25 Kasım 2010 Perşembe

Çizgi Romanla Şiirlerin Menzilinde Gezinmek

 
Bugün o kadar yoğun bir programım var ki anlatamam. Yok, bütün gün arazide değil ofiste olacağım olmasına ama randevulu gelenim gidenim çok olacak aslında. Sabah duş alıp, aceleyle giyinip evden fırladım. Çıkmadan önce kitaplarıma şöyle bir göz attım. Bir süredir okumamı bekleyen Ken Parker'ın Şiir adlı çizgi romanını raftan kaptım. Çantama attım. Saçımı toparlamaya vaktim kalmayınca, bizim mahallenin köşesinde yeni açılan kuaföre uğradım. Benden başka müşterileri yoktu sabahın o saatinde tabii. "Hemen bir düz fön çekmenizi rica edeceğim. Mümkünse iki kişi çekseniz. On dakika içinde ofise gitmeliyim!" dedim. İki yanımda iki kişi saçımı öteye beriye çekiştirilirken, çantamdan Ken Parker'ı çıkardım. Önce ön kapağına baktım. Ne güzel olur çizgi roman kapakları!.. Maceranın adı Şiir öyle mi? Bakalım hangi şairden bahsediyor bu kez bizim entellektüel kovboy? Bu kez hangi şairin menzilinde Ken Parker'la dans edeceğiz görelim bakalım? diye aklımdan geçirdim. Şu yukarıda resmini gördüğün Ken Parker var ya ne yakışıklı bir çizgi roman kahramanıdır değil mi? Roberd Redford'un çizgi dünyasındaki hali. Bir de nasıl kitap okumayı sever aynen benim gibi. Gece ormanda ateş yakar, kahvesini koyar... Sonra ne yapar biliyor musun? Yıldızların altında, açık havada kitap okur. Oy! Oy!.. Tam benim istediğim hayat! 
 
 
Memleketimizde Rodeo yayıncılıktan çıkan kitabın bu macerasının çevirisini Murat Mıhçıoğlu yapmış. Berardi & Milazzo ikilisinin yarattığı bu yakışıklı çizgi roman kahramanı doğayla iç içe olmayı, demin söylediğim gibi yıldızların altında uzanıp şiirler okumayı o kadar sever ki anlatamam... Ayrıca kimi maceralarında Marx’ın Kapital’inden pasajlar okuduğuna şahit olmuşluğum da vakidir. Çekici bir adamdır ne yalan söyleyeyim. Uzun bir tüfeği vardır lakin şiddet kullandığını pek gördüğümü söyleyemem. Tuhaf bir huyum vardır. Birini çok sevdiysem, kötü taraflarını nedense pek göremem. Ya da görmek istemem. Zaten son derece mantıklı ve soğukkanlı bir adamdır. Kibardır. Yardımseverdir. Maceraları insanı sürükler. Bitirmeden elimden bırakmak istemem. Neyse, saçıma fön çektirirken, Ken Parker'ın arka kapağını çevirdim bu kez. "Jack benden beterdir. Yine de şikayetçi değilim... Yanında gerçek bir erkek isteyen kadın, bedelini ödemek zorundadır!" diye, her macerasında olduğu gibi, gene kitabın içindeki cümlelerden bir alıntı vardı. Bayıldım. Hemen açtım ilk sayfasını. Okumaya başladım.
 
 
Bu macerada soygun olayları meydana geliyor. Ne gariplik var, olabilir diyebilirsin tabii. Dinle bak... Değişik bir soyguncu ile karşı karşıyayız bu kez. Çünkü soygunu yapan hırsız, her seferinde olay yerine bir şiir bırakıyor. Ne hoş! Yoo.. Hırsızlık yapması değil hoş olan tabii, şair ruhlu bir hırsızla karşı karşıyayız ya ilgimi cezbediyor. Bak şimdi... Maceradaki ilk soygundan sonra geriye bıraktığı şiir şöyle..

İşte size bir sürpriz!
Gülünüz doyasıya!
Faka bastırdım diye bozulmayın sakın ha!
Suç mahalini ardında bırakıp gitti işte
Tevazudan şaşmadan, naçizane kulunuz;
Beni mutlu kılmaya yeter de artar paranız!

Şahane değil mi? Peki imza ne biliyor musun? "Şair". Bayıldım valla Ken Parker'ın bu macerasına da gene! Ken Parker hırsızın peşine düşüyor her zaman olduğu gibi... İkinci soygunda bırakılan şiir ise şöyle:

Suç ortağım yoktur benim, çalışırım yalnız
Prensip sahibiyimdir lütfen emin olunuz!
Aldattım diye sizi samandan kuklalarla
Sanmayın başkasıyım, bu şiir kanıt ola!
Sabırla bekleyeceğim yeni arabaları!
İhmal etmeyin siz de, şairi aramayı!
Şair

Ken Parker işin içinde olur da mümkün mü hırsızın yakalanmaması? Mümkün değil tabi ki! Ama şimdi bu yazıda neler olup bittiğini açık etmemeliyim. Çünkü çok sürükleyci bir macera. Kitabın yarısına gelmiştim ki saçımın fön çekimi bitti. Kitabı bitiremedim ya içim içimi yedi. Ofise girdiğimde dedim ki "Kusura bakmayın. Ken Parker'ı bitirmeden kimseyi dinleyemem. Aklım macerada kaldı. Kitaptaki şair hırsızı çok merak ediyorum. Öğrenmeden işe mümkün değil girişemem!" Bizim ofisteki kızlar, anlam veremediler doğal olarak söylediklerime, aldırmadan daldım mutfağa... Kahvemi aldığım gibi gittim odama... Hemen oturup kitabı okumaya devam ettim.
 

Kitaptaki son şiir ise aynen şöyleydi:

Sordu çocuğun biri, ellerini açarak;
NEDİR ALTIN DEDİKLERİ?
Ne cevap verebilirdim?
Onun bildiğinden fazla değildi ki bildiğim!
Alamet-i farikamdı belki, zenginliğin sarı
kumaşıyla dokunulmuş
Ya da tebessümüydü göklerdeki Tanrı'nın
Belki de bir armağan, kaybolmuş bir anı
Bir köşesinde sahibinin ismi yazmalı!
Evet, işte asıl soru: ALTIN KİMDE KALMALI?
Düşündüm de şöyle bir, yeryüzünün tüm altını
olmalı benim; anlamını düşünmeden, çalmakla yetinmeliyim!
Şair

Bu son şiir farklıydı diğerlerinden... Ama neden? Aaa! Söyleyemem artık! Kitabı alıp okur cevabı merak eden? Sadece bu son şiirin meşhur Amerikalı şair Walt Whitman'ın bir şiirinin hırsızın şiirine uyarlanmış hali olduğunu söyleyebilirim. Böyleyken böyle işte.. Demek ki bu maceradaki şairimiz Walt Whitman öyle mi? Kimdir Walt Whitman peki? Ken Parker'ın en sevdiği şair... 1819-1892 yılları arasında yaşamış. Amerikan Edebiyatı'nın gerçek manada uluslararası üne kavuşmuş ilk şairi. İşte yukarıya fotoğrafını koydum. Ne tonton bir hali var değil mi? Resmi olarak eğitimine devam edemese de matbaacılık, gezici okul öğretmenliği ve gazete dergi editörlüğü yapmış. Nerden mi öğrendim bu bilgileri? Sanal ansiklopediden tabii... Sonra politikaya atılmış. Yurtsever biri. İnsanı, dostluğu, sevgiyi yücelten, düzeni eleştiren büyük bir şair. Çimen Yaprakları adlı eserindeki şiirleri o dönemden bu güne etkisini yitirmeden gelmiş. Haydi o zaman Ken Parker'ın sevdiği şairden bir ağıt yazayım. Şöyle:
 
Ön Bahçede Leylaklar Son Açtığında
Öt, öt, boz benekli kahverengi kuş,
Bataklıklardan, ıssızlıklardan, çalılıklardan söyle şarkını,
Alacakaranlıklardan, sedir ağaçlarından, çam ağaçlarından.
Söyle sevgili kardeş, tiz ötüşünle söyle,
İnsanın şarkısını, sonsuz üzüntülü bir sesle.
Ey akıcı, özgür, ince olan!
Ey ruhunu yıpratıp dağıtan
— Ey olağanüstü şarkıcı Yalnız seni duyuyorum —
gene de yıldız tutuyor beni (ama nerdeyse bırakıp gidecek),
Gene de leylak kavrayıcı kokusuyla tutuyor beni.
Walt Whitman
Çeviri: Memet Fuat
 
