2 Kasım 2010 Salı

Kim Bu Filmin Yönetmeni Kuzum? Hayretler içindeyim!



Yemeği çok severim. Dua etmeyi çok severim. Eee... Severim yani... Sonra Julia Roberts'i severim. Tamam. Filmin sonlarına doğru Javier Bardem'in az rolü vardı. Dert değil ki. Onun filmde az da olsa var olması, o filmi  sevmem için yeterli sebeptir diye düşünmekteyim. Sonra... Harikulade şehirleri gezmeyi ve egzotik seyahatlere çıkmayı sevmez miyim? Of, bayılırım ne yalan söyleyeyim. Bana gökyüzüne çıkacaz de, hemen merdiven dayayan cinstenim. Makarnaya, hele hele domates soslusuna asla dayanamam.  Hüplete hüplete, tabak tabak yerim.Yerken tanıyamazsın beni. Kendimi kaybederim. Eee.. İyi de "Ye, Dua Et, Sev" adlı bu filmi neden sevmedim?  Bırak sevmeyi, filmi seyrederken nedense rahatsız bile oldum diyebilirim. Tuhaf şey! Kim bu filmin yönetmeni kuzum? Bu kadar sevdiğim şeyi bir araya getirip, sevmediğim bir film yapmayı nasıl becermiş? İnan ki bu durumu henüz çözemedim. Şaşırdım vallahi... Hayretler içindeyim.

 

NOT: Hımm.. Ama bir şey itiraf etmeliyim. Bu filmi seyrettikten sonra üşenmedim. Makarna pişirdim. Söylemesi ayıp olmasın ama koca bir tabak domatesli makarnayı hüplete hüplete yedim. Bu notu filme haksızlık olmasın diye yazıyorum. Bu filmin bende makarna yeme hissi uyandırmasını sevdim ne yalan söyleyeyim. Bak  pişirip yediğim makarnanın fotoğrafını çekip buraya ekledim.


10 yorum:

  1. Ryan mUrphy diye biri. Bizde pek tanınmıyor. Daha çok tv filmleri çekmiş. Sinema filminde tecrübesiz. Üstelik makarna da yapamıyormuş.

    YanıtlaSil
  2. Selam Syrakusta, Ryan Murphy'i tebrik etmeliyim.
    Yaptığı büyük beceri:) Filmde sevdiğim herşey var.
    Ama filmi hiç sevmedim iyi mi? Nasıl bir şey bu?
    İlk olarak böyle bir filme denk geldim:)
    Siz seyretmiş miydiniz bu filmi?

    YanıtlaSil
  3. İzlemedim. Popüler roman uyarlamaları çok tehlikelidir. Deneyimsiz bir yönetmenin elinde sizdekine benzer bir tat bırakır. yapımcı şirket neyine güvenmiş de bu adama film teslim etmiş acaba??

    YanıtlaSil
  4. peki, o güzelim filmlerin aktörü Javier Bardem,
    nasıl oldu da bu filmde oynamayı kabul etti?
    düşünsenize içimdeki deniz,ihtiyarlara yer yok,
    goya'nın hayaletleri'ni.. tamam.. belki barselona barselona sanki bu filme yakın..
    ama of.. çok sevmiştim o filmi.. tabii yönetmeni
    woody allen'dı ya.. sevmemem mümkün değil.
    şimdi anlıyorum ki benim için galiba öykü anlatıcı önemli... yönetmen.. galiba yönetmen iyi değilse sevdiğim oyuncuların olması bile kurtarmıyor filmi... hımm.. bunu şimdi farkettim iyi mi:))

    YanıtlaSil
  5. syrakusta, aslında bir şey söylemeliyim.. bu filmde var ya tam dillendiremediğim beni rahatsız eden bir şeyler vardı.. bu filmi sevmedim diyorum ama neden sevmediğimi tam dillendiremiyorum.. sanki filmde içime sinmeyen bir şeyler vardı.. sözün özü sevdiğim her şey olan bir filmdi ama filmi sevmedim işte, ne bileyim...

    YanıtlaSil
  6. HayalKahvem, dün bu yazıyı görünce hemen oturdum yorum yazdım. Hatta filmi daha bugün aldığımı ve seyredeceğimi, sonucu da sizle paylaşacağımı falan yazmıştım. Ama bir tuhaflık oldu, bir uyarı yazısı çıktı "sistemde işlem çakışması oldu" gibi bir şeyler yazdı, anlamadım ama yorum ulaşmıştır size diye düşündüm. Bugün başka sitelerdeki yorumlarımda aynı problemle çıkmadığından tekrar yazma ihtiyacı hissettim :) durum böyleyken böyle.. ancak filmin sonucu ne oldu diye soracak olursanız; maalesef ki aldığım grip önleyici ilaç etkisiyle kendimden geçmişim, o yüzden bugün bir kez daha seyredeceğim ve kesinlikle bu sefer bir sonuç paylaşımı yapacağım bu konuda :))) durum budur, bilgilerinize sunarım :)

    YanıtlaSil
  7. Selam Momentos, öncelikle geçmiş olsun..
    Seyredin bakalım, sonra düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim gerçekten:)

    YanıtlaSil
  8. Merhaba yine ben :)

    Seyrettim filmi, hafif bir film, üstelik benzerleri de çok yapıldı. Amerikayı yeniden keşfetmek gibi bir şey bu :/ Ha ne var; güzel kareler var, renkler var, güzel yemekler var, güzel şaraplar (hıımmm) var, güzel bir kadın ve içimize işleyen bir adam var :)) Yani seyredilmese bir şey kaybedilmiş sayılmaz, size katılıyorum canı gönülden. :))
    Bu arada geçmiş olsun dilkeleriniz için teşekkür ederim, çok etkili bir ilaçmış geçti gitti, bomba gibiyim. Şimdi iki film birden seyredeceğim (dün ve bugün aynı filmle vakit kaybettiğimden) biri Antares, diğeri de Carlos. Hadi bana iyi seyirler,
    Sevgiler, :))

    YanıtlaSil
  9. Momentos, haklısınız… Görüntüleri kılık, kıyafet, memleketler, artistler, yemekler her şey çok güzel aslında… Söylenecek laf olmamalı.. Biliyorum.. Ama bu filmi içim sevmedi. Galiba Hintlileri ve Endonezyalıları hatta İtalyanları sanki aşağılayarak filme malzeme yapmışlar gibi geldi anlatabiliyor muyum? İçten içten film beni rahatsız etti.. Pek çaktırmıyorlar ama… Ben öyle hissettim.. Belki de ben abartıyorum gene bilmiyorum. İçime sinen bir film değil.

    YanıtlaSil
  10. Ah bu konuda tabii ki haklısınız... Hindistan' da taksiyle mabede giderken verilen çöplük görüntüleri, çocukların taksinin etrafını çemberlemesi, İtalya' da bir bölgeye giderken aman çantaya dikkat demeleri ve diğer ülke halkının fakirliği ve bilgi yoksunluğundan dem vurulması beni şaşırtmıyor, tipik Amerikan yönetmen tarzı. Aralarda kendi böbürlenmelerini, bilmişliklerini de yermiyor değiller. Madem mükemmelsin o zaman ne işin var bu ülkelerde, neyi arıyorsun bu çöplüklerde diye sorarlar adama... ruh arayışında kaybolmuş bir yığın insan topluluğu. Ha, bu filmleri bize nasıl yediriyorlar, başrole bayıldığımız karakterleri yerleştirip, müthiş renklerin oturduğu karelerle işte. :) Hepsi o. Vakit harcamamalarını tavsiye edeceğim dostlara.

    YanıtlaSil