Eve geldim.
Yemeğimi yedim.
Kitabı elime aldım.
Okumaya başladım.
İkinci cümleden sonra durdum.
Başa döndüm.
İlk iki cümleyi ardı ardına, tam üç kez okudum.
Bir baktım ki o ne?
Kollarımı yakarırcasına yukarıya kaldırmışım.
Akıntıdaki yosunlar gibi kıvrılıp kıvranarak salınmaya başlamışım.
Bir müddet daha salınmaya devam ettim.
Böylece kitabın ilk ritüelini buldum bitirdim.
Kendimi efsunlu cümlelerinin akışına bırakıverdim.
GERÇEKTEEEN!
"Soğuk ve karanlık dipler boş ve anlamsızdı. Kadim batıklarda ölü denizcilerin kıpır kıpır yakamozlu ruhları, yakarırcasına kolları yukarıda, yosunlar gibi akıntıda kıvrılıp kıvranarak salınıyor, zeminde çürümüş leş katmanından ölümün nabzı gibi tek tük atan kabarcıklar tıp tıp koparak yükseliyordu. Cehennemi ışığını yayan fenerbalığı..............................." Tiamat / S. 9
yeni çıkan kitapları koşa koşa gidip almak gibi bir huyum yoktur ama merak uyandırdın :)
YanıtlaSilİhsan Oktay Anar'ın bu son kitabının yolunu 8 yıldır sabırsızlıkla bekleyen bir okur, fırından çıkar çıkmaz henüz dumanı tüterken koşa koşa gider kitabı alır okur Elisabeth Vogler:)
YanıtlaSil