Abim ve kardeşimle haberleştiğimiz bir vatsap grubumuz var. Bazan birbirimizden aynı anda haber almayı seviyorum. İyi oluyor. Bir kaç dakika laflayıp sonra hayatlarımıza dönüyoruz. Bugün gruba şunları yazdım:
"merhaba fıstıklar. az önce zihnimde çocukluğumdan kalma bir hayal belirdi. unutmuşum... her ayın 21'i annemin günüydü. arkadaşları bizim eve gelirdi. annemin her daim değişik boy ve renklerde fiskos sehpaları olurdu. servis yapılırken o sehpalar tek tek çıkarılır teyzelerin yanlarına konurdu. teyzeler hem sehpaların üstündeki çayları içer, annemin özenle hazırladığı yiyeceklerden yerler, hem fiskos fiskos muhabbet ederlerdi:)
sonra tabaklar, bardaklar toplanınca, sehpalar tekrar iç içe geçirilerek yerlerine konurdu. fiskos sehpası denmesi ne hoş di mi? hem o günleri hem annemin fiskos sehpalarını hatırlamak hoşuma gitti."
Önce ne abimden ne kardeşimden cevap gelmedi. Boş durmadım. Fiskosun tam anlamı neydi, diye gugılladım. "İki ya da daha çok kişi arasında geçen, başkalarının yanında ama onların duymayacağı biçimde, gizli ve alçak sesle konuşma."
"Fiskos ne hoş kelime" dedim kendi kendime
Annemin:
-Fiskosu çekiver Saime teyzenin yanına kızım, diye sesi kulağımda çınladı.
O esnada abimden bir mesaj geldi:
- Ona fiskos demezler güzelim, zigon derler.
Ardından kardeşim:
- Ne günlerdi... Annemin hem zigon hem fiskos sehpaları vardı, diye yazıverdi.
"hoppala. sahi mi?"
Meğer iç içe geçen sehpalara zigon, tekli yuvarlak sehpalara fiskos deniyormuş, iyi mi?
"evet ya... haklısınız... unutmuşum. hatırladım şimdi." diye yazdım.
Annemin ruhuna rahmet, abimle kardeşime kalp gönderdim. Onlar da bana iki kalp gönderdiler. Bizim fiskos buracıkta bitti. Herkes işine gücüne döndü.
Yerimden kalktım. Pencereden dışarıya baktım. Ağaçtan iki yaprak düştü. Bir kedi uzun uzun gerindi. Bulut kaydı. Güneş ortaya çıktı. Sıcağı bal gibi yanağıma damladı. Bunu kendime bir işaret saydım.
Abim ve kardeşimle fiskoslaşmam annemi sevindirdi, annem beni öpüp gitti diye hayal ettim. Yanağıma usulca elledim. Hey! Sıcaktı.
Ve ben duygu yoğunluğuyla okuyup bitirdim bir solukta... Anneye rahmet, sizlere sağlık ve muhabbetli ve fiskoslu günler dilerim.
YanıtlaSilbu yazıyı başka türlü yazacaktım aslında, böyle çıktı eratasarım.. valla:)
SilŞu saatte, dumanı üstünde bir yazı da uzakta birinin yüzünü güldürüp içini sıcacık yaptı. Muhtemel ki sıcacık bu gülümsemeyi de alıp rüyalar alemine gidecek, az sonra:)
YanıtlaSilİyi geceler:)
Ne güzel:)
SilAllah rahmet eylesin.
YanıtlaSilBizim evde de "fiskos koltukları" vardı. Pencerenin önünde birbirine karşı duran ama hafif bir açıyla da salona doğru bakan iki eş koltuk. Annemle babam onda oturur ara sıra gazete okur, çay içer ve şakalaşırlardı. Evin en sevgi, neşe dolu koltuklarıydı onlar :) Belki evliliğin de devamını sağlayan koltuklardı bak, şimdi kendim o yaşlara gelince böyle gördüm birden.... İlginç.
abime anlattım yazdıklarını sadece C, dedi ki,
Sil- ona fiskos koltuk demezler güzelim, berjer koltuk derler:) hoppala... abimin mobilyalarla ilgili bu denli bilgi sahibi olması şaşırtı beni. bu durum da ilginç:)
bi fiskos yapalım dedik, neler çıktı di mi C?
Ben de zigon onlar diye düşünüyordum ama yazmayacaktım ki abi zaten olayı açıklığa kavuşturdu :)
YanıtlaSilFiskos deyince aklıma geldi babam anlatırdı, askerde kulaktan kulağa emir fısıldanırmış, en arkadaki de o emri yerine getirirmiş. Komutan ilk erin kulağına "Arkadaki fener sönsün yansın" diye fısıldamış. Kulaktan kulağa ulaşmış emir. Biraz sonra en arkadaki er çırıpçıplak komutanın önünde selam vermiş. "Oğlum bu ne hal, ne anladın sen emirden?". "Arkadaki nefer soyunsun gelsin" dediler :))))
Fiskosunuz bol olsun Hayal kahveli arkadaşım...
çok güldüm:)
Sileyvallah leylak dalı. ben de niye ortalık leylak leylak kokuyor diyordum. sağolasın.
Ahh ya !
YanıtlaSil"ilk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç
Silannem sevindiydi hatırlarım.
ah demişti.
ah!" der ya didem madak.
öyle ahh işte pelin pembesi. ahh ya!