Odadan çıktık. Yan yana yürüyoruz. İlk hangimiz konuşmaya başlayacağız diye birbirimizi gözlüyoruz.
Gözlerim yerde. Adımlarımızı sayıyorum. Önce sağ ayak sonra sol ayak... Aynı ritimde yürüyoruz. Asansörün önüne geldik. Benden atik davrandı. Asansörün düğmesine bastı. İki yabancı gibi konuşmadan öylece duruyoruz. Asansörün gelmesini bekliyoruz. Geldi. Bindik.
Hemen uzandım. Otopark düşmesine bastım. Beş- Dört-Üç-İki-Bir-Giriş-Otopark.
Kapı açıldı. İndik. Arabamın yanına geldik.
Kumandayla kapıları açtım. İçeri girdi. Oturdu. Tam başımı eğdim arabaya girecektim ki, durdum. Önce mahcup mahcup etrafıma bakındım. İn cin top oynuyordu. Sonra dayanamadım. Tıpkı Aile Arasında'ki Solmaz gibi oynamaya başladım.
Arabadan fırladı:
-Ablam, napıyorsun, dedi.
Dedim:
- Doktor iyi olduğunu söylediğinden beri içim aynen böyleydi.
Kardeşim en kardeş bakışıyla baktı, ağız dolusu kahkaha attı.
- Aaa! Arabaya bin! Yeminle delisin, dedi.
Hemen arabaya bindim. Kardeş sözü dinlerim:)
Mutluluk neydi ki? Mutluluk, insanın kardeşinin sağlıklı olduğunu bilmesiydi.
Gelmiş geçmiş olsun! Mutluluğunuzu paylaştım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Mutluluklar paylaştıkça çoğalıyor:)
Sil<3 o duyguyu iyi bilirim çooooook geçmiş olsun!!!!
YanıtlaSilTeşekkür ederim. İyi çok şükür:)
YanıtlaSilÇok geçmiş olsun!
YanıtlaSil