27 Mayıs 2009 Çarşamba

Üsküdar Bir Hazinedir

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur adlı başyapıtında, romanın birbirlerine aşık iki kahramanı Nuran ile Mümtaz bir gün beraberce Üsküdar'ı gezerler. İlk önce vapur iskelesinde beklememek için Mihrimah Cami'ni dolaşırlar. Sonra 3.Ahmet'in annesinin cami'ne girerler. Türbeyi, küçük bir meyve içi gibi döşeli camiyi Nuran pek beğenir. Vapuru çoktan kaçırmışlardır. Onun için bir araba ile Atik Valde'ye, oradan Orta Valde'ye giderler. Garip bir tesadüfle Üsküdar'ın bu dört büyük camii aşka,güzelliğe, yahut hiç olmazsa annelik duygusuna ithaf edilmiştir. Nuran:


-Mümtaz, Üsküdar'da hakiki bir kadın saltanatı var... der.



MİHRİMAH SULTAN CAMİ
1525 ile 1583 tarihleri arasında yaşayan Mihrimah Sultan, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın tek kızları. Rivayete göre Mihrimah Sultan, Mimar Sinan'a iki cami yaptırmak ister. İlk okunan ve son okunacak olan ezanın kendi cami'inden okunmasını istediğinden biri Üsküdar'a, diğeri Edirne kapı'ya yaptırılacaktır. (154o ile 1548 yılları arasında yapılmış)



ATİK VALDE CAMİ
Üsküdar'da 2. Selim'in eşi, 3.Murat'ın annesi, Nurbanu Sultan tarafından, Mimar Sinan'a 1583 tarihinde yaptırılan camidir. Nurbanu Sultan, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın gelinidir. (Amerikalı romancı Ann Chamberlin Safiye Sultan'ı konu alan bir dizi roman yazmıştı. Safiye Sultan'da Nurbanu Sultan'ın gelinidir.)

"İftardan önce gittim Atik Valde semtine,
Kaç def'a geçtiğim sokaklar,bugün yine,
Sessizdiler..."

Bu şiiri Yahya Kemal, bir ramazanı Paris'te yaşıyorken yazmış. Kendi ifadesiyle hasretlik ve iç çekişlerle avunmaktadır.

Nurbanu Sultan'a çok büyük bir aşkla bağlı olan Selim, Divan Edebiyatı'nın en güzel şiirlerini yazar. 'Önümden geçip giderken ayağının bastığı yerler bir gül bahçesine dönüşüyor ve sana seslendiğimde bana baktığın zaman sanki zaman duruyor'.

Bazı tarihçiler, bu saray kadınlarının cami, medrese, çeşme, darü'ş-şifa, hamam vesaire gibi hayrat yapmış olsalar da bunlara aldanmamalı, devlet işlerine de giren bu kadınların bütün hata ve sevablarının muhasebesi yapılarak hükme varılmalıdır derler.

Ben aldırmam. Adlarına yaptırılan her bir cami İstanbul'un mücevheridir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanında dediği gibi, "Üsküdar bir hazinedir. Bu hazine bir türlü bitmez. "

"Bütün Boğaz, Marmara,İstanbul,gördüğümüz ve görmediğimiz şeyler,hepimiz ayın çekirdeği etrafında bir meyve gibiyiz... Hep ona bağlandık. Şu tepelere bak..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder