Yıllardır
Köroğlu Destanı'nı okumak istiyorum. Hatta farklı yazarların derlemelerini
edindim. Lakin okuyamadım. Az önce kitapları düzenlerken elime geldiler. Aniden elinde sazıyla Köroğlu renksiz bir at üstünde önümde belirmesin mi? Köroğlu,
atımın rengini söyle, dedi. Kııır, dedim. Kır at ya... Kırat ne renk olur
peki,dedi. Cevap veremedim. Kızıl mıydı acaba? Emin değildim. Kırlaşmış
kelimesinden yola çıksam... Siyah beyaz at mıydı ki? Karar veremedim.
At, önümde iki ayaklarını havaya kaldırdı. Nasıl denirdi? Hah tamam
buldum, şahlandı. Köroğlu, önce atımın rengini öğren, sonra gel, dedi. Şaşırdım
kaldım. O nedenle, ilk iş at renklerini, cinslerini, yürüyüş şekillerini
öğrenmeye karar verdim. 21. yüzyıldayız, ışınlanmaya ramak kaldı, 16. yüzyılın
halk kahramanı Köroğlu ve Kıratı'yla alıp veremediğin ne, diyebilirsiniz. Ne
bileyim? Biz kitapları seçmeyiz ki, kitaplar bizi seçer. Demin Köroğlu durduk yerde
elime geldi.
Az
önce araştırdım. Rengi bembeyazsa beyaz at, kahverengiyse doru at, simsiyah
olana yağız at, vücudunu örten kılları beyaz, yelesinde, bacak uçlarında,
kuyruğunda siyah veya kahverengi tüyler bulunan atlara kır at denirmiş.
Acaba Köroğlu Destanı'nı elime alsam, artık kendini okutur mu ki?
“Hey kardeşler, hey dostlar, yolda belde, tavlada
tarlada, kırda ovada durup da bizi dinleyenler, okuyanlar, dünyanın kaç
bucak olduğunu soranlar, bilenler, hey yedi iklim dört bucağı gezenler, size
bir destanımız var. İnsanoğlu şu dünyada neyi arar, arasa arasa dostluğu, kardeşliği
arar, sözü çok uzatmak neye yarar… Biz başlayalım Köroğlu’nun
hikayelerini anlatmaya birer birer. Gidelim eski, uzak yıllara, Köroğlu’nun
başından geçenleri söyleyelim. Söyleyelim de dinleyenlerimizin, okuyanlarımızın
damakları tatlı, gönülleri hoş olsun, mert yakaları namert eline geçmesin. Bir
de burada bizden önce gelmiş geçmiş bir hoş sada olmuş, Köroğlu hikayeleri
anlatan ustalarımıza canı gönülden bir selam uçuralım. Ruhları
şadımanlık etsin” (yaşar kemal - üç anadolu efsanesi)
Atlar yaşadıkları iklime ve çevreye göre evrimleşip buraya kadar gelmişler fakat artık insanlar yüzünden özgür değiller :( Doğada özgürce koşan kaç at kaldı ki
YanıtlaSilAtların dünyası bambaşka... Allahım ne çok öğrenilecek şey var:)
SilBak kitapların okunmak için zamanını bekledikleri konusunda hiç şüphem yok. Bazen bana da oluyor böyle...
YanıtlaSilSenin sonucunu merak ettim ama ;)
Önce Köroğlu hakkında yazılan tezlerle başladım. Hatta karşılaştırmalı araştırmalar var.
Silİlginç!
Ah Yaşar Kemal her romanı zaten bir efsane gibidir.
YanıtlaSilHemen okuyun derim
Yaşar Kemal'in İnce Memet'indeki Köroğlu ile destanlardaki Köroğlu karşılaştırması var mesela... Keşke vakit bulup yazabilsem. Du bakalım:)
SilCanı gönülden selam olsun !...
YanıtlaSilKöroğlu ve gelmiş geçmiş tüm destan kahramanlarına selam olsun!..
Sil