Çalışma odamdaki masaya doğru yürürken, şairin, "Ya işe gitmek zorunda olduğum için mızırdanacağım. Ya da gidecek işim olduğu için sevinç dolacağım." dizelerini tekrarlıyorum. Yok mızırdanmıyorum. İkinciyi seçiyorum. Bilgisayarımı açıyorum. Maillerime bakıyorum. Kimini hemen cevaplıyorum. Ofisteki arkadaşlarım, benim gibi evden çalıştıkları için, mesajlarımızla önce birbirimize iyi dileklerimizi iletiyoruz. Hepimiz masa üstümüzü toparlıyoruz. Sonra belirlediğimiz saatte ekranlarımızdaki kutucuklardan birbirimizin gözlerine bakarak konuşuyoruz. Ofiste çalışırken bu kadar birbirimizin yüzüne bakar mıydık diye düşünüyorum. Ofis arkadaşlarımın daha önce fark etmediğim mimiklerini keşfediyorum mesela... Hoşuma gidiyor. Lakin ekranda kendimi görerek konuşmaya halen alışamadım. Tam ben gibi olamıyorum sanki. Tutuk ve mahcup bir hal seziyorum. İnsanın kendini görerek birileriyle konuşması tuhaf geliyor.
Az önce işimin arasında kapuska koydum ocağa... Bulaşık ve çamaşır makinelerini çalıştırdım. Toz aldım. "Ya ev işleri yapmak eziyet olacak bana/ Ya da işlerini yaptığım o evde aklımı, ruhumu ve bedenimi barındırabildiğim için minnettar olacağım." der ya şair. Eziyet gelmiyor yaptıklarım. İkinciyi seçiyorum.
İnanın yukarıdaki cümleleri yazmak niyetiyle başlamadım. Birdenbire böyle döküldüler. Hani iki fotoğraf koydum ya... Aslında sosyolojinin isim babası Aguste Comte ile sosyolojinin bir bilim olarak kurulmasını sağlayan Emile Durkheim'dan başlamak istiyordum.
Max Weber (Alman 1864-1920) Karl Marx (Alman 1818-1183)
Sosyoloji sınav tarihim yaklaşıyor. Rotamı edebiyatçıların menzilinden sosyologların menziline çevirmiş vaziyetteyim. Öğrenme, keşif, içselleştirme, gelişme, verimlilik ihtiyaçlarım nasıl besleniyor anlatamam. Evet, işimdeyim gücümdeyim. Devamında, sosyoloji dünyasının içindeyim. Gene Leo Rosten'in şiirinin son dizeleri aklıma geliyor:
"Belki yeni şeyler öğrenmek istemeyecek canım.
Ya kızgın olacağım - öğrenmem gereken ne çok şey var- diye.
Ya da ufak tefek de olsa faydalı ne varsa öğrenmeye çalışacağım.
Lakin, bugün yaşayacağım her şeyi ben seçeceğim."
Bende vaziyetler böyleyken böyle:)
Şiiri çok sevdim. Keşke seçmek de şiir sevmek kadar kolay olsaydı :)
YanıtlaSilLakin, bugün yaşayacağım her şeyi ben seçeceğim."
YanıtlaSilaynen böyle vaziyetmiz
Hayalkahvem Bizden Fatma Barbarosoğlu'nu okudun mu hiç. köşe yazılarnı da
YanıtlaSilçok severim, kitaplarını da.
I am extremely impressed with your writing skills and also with the layout on your weblog.
YanıtlaSilIs this a paid theme or did you modify it yourself? Either way keep up the nice quality writing, it's rare to see a great blog like this one today.