21 Aralık 2011 Çarşamba

Binlerce Kasırga Aşkına!


Of! Anlatmayayım dedim ama dayanamayacağım. Anlatmalıyım. Bak şimdi... En son Kadıköy'deki Büyülü Rüzgâr'a uğradığımda Zagor'un dev albüm diye çıkarılan dergi ebatındaki macerasını tüm merakımla satın almıştım. Yanında Judas diye başka bir çizgi roman cildi duruyordu. Hep Zagor okuyorum ya... Arada başka çizgi romanları okumak istiyordum aslında. Mesela Mister NO'yu... Bu yıl Eylül ayında vefat eden Sergio Bonelli hem Zagor'un hem Mister No'nun ilk yazarıydı. Gözüme o gün nedense Mr. NO değil, Judas takıldı. Ve Judas'ın  ilk cildini satın aldım. Severek okudum. Bu akşam... Yemekten sonra... Çalışma odamdaki kitapların arasında henüz naylon torbasından çıkarılmamış Zagor'un Ölü Orman adlı macera kitabını gördüm. Aslında epey olmuştu bu kitabı alalı... Zagor'un 115. cildiydi. 114.ciltteki maceranın devamıydı. 114. cilt kitapçıda kalmamıştı. Önce maceranın başladığı cildi bulmak niyetinde olduğum için, satınaldığım kitabı okumamıştım. Bu gece dayanamadım. Zagor'u naylonundan çıkardım. Koltuğa oturdum. Önce maceranın özetini okumaya başladım. Vallahi hilafım yok... Bir önceki kitaptaki maceranın özeti bile ilaç gibi geldi bana. Oh ya! İşte bu! Sonra ben bir daldım ki Zagor macerasına sorma gitsin... Hey! Darkwood ormanındaydım tamam mı? Entak adlı bir kızılderili, esir aldığı herkesi içmeye mecbur ettiği esrarengiz suyla iradesi altına almaktaymış.  Öyle özellikli bir suymuş ki bu, içenleri iradesiz birer köle haline getirirken aynı zamanda insanüstü bir güç kazandırmaktaymış. Dedemin hileli ilaçları aşkına! Bir önceki macerada Çiko'yu bile kaçırıp köleleştirmişler! Ne fena! Şimdi askerlerle Entak'ın adamları kapışıyorlar. Allahım, çizimler var ya olağanüstü. Siyah beyaz çizgiler büyüler mi insanı? İnan bana büyüler! Karamba karambita! Ben büyülendim! Ayrıca itiraf etmeliyim ki ben Zagor karelerindeki sesli ve sözlü efektlerin resmen hastasıyım! Bu macerasındaki  kocaman seslendirme kelimeli karelere bakar mısın mesela... Müthiş!

 

Belki  bu yazıma denk gelenler arasında, aynı benim Zagor maceralarını sevdiğim gibi, Judas maceralarının takipçileri olabilir. Yoo... Sevdim Judas'ı ben... Gerçekten... Ama Judas çok sahici biri... Zagor...  Zagor maceraları ise benim hayal çarklarımı fena halde kışkırtıyor. Binlerce kasırga aşkına!, Sülalemin bütün bıyıklıları adına!, Darkwood'un davulları aşkına!, Karamba karambita diyerek öfkelenip heyecanlanmayı çok seviyorum. Davul çalan karelerde kocaman TUM TUM TUM, yangın çıktığında kocaman WWAAAPP!, bıçak  veya ok saplanmasında kocaman SWAACK!, biri yere düşünce ya da bir şey çarpınca kocaman THUUD!, Zagor'un  elindeki baltayı çevresindekilere şöyle bir savurduğu karede kocaman SWIIISH! kelimelerini görmeyi seviyorum. O kadar içime işlemiş ki bu koca koca seslendirme kelimeleri... Ne yapıyorum biliyor musun? Denize atladığım anda yanımda kocaman bir SPLASH!, şimşek çaktığında gök yüzünde kocaman bir RRRUMBLE, aşırı rüzgâr varsa camdan baktığımda kocaman bir  WHOOOSSSH kelimesini resmen   görüyorum. Tabii bunları kimselere söylemiyorum. Gene "Tuhafsın!" derler bana biliyorum... Sonraaa... Hakkaniyetli bir adam Zagor. Haktan, haklıdan yana... Neyse daha fazla uzatmayayım... Bu maceranın sonu Zagor'un şu sözleriyle bitiyor: "Şimdi kendi kendime soruyorum... Alın yazımızın ne kadarı talihin karşımıza çıkardığı insanlara bağlı?" Hımm... Sana bir şey söyleyeyim mi, ben Zagor'u felsefesine kadar seviyorum:)


 


18 yorum:

  1. o ses efektleri yok mu, bence çizgi romanların asıl cezbedici yanları bunlar oluyor. insan o efektlerle birebi o anı yaşıyormuş gibi hissediyor, hatta o anda o sesleri duyar gibi oluyor. hey gidi günler hey :D

    YanıtlaSil
  2. "Karamba karambita!" o kadar güzel anlatıyorsun ki canım zagor okumak çekiyor.hani neredeyse darkwood ormanının kokusu geliyor burnuma.kitapçıya her gittiğimde alıyorum bir zagor elime, evirip çevirip,sonra da ama sen hiç zagor okumadın ki belki de bu başlamak için doğru kitap değil diye içimden geçirip geri bırakıyorum. ama böyle giderse ben de 33 yaşımda ilk zagor'umu okuyacağım.

    şimdi kendi kendime soruyorum.alın yazımızın ne kadarı talihin karşımıza çıkardığı insanlara bağlı?

    YanıtlaSil
  3. men de boor, niye hey gidi günler demişsiniz? yoksa artık çizgi roman okumuyor musunuz? yapmayınn:)

    YanıtlaSil
  4. Çzigi roman okumasını sonradan sevemiyor insanlar sanırım, çocuklukta kaptırdıysan devamı geliyor. Tanıdığım en iflah olmaz Zagor hayranı 70 li yaşlarında bir adamdı. Bankacılık yaptığım dönemde müşteterimdi. Bir gün odamda konuşurken bana kitap okumasını sevip sevmediğimi sordu. Evet cevabını verdim ve biraz kitaplardan konuştuk. Ayrılırken "size okuduğum kitaplardan göndereceğim" dedi ve gitti. İki gün sonra yanında çalışan adam elinde iki kocaman kartondan poşet ile karşımdaydı. Bunları filanca abi gönderdi diyerek masama bıraktı elindekiler. Adam ayrılınca poşetleri yere indirdim. Şaşırmıştım birisine bir ya da iki kitap verilir değil mi? Poşetlerin içi kitap doluydu. Hem de cilt cilt Zagorlar. Şaşkınlığım henüz geçmişti, adama telefon açıp teşekkür etmem gerektiğini düşünürken, telefonum çaldı. Arayan oydu. "Lütfen dikkatli oku kitaplarımı, sakın okumaya ara verirken kitabı yüzüstü çevirip masaya koltuğa bırakma, ciltlerin sırtınde kırışıklık izleri olur sonra, benim kitaplarım kıymetli, poşetlere bol bol kitap ayracı koydum onlarla işaretle kaldığın sayfaları" dedi kapattı.

    Zagor severim ama böyle bir hazineyi ellerimin arasında bulmak sürpriz olmuştu. Okudum o kitapları. Çocukluğumda ayıp değildi okuduğumuz çizgi romanları başka çocuklara bir kaç minik bozuk para karşılığı okurturduk. Evimizin kapısının önüne bir kilim serer, kitapları minik bir meyve kasasının içinde sergilerdik, tanıdık tanımadık çocuklar parasını verir seçer o kilimin üstüne okurlardı. Ben de başkalarının kitaplarında okudum elimde olmayan maceraları. Kitapları okurken çocukluğuma gittim.

    Bu yazıyı okurken de o iflah olmaz Zagor hayranı yaşlı adam geldi aklıma.

