17 Ekim 2013 Perşembe

Hayallerim Ve Ben



“Gel bu akşam misafirim ol. İki şiir atalım. Ben de ayıptır söylemesi klarnetle bir hicaz geçerim. Ah!.. Vapurlar iskeleye yanaşıp kalkar. Bööyle motör sesleri dinleyelim. Balıklar ağlarken bir of ülen offf çekelim.”
 
İster inan ister inanma… Hiç duraksamadan… Ve takır takır… Bu Sadri Alışık lezzetinde lakırtıları eden bendim. Yooo… Bakma böyle yazdığıma. Misal seninle karşı karşıya gelsek var ya… İki lafı bir hizaya getiremeyeceğim gibi, mahcubiyetimden ya dilim tutulur ya da kekeleyebilirim.  Esasında öyle heyecanlı ve utangaç bir bünyeye sahibim. 

İyi de, neler diyordum ben Allahaşkına? Asıl mühimi kime söylüyordum? Gözlerimi kocaman kocaman pörtlettim. Bu lakırtıları sarfettiğim, karşımda duran adamın suratına iyice dikkat ettim.  Aaa! John Travolta değil mi? Evet, oydu. Pekiii... Koskoca John Travolta'nın bizim kuş konmaz kervan geçmez köyde işi neydi? Şaşkınlığımı çaktırmamaya gayret ederek, göz ucuyla bir bakış daha sarkıttım. Evet, tıpkısıydı inan ki.  Güya tanışıyormuşuk. Hem de bir sahnenin ortasındaymışık. Güya misafirliğe davet ediyormuşum. Yok artık... Nasıl denir? Yeşilmişik. Sazmışık. Yuf, dedim kendi kendime... Yuf, yani...  Hayal etmenin de bir endamı bir ölçüsü olur öyle değil mi? Tam o anda şahane bir şarkı çalmaya, John Travolta zannettiğim karşımdaki adam ise dizlerini kırıp, ayak parmaklarını yere sürterek dans etmeye başladı.  Hoppalaa!.. Öylece kalakaldım...

Bi dakka ya... Yüzlerce film seyretmiştim. Ne var yani? Rollerin hasını ezbere bilirim. Hem sonraa... Hayat bir sahne demezler miydi? Demek ki gene kendi kendime oynadığım oyunlardan birinin baş rolündeydim. Hal böyleyse, elbette bazı filmlerde gördüğüm, o cafcaflı kıptiyoz dümbeleklerin koftiden rol kesmeleri gibi hareket etmeyecektim.  Madem hayat bir sahneydi. Madem John Travolta'yı karşımda hayal etmiştim. Mahcubiyetimi ağlama dolabıma kilitleyebilir, şakkadanak yerli yerinde rol kesecek bir sinema oyuncusu vaziyeti  takınabilirdim.

Hiiç utanmadım. Ayakkabılarımı çıkardım. Öncee... Bayram olsun her yer, diye bağırdım... Sooonraaa.... John Travolta gibi asla değil...  Bobby gibi değil... Cliff gibi de değil... Elvis gibi hiiç değil...  Abidik gubidik tivist tivist... Lap lup laba luba tivist tivist, tadında... Tamıtamına Öztürk Serengil manzarasında... Ellerimi ayaklarımı sallaya sallaya twist yapmaya başladım. 





6 yorum:

  1. hayat önümüze ne koyarsa yaşamıyor muyuz..

    "Dışarıda alabildiğine parlak bir güneş,sıcacık bir bahar var..
    ve ben senin içindeki tüm sıkıntıları,
    sendeki tüm acıları alıp kendiminkilere katıyorum;
    sonra da seni alıp şu baharın ortasına bırakıyorum
    dudaklarından gözlerine yayılan gülümsemenle,,
    'mutluluğun resmi' derler ya..öylece çekiyorum fotoğrafını..
    .................
    ben mi? ben kış'tım,,bir önceki mevsim.."

    Neşeyle kalasın )))

    YanıtlaSil
  2. özgrkdn, ne hoş bir yorum bu? tırnak içerisindeki cümleler bir kitaptan alıntı mı:)

    neşeler benden olsun:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. )) alıntı değil,,,bana ait ,,karaladığım satırlara imza atmadım hiç,atarım sanal aleme kaybolur gider,,böylesi daha hoş,,soran olursa söylerim sadece)) ilgin için teşekkürler, :))

      Sil
    2. ozgrkdn, şahane, şiirsel bir anlatım bu...
      du bi... sizin blogu okumaya başlayayım hele:)

      Sil
  3. hayallerinde yer kapma savası veren joleli bir jon varsa bayram icin pek bisey soylememe gerek yok:)


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) hayaller bitmez bende matias... umarım bitmez:)

      Sil