İnsan yeterince kulak kabartırsa, daha önce duymadığı uzak sesleri de duyabilir.
-Çığlık çığlığa dönen binlerce kuşu,
-Vedalaşmak için sallanan bir mendili,
-Rüzgarda savrulan kurumuş ağaçları,
-Bir gülümsemenin sesini duyabilir insan isterse,bir bakışın,bir yıldızın sesini,
-Kabuk bağlayışı bir yaranın,
-Mahçup mahçup uyanışını dalda çiçeklenen bir mevsimin,
-Bir zamanlar burada yaşamış,çoktan göçüp gitmiş herkesin öyküsünü anlatan yağmuru,
-Yitip gitmiş her şeyi sarıp sarmalayan sessizliğin sesini bile,
-Yüreğin dört bir yanında açılıp kapanan,çarpan kapıları,
-Sözcüklerin umutsuz suskunluğunda insan,hayatı boydan boya bir ağ gibi kuşatan o nabız atışını duyabilir.
-Adları,öyküleri,zamanı anlatan sesi...
-Saatlerce yağdığı halde,ancak kesildiğinde yağmuru farketmesi gibi, son bir kaç damlayla insan, sessizliği öğreten bütün sesleri duyabilir.
(Aslı Erdoğan'ın Hayatın Sessizliğinde kitabından)
"Vedalaşamak için sallanan bir mendilin sesini duymak" için kulaktan çok yürek gerekir değil mi!
YanıtlaSilTeşekkürler, selamlar.
yazınızı okuyunca, Simon & Garfunkel'in "Sound of Silence" şarkısı geldi aklıma... Haklısınız çok eskilere, "cep telefonun olmadığı zamanlara gittim" değil mi? "Şimdi çalar, duymayız felan"
YanıtlaSilSözleri de şöyleymiş :
the sound of silence
hello darkness, my old friend,
i've come to talk with you again,
because a vision softly creeping,
left its seeds while i was sleeping,
and the vision that was planted in my brain
still remains
within the sound of silence.
in restless dreams i walked alone
narrow streets of cobblestone,
'neath the halo of a street lamp,
i turned my collar to the cold and damp
when my eyes were stabbed by the flash of a neon light
that split the night
and touched the sound of silence.
and in the naked light i saw
ten thousand people, maybe more.
people talking without speaking,
people hearing without listening,
people writing songs that voices never share
and no one dare
disturb the sound of silence.
"fools" said i, "you do not know
silence like a cancer grows.
hear my words that i might teach you,
take my arms that i might reach you."
but my words like silent raindrops fell,
and echoed
in the wells of silence
and the people bowed and prayed
to the neon god they made.
and the sign flashed out its warning,
in the words that it was forming.
and the sign said, "the words of the prophets are written on the subway walls
and tenement halls."
and whisper'd in the sounds of silence.
- paul simon -
"wednesday morning 3a.m.", 1964
Ekşicilerin tercümesini de buraya alıntılasam, ayıp olur mu acaba onlara? :
selam karanlık, eski dostum
işte yine geldim seninle konuşmak için
çünkü yavaş yavaş büyüyen bir görüntü
tohumlarını bıraktı beynime ben uyurken
ve orada büyüyen görüntü
hala duruyor
sessizliğin sesinde
rüyamda huzursuz, tek başıma yürüdüm
parke taşlı dar sokaklarda
bir sokak lambasının halesinde
kaldırdım yakalarımı soğuk ve rutubetten
gözlerim delindi parlaklığından
o neon lambasının
geceyi çatlatan ortasından
ve dokundu sessizliğin sesine
ve o çıplak ışıkta gördüm
onbinlerce insan, belki daha fazla
ses çıkarmadan konuşan insanlar
dinlemeden duyan insanlar
sesleri asla paylaşmadan şarkılar yazan insanlar
ve hiçbiri cesaret edemedi
bozmaya sessizliğin sesini
dedim ki, "ey aptallar", "bilmiyorsunuz
sessizlik, bir kanser gibi büyüyor.
sözlerimi duyun, belki öğretebilirim size
tutun kollarımı, belki erişebilirim size."
ama kelimelerim sessiz yağmur damlaları gibi düştü
ve yankılandı
sessizliğin kuyularında.
ve insanlar boyun eğdiler ve taptılar
kendi ürettikleri neon tanrıya.
ve bir işaret fişeği çaktı
şekillenen sözcüklerde
ve işaretler dediler ki, "peygamberlerin sözleri
metro duvarlarında yazılıdır
ve boktan apartman duvarlarında"
ve fısıldadı sessizliğin sesinde.
söz ve müzik: paul simon, 1964 yılının herhangi bir gününde, herhangi bir yerde, sabaha karşı üç sularında.
Koydun mu başını sevgilin göhsüne en güzel ses onun kalbinin sesidir.
YanıtlaSilKalbimin sesini dinlemeye devam edeceğim.
Tomrukcan, sayenizde bu gidişle yabancı dillerimi geliştirecem:) Önceleri ispanyolca bir iki kelime patlatayım tomrucan karşısında demiştim, şimdi ingilizce öyle mi? Ne diyeyim, bu kez sessiz sessiz durayım da sessizliğin sesini bi dinleyeyim:))
YanıtlaSilO değilde, bayılırım söz aramızda bu şarkıya.. oy oy oy! bayılırım valla:)
Aylardan Şubat, sizi hayal kahvem'de görmek ne güzel! Yorumunuz için çok teşekkürler:)
YanıtlaSilHaklısınız Ali Zafer, bütün sesleri işitmek için kulaktan önce yürek gerekiyor sanırım:)
YanıtlaSil