11 Mart 2010 Perşembe

Hasbihal...

Bazan bloğa yazı yazıyorken, senle oturmuşuz da karşılıklı muhabbet ediyormuşuz gibi hissediyorum. Mis gibi kokan kahveler ellerimizde mesela. Ben büyük battal koltukta oturuyorum, ayaklarımı toplamışım altıma... Bilirsin ayaklarımı toplamadan duramam. Muhabbet ederken bile ayaklarımın yerden kesilmesi gerekir illa. Sen ise tekli koltukta, ayaklarını sallaya sallaya, anlattıklarıma şaşıra şaşıra beni dinliyorsun. Bugün çizgi romanlarla ilgili konuşmaya başlıyorum. "Bizim memlekette yayınlanan ilk çizgi roman Kara Maske dergisiymiş, biliyor musun?" diyorum. " Düşün ki 1947'li yıllar... Tabii ki derginin tamamı çeviriymiş. İçinde yer alan Mandrake ve Tarzan'da bu çevirilerin bazılarıymış. Ama memlekette asıl patlama, bir yıl sonra Swing'le olmuş. Swing'i biz de okurduk." diyorum. "Dur, dur... Hatırlasana, biraz düşünceli gördüm mü bir benzetme yaparım ya sana!" diye sözlerime devam ediyorum. Gözlerini koca koca açarak bana bakıyorsun... "Gamlı Baykuş!" diye bağırıyorum. Gülümsüyorsun. Onaylarmış gibi kafanı sallıyorsun. "İşte Gamlı Baykuş, Swing'in en yakın dostuydu, aynı senle ben gibi.." deyip gülüyorum. Dudaklarını büzüyorsun. "Ama ilk bize ait çizgi roman ise Köroğlu'ymuş biliyor musun? Sonra Türk tarih ve folkloründen etkiler taşıyan kahramanlarımız Suat Yalaz'ın Karaoğlan'ı, Rami Turan'ın Kara Murat'ı, Sezgin Burak'ın Tarkan'ı yayınlanmaya başlamış... Tarkan'ı nasıl da severdik. Yolunu gözler, okumadan edemezdik." diye anlatmaya durmaksızın devam ediyorum. Cemal Nadir'in Amcabey'i, Ramiz ve Altan Erbulak'ın tiplemeleri... Sezgin Burak'ın Bizimkiler'i... Çizgi bant çalışmalarının ilk örnekleri... Of!Of!Of! Hele o şahane Gırgır'lı günlerimiz! Hatırlasana elimize alınca dergiyi birbirimize bakıp ne söylerdik? - Can sıkıntısını, aşk yarasını, karı koca kavgasını şip şak keser. Her derde devadır. Gırgır da Gırgır!" Gülüyorum... Anlatıklarımı işittikçe nasıl da mutlu oluyorsun... "Oy," diyorum.. "Oy... Bülent Arabacıoğlu'nun çizdiği En Kahraman Rıdvan'ı okadar severdim ki! Oğuz Aral'ın Avanak Avni'si, Özden Öğrük'ün Çılgın Bediş'i! Çılgın Bediş'ten öğrenmiş de duvara asmıştık ya posterlerimizi! Ne güzel günlerdi!" Ben çoştum ya anlattıkça anlatıyorum. Sen arada onaylar gibi başını sallıyorsun... Sonra aklıma bir şey geliyor. Fıslıdarcasına "Ah!" diyorum. "Ah! Abdülcanbaz'ı ne çok severim bilirsin ya! Peki söyler misin lütfen, yetim kalmazlar mı sence sanatçıların yarattığı kahramanlar da?" diyorum. Ne demek istediğimi sanki anlamıyorsun. Merakla gözlerini açıyorsun... "Sana da acayip gelmiyor mu?" diyorum. Ne diyeceğimi merakla bekliyorsun... " Hani yaşıyorken, belki az önce yanındayken, ölüveren nasıl denir hani göçüp gidiveren insanlar var ya öbür dünyaya... İnanamıyorum!" diyorum sana.. "Sanki bir abra kadabra! Varken... Hooop! Yok oluyor! Ne acayip bir numara! Düşünsene insan nasıl çaresizce derin bir acı hissediyor... Bir de yaşarken ölecekmiş gibi hiç gelmiyor... İnsanın yakınlarını kaybetmesi içinde derin bir boşluk bırakıyor. Ya bir de o seni hiç tanımazken, senin hayatında iz bırakmış kişiler? Ne diyorsun mesela Turhan Selçuk'a" diyorum... "Ne olmuş Turhan Selçuk'a?" diyorsun. Şaşırıyorum bu soruna... Yerimde doğruluyorum. Ayağım yere değiyor. "Ölmüüüş!" diyorum fısıldarcasına... Sanki içimdeki bir boşluktan serin bir rüzgar esiyor... Diyorum ki: "Evin içi cehennem gibi sıcak. Sanki içim üşüyor... Neden acaba?"
Not: Ümit Kireççi'nin Çizgi Roman Senaryosu adlı kitabından faydalandım.

4 yorum:

  1. Bir büyük çınar daha devrildi.

    YanıtlaSil
  2. Kimileri anılarını bıraka bıraka..
    kimileriyse tükete tükete ölür.

    YanıtlaSil
  3. Ne ilginç kaybettiklerim bana hiç ölmüşler gibi gelmez. Hani dedin ya bir abrakadabra ile hopp..yallah..yok.
    Aklım hafsalam almaz. Yine bir abrakadabra numarası ile hopp..burada oluverecekler gibi gelir. Yada bilirim ki yakınlarda biryerlerdedirler.
    Gitmesek de görmesek de O meşgul , kapsama alanı dışında olsa.. O'nun enerjisi hatıralarımızı beynimizde döndürüp durur.
    Bizimle birlikte izleriyle yaşar gider :)

    YanıtlaSil
  4. Vildan hanım ben bayılıyorum bu hasbihal hallerine. Sanki ben de ordaymışım gibi düşünüyorum okurken. Bir anlatana bakıyorum bir dinleyene.Bir anlatanı dinliyorum bir dinleyeni görüyorum.
    Hasbihalleriniz bol olsun.
    Saygı ve sevgilerimizle

    YanıtlaSil