9 Haziran 2011 Perşembe

Kahve Molası - Kağızman'a Ismarladım Nar Gele/ Bu Akıl Da Bu Kafaya Dar Gele


Tamam. Bugün erkenden  kahve molası vereceğim. Kaç gündür arazide çalışmıştım. Bugün ofisteyim. Hem kahvemi hüpletip hemde birşeyler yazmaktır niyetim. Şimdi başlığı görünce "hayrola" diyorsun değil mi?  Bu bir türkü sözü... İnan bana kaç gündür dilimden düşmüyor bu türkü. "Kağızman'a ısmarladım  nar gele nar gele/ Bu akıl da bu kafaya dar gele dar gele" Bilirim bu türküyü. Eskiden  tek kanallı televizyon zamanlarında türkü programları olurdu. Başka seyredilecek bir şey yok tabii. Karşımıza hangi program çıkarsa seven sevmeyen mecburen mecburiyetten her birini izlerdik. İyi ki de izlemişiz. Hafızamın türkü kutusuna istiflenenlerden biri olmalı ki, Haydar Ergülen'in yazısında okuyup tozlarını silkeleyip  hatırlayınca  ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti. Kağızman'ın neresi olduğunu bilemedim iyi mi? Açtım elektronik coğrafya ansiklopedisini de sordum. "Kağızman nere?" Hooop. Cevap... "Kağızman Kars ilinin bir ilçesidir."  Geçmişte yaşayan insanlar bu kadar kolay bilgiye ulaştığımızı görseler ne kadar şaşırırlardı bize kim bilir? Kağızman'nın en çok neyi meşhurmuş biliyor musun? Balı. Evet ya! Kars balı meşhur değil midir? Meşhurdur elbette.Saf Kafkas ırkı arıları ve sadece Kağızman'da yetişen Tüteye çiçeği ve diğer çiçeklerlerden elde edilen bal, polen ve arı sütü dünyaca meşhurmuş.  İyi ama Kağızman'ın nar'ı da ünlü olmalı ki türküye konu olmuş. Ne hoş!


Şimdi ne düşündüm biliyor musun? Edebiyat sayesinde ne çok şehir ne çok ülke dolaştım. Gitmeden, görmeden gezindiğim ne çok şehir var. Misal Kars'a ömrümde bir kez bile gitmedim. Çok görmek isterim. Allahtan Orhan Pamuk'un Kar adlı romanını okudum. Bilirsin Kar Kars'ta geçer. Ve okuyunca sadece Kars'ın sokaklarında dolaşmakla kalmaz, şehrin ruhunu iliklerinde  hissededersin. İyi edebiyatın öyle bir geçirgenliği vardır ki sadece akla değil hislere de tesir eder.  Kar yağdığında Kars'ın büründüğü o şiirsel atmosferi insan orada olsa belki  hissedemeyebilir ama edebiyat oturduğu yerde hissettirir insana... Ve dahası  böyle şiirselliklerin olduğunun farkına vardırır. Ve karlı bir havada Kars'a düşerse yolum o şiirselliği arayacağıma ve  işiteceğime adım gibi eminim. İşte memleketimin taa ucunda, sınırında, kenarında bir şehir var. Kars... Kar'ı okuduğunda Kars'ın kenarda kalmış halini, dertlerini, insanlarının psikolojilerini, sevdalarını yazarın bize tuttuğu ayna üzerinden anlamaya girişmiştim.

Hoş bir durumdur edebiyat yoluyla bir şehri gezmek. Gerçekten şahanedir. Sanırım edebiyat düşkünü olmam sebebiyle yeni bir şehre gittiğimde turistik yerlerden ziyade sokak aralarında dolaşmayı, şehrin kokusunu, ruhunu içime çekmeyi, salaş lokantalarında yemek yemeği, pazarlarında dolanmayı, insanlarını seyretmeyi severim.

Heyy! Bir dakika.. Ben ne zaman Kağızman'dan Kars'a geldim. Aaaa! "Ben Kağızman'a dar gele" türkü sözünü nerede okumuştum? Haydar Ergülen'in bir yazısında. Kızının adı Nar'mış. Hatta kendisine Nar'ın babası diyorlarmış. Sevimli bir yazıydı. İçinde nar geçen şarkı isimleri arıyormuş. Bulduklarından bir tanesi de işte bu türküydü işte. 

İyi ama ben bunların hiç birinden bahsetmiyecektim ki. Ah! Söyler misin? "Bu akıl bu kafaya dar gele dar gele" demiyeyim de ne diyeyim şimdi kendime? Ben.. Ben hani trenleri severim bilirsin. Tamam işte. Haydar Ergülen'in bir kitabını satın aldım. Adı  Trenler de Ahşaptır. Of! Kitapçıda bu kitabı görünce var ya üstüne atladım ne yalan söyleyeyim. İçinde tren olan herşeyi severim. Çünkü içinden tren geçen bir şehire aitim. Bak ne öğreniyoruz. Demek ki yaşadığı şehir trenle ilgili olan bazı insanlar trenle ilgili  her şeyi çok severler. İzmit'lilerin psikolojisi böyle demek ki. İyi ama daldan dala atladım. Kitapla ilgili bir şey yazamadım. Şşşiittt! Telefon geldi.  Kahve molam bitti. İşe dönmeliyim. Allahım.. İyi ki Semih Kaplanoğlu'nun o güzelim üçlemesinden Bal'ı yazmaya girişmedim... İnan ki işim olmasa ballandıra ballandıra anlatırdım. Yooo.. Tamam. Kahve Molam BİTTİ. Gitmeliyim.



4 yorum:

  1. Oohh ne güzel kahve molası bu.
    Ben de edebiyat sayesinde, gerçekte gezdiğim yerlerin belki 5 katı belki 10 katı bilgiye sahip oldum. Öğrenmek güzel şey.

    YanıtlaSil
  2. Sunay Akın "Kırdığımız Oyuncaklar" kitabında Kars'daki çocuklara dağıtılan oyuncaklardan bahseder ve "Düşler Ertelenmesin" der... Doğu'daki çocuklara dağıtılan her bir oyuncağın öyküsünü, bunların filme konu olabilecek kadar güzel olduğunu düşününmezi sağlar yazar... Hayala Kahvem'de şu sıcak yaz gününde Kağızman'a, Kars'a kadar taşıdı hayallerimizi; içim ferahladı...

    YanıtlaSil
  3. Selam Francesca Mckennitt,
    Doğrudur. Kimbilir nereleri gezmişsinizdir.
    Edebiyat insanı kimi zaman oturduğu yerde "Denizler altında 20.000 fersah"'a indirir, kimi zaman da hiç aklınızda yokken "balonla seyahat" ettirir:)

    YanıtlaSil
  4. Selam Sisi
    Güzel bir hatırlatma yapmışsın. Belki bir şehri seninle senin blogta gezeriz ne dersin? Sağolasın.

    YanıtlaSil