İşte bir çizgi roman okudum. Ve şahane resimler, sözler, dizeler arasında dans ettim durdum. Ben Ken Parker'ı çok seviyorum. Yokk... Tek macerası kesmedi beni... Eve gidince mutlaka bir tane daha okurum! Evet, evet... Mesela Evim Güzel Evim adlı macerasını tekrar okurum! Heyy! Bayılırım bu macerasına da.. Ken Parker ailesinin yanına döner. Anne ve babasını, çocukluk arkadaşlarını tanırız böylelikle... Haybeye yetişmiyor böyle erdemli biri. Çizgi romanlarda bile yani... Bu macerasını her ebeveynin okuması gerekir. Kesinlikle! (27.04.2010)

18 yorum:

  1. Walt Whitman adamımdır, O Captain My Captain.
    Ölü ozanlar derneği baglantılı yazılar bitmedi hala :)

    YanıtlaSil
  2. Evet İnsanat, Ölü Ozanlar Derneği ile bağlantılı yazılar bitmedi.. Hatta ebeveynlik vaziyeti hakkında bir yazı çıkarsam mesela diye düşünmüyor değilim.. Biliyorsunuz anne ve babaların çocukların dünyasına etkileri çok vurucu gösterilir bu filmde... hatta öyle bir yazı yazsam ki bilmiyorum seyrettiniz mi, Özgürlük Yolu ile paralel bir yazı olsa.. Yada Ölü Ozanlar Derneği'nin devamı Özgürlük Yolu'na çıksa.. Müthiş bir film değil midir Özgürlük Yolu... Şahanedir.

    O değil de, ben var ya belki İnsanat Walt Whitman'ın adını bu yazıda görür ve yorumda o güzeller güzeli "Kaptan.. Kaptanım.." şiirini döktürür dedim ama... Haydi... Olmaz mı:))

    YanıtlaSil
  3. Özgürlük Yolu'nu izlemedim, hemen edinip izleyeceğim.
    Walt Whitman'a gelince benim için Kaptan , kaptanım'ı bu denli güzel yapan Walt Whitman'dan ziyade Can Yüceldir.Tekrar şiir yazıyor sanki çevirir ki;
    Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin :)

    YanıtlaSil
  4. Bu arada insanatta yeni adı insan olun biraz'da :)
    sanat için soyunanlar diye bir bölüm ekledik.
    Sanat hakkında herhangi bir konuda dosya yazısı hazırlayan arkadaşların yazılarını orada yayınlayacağız, hazırlamayı düşündüğünüz yazıya talip olabiriz :)
    Girip dosya konularını bir inceler ve siz de yazmak isterseniz bekleriz.

    YanıtlaSil
  5. Of, çok iddialı bir ad koymuşsunuz kendinize..
    Ben insan olma yolunda çalışmalar yapan biriyim.
    Ayrıca yazı işinde de çok yeniyim. Öyle sanat konusunda falan yazı yazmak beni aşar insanat.. İnşallah diyeyim:)

    O değil de,gerçekten Özgürlük Yolu'nu (in to the wild)mutlaka izleyin... İhmal etmeyin. Müzikler, görüntüler ve filmin ruhu...
    Keşke ben Alexander Supertramp olsaydım dedirten filmlerden:)

    İnsanat, var mı elinizde bu şiirin Can Yücel çevirisi.. Okuyasım geldi:))

    YanıtlaSil
  6. OY REİS! KOCA REİS!

    Oy reis, koca reis, alnımızın akıyla döndük seferden.
    Savuşturup onca belâ, onca fırtınayı, sonunda murada erdin.
    İşte liman, bak, çanlar çalıyor, bayram ediyor ahali,
    Gördüler pupa yelken geliyor, gözüpek, gözü yeşil yelkenli.
    Neyleyim, neyleyim ki ama...
    Bu kan damlalarını nideyim?
    Gayri uzanmış güverteye reis,
    Soğumuş ellerini mi öpeyim?

    Oy reis, koca reis, kalk da şu çanları dinle bari!
    Baksana, senin bayrağın çekilen, senin şarkın söyledikleri!
    Senin için bu çiçekler, senin için toplaştılar sahillerde,
    Seni çağırıyorlar, bak, senin adın geziyor dillerde!
    Gel, reis ağacığım benim,
    Kolumun üstüne yatırayım seni.
    Çoktan öldüğünü unuttum ama,
    Bu kan damlalarını nideyim?


    Reis cevap vermiyor sözüme, dudakları söylemez olmuş,
    Ağam kolumu duymuyor bile, ne yüreği ne kalbi kalmış.
    Sağ salim demir attı gemi, bitti artık sona erdi sefer,
    Savuşturup onca belâyı, kazanılan bir güzelim zafer.
    Bayram etsin sahil, çalsın davullar!
    Yalnız bırakın beni gideyim!...
    Reisin yattığı güvertenin üstünde
    Böyle dolaşmayıp da nideyim

    YanıtlaSil
  7. Çok teşekkür ederim... Şimdi kahvemi alıp, yudum yudum hem kahvemi hem de bu şiiri içeceğim:)
    Sağolun!

    YanıtlaSil
  8. Çok içten ve güzeldir, sanat konusunda yazı yazmak bence sizi aşmaz "Çizgi Romanla Şiirlerin Menzilinde Gezinmek " tam bu konuluk bir yazı örneğin :) Severek okuyoruz sizi.
    İnsan Olun Biraz ismine gelince blog açılalı 9 ay kadar oluyor ve bu zamana kadar girilen her postun altında yazıyor bu cümle bir markaya dönüştü yavaş yavaş.İnsanat ise çok kullanılan bir isim bu yüzden .com'a geçerken insanolunbiraz olarak geçeceğiz.Hakaret olarak algılayan çok oldu mailler olduk bu isim sebebi ile ancak manifestomuzda dediğimiz gibi "insan olmak adına yapıyoruz" kısacası savaşımız önce kendimizle:)

    YanıtlaSil
  9. Sevgili İnsan olun biraz,
    Hımm... Artık size ben böyle mi hitap edeceğim:)
    Ben hitap etmeyi çok severim. Eşyalarıma bile isim takarım:)

    Sizin bloğunuzu uzun zamandır zevkle takip ediyorum. Hayal kahvem'de beğendiğiniz yazıları alabilir ve bloğunza koyabilirsiniz. Çok mutlu olurum:) İlginize teşekkür ederim.

    O değil de, şimdi bu şiiri okudum ya, Ölü Ozanlar Derneği'nin finali geldi aklıma.. Of, ne şahane bir sondur değil mi? Müthiştir..
    Dayanamayıp şimdi masanın üzerine çıkacağım ve
    "Kaptaaan! Kaptanııımm!" diye bağıracağım:))

    YanıtlaSil
  10. Evet harika bir sondur İOBTV ağlatan filmlerde yer vermiştik bu sahneye.
    Keşke bütün öğretmenler bu denli idealist olsa ancak o sınıftaki diğer öğretmenlerden de niceleri var.
    Çizgi Romanla Şiirlerin Menzilinde Gezinmek, bu yazıyı kullanmak isterim altına linkinizi vererek.
    Sanat için soyunan ilk blog siz olursunuz insan olun biraz için:)

    YanıtlaSil
  11. Hemen alabilirsiniz:) Buyrunuz... Mutlu olurum:))

    YanıtlaSil
  12. Gelip,okumadım sanma sevgili Hayal Kahvem..Ben o şair ruhlu Ken Parker e aşık oldum ne olacak şimdi! sen düşün bakalım.!.böyle ballı,ballı anlatırsan olacağı buydu.!.:))

    YanıtlaSil
  13. Hımm.. İnanın merak etmiştim sizi CWRM:)Valla haklısınız Ken Parker tam aşık olunacak biri..
    Ee, hemen çizgi romana başlıyorsunuz demek ki? İyi de hani Zagor okuyacaktınız da kamp yapacaktık? Ben Zagor baltalarını hazırlamıştım.
    Ne olacak planımız? Mehtapta, kamp ateşinde
    Ken Parker ve Zagor maceralarını ballandıra ballandıra anlatırım size:)) Başlayın bi hele:)
    Sizin blogta bir çizgi roman yazısı göresem CWRM... Ovvv... Bayılırım yeminle:))

    YanıtlaSil
  14. Yok üzgünüm Parker la aşk hayatımı deşifre edemem,ama Zagor hikayeli,kamp serüvenine varım diyorum..kahveler ellerimizde baltalar belimizde..:))

    YanıtlaSil
  15. Aldım, modemim bozuldu 2 gün nete giremedim bugüne kısmetmiş.

    YanıtlaSil
  16. Hey! "İnsan olun biraz" blogta, sanat için soyunan ilk ben oldum öyle mi:) Size bir şey söyleyeyim mi, Türkan Şoray kanunlarım vardır aslında.. İlk kez sizin için kuralımı çiğnedim.
    Sevildiğinizi bilin:))

    YanıtlaSil
  17. Evet ilk sizsiniz , diğerleri bizim kendi yazılarımız.Üstelik hemen yorum bile aldınız :)

    YanıtlaSil
  18. Aaa! Bu benim için büyük bir onur! Ne güzel!
    Yorum mu? Heyy! Bakayım ne yazmışlar:))

    YanıtlaSil