Goran Brogoviç'in şarkısı başladığında, ofisteki odamda harıl harıl çalışıyordum. Hey! Müziği duydum anda... Önce masaya eğik bedenimi doğrulttum. Sırtımı koltuğa dayayıp, dimdik oturdum. Elimdeki kalem, kendiliğinden parmaklarımın arasından kaydı. Masaya düşünce sevimli bir tıkırtı çıkardı. Kulağımda akordiyon ve gitar sesi... Çok sevdim. Eğildim, botlarımı çıkardım. Ayağa kalktım. Pencereye uzandım. Usulca araladım. Başımı dışarıya uzattım. 'Ağaçlar kuytularda sessizce hışırdıyor... Rüzgâr bir sır gibi zamanını bekliyor.' Pencereyi açık bıraktım. Masamın önündeki koltukları kaldırdım. Kollarımı iki yana uzattım. Ayak parmaklarımın üzerine kalktım. Müzik bir illüzyon
geçirdi. Bedenim kendiliğinden hareket etti. Goran Brogoviç şarkı değil, şiir söylüyordu
sanki... Melodinin ritminde
salınan yaprak gibiydi vaziyetim. 'ölüm arabasında, hayattayız bizzz...' Başımı döndüren neydi? Lalala laaa.... Lalala laaa... Lalala la... Evet ya... Hayattayız biiiz!
Anı yaşadım bizzat... ama içimde. :)
YanıtlaSilBazan neler yaşadığımızı hiç kimse gormez ve bılmez Uyuşuk Hayalperest:)
SilGüzelmiş
YanıtlaSilŞahane bir şarkı değil mi? Çok güzel:)
Sil