    :)

    YanıtlaSil
  5. Kara Kitap, bekle beni... İlk Zagor macera kitapların benden:))

    YanıtlaSil
  6. Kızıl Maske, Mandrake, Mister No, Swing, Judas ve diğerleri... Ben çocukken bu kitapların nasıl kumar malzemesi yapıldığını yazacağım ben de bir gün:)

    YanıtlaSil
  7. Selam Okan, Böyle söylemekle olmaz, yazın okuyalım:))

    YanıtlaSil
  8. Eyvah, çizgi romanlar çocukları sanki kumara sevkediyormuş gibi bir intiba uyandırmış olmasın bu yorumunuz Okan. Zaten kaç kişi okuyor ki çizgi roman?
    Korkutmayalım kimseyi:)

    Şöyle desem uygun olur mu? Çizgi romanlar, diğer tüm faydaları dışında çocuklarda alışveriş ya da mal takası pratiği kazandırır:)

    Yoksa sizin bir gün yazmanızı beklersek... Eyvah!

    YanıtlaSil
  9. Öyle bir intiba oluşacağını sanmam. Böyle bir şey insan tasavvurunda yer alamaz zaten... Ama ille de mesaj verelim derseniz (ya da sen yazdın sen düzelt diyorsanız) evet doğrudur...

    Çizgi romanlar öyle bir dünya yaratır ki insan ufkunda, muhtemelen bundan zarar görecek hiç bir çocuk yoktur...

    YanıtlaSil
  10. Aslında ben çizgi roman konusundaki desteğimi belirtmek istemiştim ama belli ki yapamadım:) Bence siz kontrol panelinden bu işi çözebilirsiniz:)))

    YanıtlaSil
  11. Size bir şey söyleyeyim mi, işimin en debdebeli günlerini yaşıyorum:) Telefonlar, teklifler, görüşmeler gırla gidiyor.

    Bu arada bıdı bıdı yorum yazıyorum sürekli... Zaten kolay anlayan değil, çapariz okuyan ve zor anlayan biriyimdir:)

    Diyeceğim odur ki Okan, anlayamadım. Kontrol panelinden bu işi nasıl çözeceğim:)
    Selam verip borçlu çıkmak buna denir diyeceksiniz ama böyle işte:)

    YanıtlaSil
  12. Büyülü Rüzgar yeni yerinde dah bir güzel olmuş bence, İlyas abiyi tebrik ettim yer seçiminden dolayı.. merak ettim, sende o Şirin totemle fotoğraf çekildin mi ? :) gelenek gibi bir şey oldu da bu artık..

    YanıtlaSil
  13. Selam Timur, yoo fotoğraf filan çektirmedim. Dükkana girip, Zagor ve Judas'ı kapıp çıkmam bir oldu:)

    Aslında Büyülü Rüzgar'daki çocukları Altın Madalyon sebebiyle biliyorum ama ben İzmit'teki çizgi romancıdan alışveriş etmek istiyorum aslında.Ve bir türlü gidemediğim için çok vicdan azabı çekiyorum. Yıllarca İzmit'te Zagor bulamıyordum diye ağladım. Şimdi var olduğunu biliyorum. Ve ben halen İstanbul'dan alıyorum. Yuf olsun bana:)

    Yok gideceğim ama.. Kara Kitap için Zagor maceralarını oradan alacağım illa:)

    YanıtlaSil
  14. Adamımsın Zagor :)) hey gidi yıllar hey!

    YanıtlaSil
  15. Selam Bolat, Şahane bir adamdır Zagor sahiden:)

    YanıtlaSil
  16. Selam Vladimir, sizin bu uzun ve güzel yorumunuz ne yazık ki spam'e düşmüş ve ben ilk kez bugün okudum.
    Ne güzel bir Zagor nostaljisi oldu.
    İyi ki bu yorumu şimdi okudum diyorum biliyor musunuz? Dün akşam Zagor'u özledim diye aklımdan geçirmiştim. Bir macerasını okusam diyordum. Sizin yorumunuz ilaç gibi geldi:))

    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil