarsa. Sen hayal etmeye devam et bence :)