yolda karşılaşılır.. sinema'ya, tiyatro'ya, randevu'ya, bir yerlere gecikilmiştir.. ama olsun.. ille de ayaküstü şu diyaloglar yapılır: "n'aber", "iyidir.. senden n'aaber", "nasıl gidiyo..", sen hâlâ orda mısın.. "yo.. artık ben buradayım", "bir ara, beni bir ara ya" olur.. numaramı vereyim", "yoo, verme.. ben bulurum".. nerden bulucan.. nasıl bulucan.. işte adam karşında ne konuşacaksan, konuşsana ya.. yok olmaz.. ille de yapılacak bu yol üstü eziyetleri
yolda karşılaşılır.. bir türlü mevzu çıkmaz.. tıkanıp kalınır, yol ortasında.. birinin "haydi eyvallah" diyesi beklenir.. o biri "haydi eyvallah"ı demez.. "vaay be, demek öyle ha", "ya", "allah, allah", "cık,cık", "ee", "hadi ya" gibi manasız, anlamsız, can sıkıntısı, geyik efektler salgılanır, gözler orada burada gezinirken.. biri, "işim var.. eyvallah" dese, ötekinin nazarında kıç tempra olacak, denmez, denilemez, bu nedenle de bu eziyet hep sürer
yolda karşılaşılır.. birikmiş kesişmeler mevcuttur.. karşılıklı hoşlantılar tedavülde rezerve.. ancak birinin ilk adım atması olmamıştır.. ve fakat bir o, ilk adımı hiç atmaz.. kaz gibi geçersiniz birbirinizin önünden ve ömründen.. "velhasılı pır pır ederken yüreği, ellerim bak boş kaldı" olur.. bir güzel ukte, bir güzel başka tesadüfe kalır.. hayırlısı
metinler / metin üstündağ / denemeyenler
fotoğraflar / rocky
Haha ha:) ne çok yaşadık bunları be...Met-üst ne güzel anlatmış,lakin kıç tempra ne demek yahu!!?
YanıtlaSilMetin Üstündağ külliyatını yutunca, biliniyor Balthus. "Nedir bu! Havası binbeşyüz!" denir ya, o hesap.
Sil