26 Kasım 2014 Çarşamba

"Aşk Su İle Sönmeyen Bir Yangındır Mualla..."


Kırmızı renkte bir kitap kabı… 
 Kitap kabının tam ortasında Sadri Alışık’ın fotoğrafı…  Hemen üstünde  şu yazı:
“Aşkın Güngör İftiharla Takdim Eder”
Hay canına sayın seyirciler! 

Aşkın Güngör’ün külliyatı vardır bende. 
İyi de abicim, bu kitabını ne gördüm ne işittim. 
Şaştım kaldım yeminle...  

Durur muyum? Kitaplardan birini derhal rafından çektim. Heyyy!..  Ne güzel kitap ismi...
“Her Daim Bu Sevdada Ben Bir Sadri Alışık ve Türk Şiirinin Mümtaz Kafiyeleri”

Şöyle bir sayfalarını dalgalandırdım. Gözlerime inanamadım. 
Hastası olduğum Kakafona Silsilesi de vardı içerisinde…

 “Yok artık!” dedim… Yooo... 
Gerçek miydi sahiden? 
 Allahım!
Bu yaşadığım feleğin şahane bir kıyağı değil de ne?"
 
Durur muyum? 
Derhal Sadri Alışık  tavrına girdim.
“Yani ya Allahıma kitabıma, bu kitap karşısında annadınız mı bittabi, boynum kıldan incedir bilakis.” dedim. 
Hemencik  kitabı oracıkta satın alıverdim.
Nasıl almam?   
Bunlar tastamam Aşkın Güngör’ün şiirleri…  
Dikkatinizi çekerim abilerim ablalarım...  
Bu şiirler işkembe-i kübradan atmasyon değildir.  
Yeminle harbi şiirlerdir. 
Yürekten gelirler, ahaa, taaa şuracıktan...  
Gözlerimi kapadım. 
Bir sayfasını araladım.  
Şiirlerden fal tuttum şakacıktan...

Şiirin adı.... "İmdat Hanım, İhmal Sokağı, On Altı Numara"  

"Ha?
Tamam."
Kendime geleyim...
"Anlatırım bi'ara..."



6 yorum: