8 Ekim 2017 Pazar

Binlerce "Zıplayan Pire" Aşkına!!!!


Yeminle niyetim bambaşkaydı. İşte uzun zamandır yolunu gözlediğim çizgi roman elimin altındaydı. Sert bir kahve eşliğinde tüm duyularımı canlandırma gayretindeydim. Usta bir film yönetmeninin kamera  hareketlerini takip eder gibi Christophe Chaboute'nin çizgilerinin peşine düşme hayalindeydim. Eksiğim var abartım yok. Tıpkı böyleyken böyleydim.
Lakinnn....


İlgim dağınık... Merakım çok... Hafızam zayıf... Sadakatim yok.

Çizgi romanı olduğu yerde bıraktım. Cep telefonumdan Chaboute'nin hayatını gugıllamaya başladım. Yukarıdaki fotoğrafını görünce şaştım kaldım. Çizer tüm sevimliliğiyle gülümsüyordu. Arkasındaki duvarda bir müzik aleti asılı duruyordu. Bayıldığım çizer Chaboute yoksa ukulele mi çalıyordu!! Heyyy! Binlerce zıplayan pire aşkına! Sırf bu sebeple başım leyla gibi dönüyordu.........

3 yorum:

  1. Resmi görünce gözüme ilk ukulele çarptı, "nasıl olabilir ki, Chabouté ne ara Hayal Kahvesinin evine ışınlanmış olabilir, ne ara tanıştılar ne ara geldi, tam da kitabı okuyacakken" diye düşündüm :)))))) Ne tuhaf bir tesadüf. Bir yandan da değil: insanlar sanatlarını samimiyetle yaptıklarında, biz de onları samimiyetle sevdiğimizde, içine o kadar çok kendilerini katıyorlar ki, en sevdiğimiz enstrüman da fark etmeden giriyor, ve bizi sevenler açık olarak bahsetmediğimiz yönlerimizi de seviyorlar.

    YanıtlaSil
  2. hahahahhaha, biliyor musun yazı başlığı benim yerimden hoplamama yetti ! :))) ay binlerce pire düşündüm zıplayan :) zaten şu aralar kedimin piresiyle uğraşmaktayım. Görüyor musun sen algıda seçiciliği :D hay bin köfte !

    YanıtlaSil