Viyana denilince akla gelen, gezi videolarında sıkça anlatılan ihtişamlı emperyal müzeleri gezmek yerine, daha küçük, özgün ve orijinal müzeleri keşfetmek istedim.
Bunlardan biri de Doğum Kontrolü ve Kürtaj Müzesi’ydi.
Müzeyi gezdiğimde, gördüklerime, okuduklarıma inanamadım. Meğer antik çağlardan beri kadınlar ve erkekler, istenmeyen gebelikleri önlemek için akla hayale gelmedik ne yollar denemişler.
Viyana’da gezdiğim bu müze, bugüne kadar üzerinde düşünmediğim, doğum kontrolü ve kürtajın, insanlık tarihi boyunca batıl inançlar, yalan yanlış bilgiler, deneme yanılmayla yol alan çetin bir mücadeleyle şekillendiğini gösteriyor.
Mesela sperm öldürür diye timsah ve fil dışkısından yapılan küçük topaklar rahime sokuluyormuş. M.Ö 1850'lerde okunan bir papirüste yazıyormuş. M.S 11. yüzyılda İbn-i Sina'nın Tıp Kanunu'nda da fil dışkısının faydalı olacağı yazıyormuş.
Limon suyuyla yapılan vajınal duşlar, biberiye, maydanoz, kekik yağları, bal, sirke, tuzlu su, çeşitli reçinelere bandırılmış süngerin, sabunların, tıkaçların vajınaya yerleştirilmesi doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmış.
pamuk tıkaçlar
yurt dışında klozet yanında ayrıca yıkama klozeti vardır.acaba ilişki sonrası kadın vajınasını yıkasın ve hamilelik önlensin amacıyla mı icat edildi?
Ortaçağ’da doğum kontrolünün yasaklanması, kadınları gizli ve ilkel yöntemlere mecbur bırakarak hem hayatlarına hem de çocuklarına mal olmuş. Bu konularda devam eden yasaklamalar halen var.
İyisi mi,
erkeklerin daha çok frengiden korunmak için kullandıkları keten kumaştan, domuz mesanesi ya da koyun derisinden yapılan ilkel prezervatifleri, torbaları,
gerçek kurbalarla yapılan gebelik testlerini,
kadınların istenmeyen gebelikleri sonlandırmak için denedikleri,
gördükçe tüylerinizin ürpereceği
askılar, şişler gibi feci aletleri başka zaman anlatayım.
Geçmişteki kadınların yaşadıklarını gördükçe ve düşündükçe içim sızladı ne yalan söyleyeyim. Öte yandan onların yaşadıkları acı tecrübeler sayesinde bugünkü bilgilerimize kavuştuğumuzu tekrar fark ettim.
Bu tip sergiler ve müzeler, rahatsızlık verse de çok mühim. Cinsellik ve üreme sağlığı konularını görünür kılmak, toplumsal tartışmalara alan yaratmak çok önemli bir kültürel adım bence.
Doğum kontrol hapı, prezervatif ve diğer güvenli yöntemler aslında insanlığın ortak hafızasının, kuşaklar boyu süren deneyim ve mücadelenin bir mirası. Bugün sahip olduklarımız, dün yaşananların üzerine inşa edildiği aşikar.

Sen Viyana'ya git. Sisi'nin sarayını gezeceğine Doğum Kontrolü ve Kürtaj Müzesi'ne git, ne şaşkınım di mi?
Kraliçe olsa da kadın kadındır. Sisi'nin kullandığı aparatlar belki altındandır. Ne olacak ki? Neticede 16 yaşında evlendirilmiş bir kız çocuğu.
Kimbilir hangi gebelik önleme yöntemlerini kulandı? Kimbilir kaç çocuk doğurdu? Kimbilir kaç düşük yaptı? Kimilir kaç çocuğu doğumdan sonra öldü?
Bavyera Düşesi, Lombardiya-Venedik Kraliçesi, Macaristan Kraliçesi ve Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth Amalie Eugenie… Bilinen adıyla Sisi… Nasıl ölmüş bilin bakalım? Öldürülmüş.
Evet... Doğru... Bu kez Hofburg Sarayı içindeki Sisi Müzesi'ni gezmedim. Ve fakat.... Sisi'nin hayatını büyükannemin hayatıymış gibi iyi bilirim.