24 Haziran 2010 Perşembe

İki Yönetmen ve İki Film...İki Abi ve İki Kızkardeş


Yukarıdaki fotoğraflarına baktığımda, kardeş gibi birbirlerine benzettiğim iki adamdan, soldaki 1964 doğumlu Türk yönetmen Atilla Taşdiken, diğeri ise 1918 doğumlu İsveçli yönetmen Ingmar Bergman.

Yönetmen Atalay Taşdiken'in 2009 yılında çevirdiği Kızkardeşim Mommo adlı filmi ancak bugün seyredebildim. Annesiz iki çocuk. Abi Ahmet ve kız kardeş Ayşe. Baba evleniyor. Üvey anne istemeyince, çocukları dede sahiplenmeye çalışıyor. Filmin asıl vurucu tarafı, kendisi de küçücük bir çocuk olan abinin, kızkardeşine kol kanat germesi. Yani iki kardeşin yürek yaralayan hikayesi.İşte bu filmi seyredince, benzer başka bir film aklıma geldi.




Yönetmen Ingmar Bergman'ın 1983 yılında çevirdiği Fanny ve Alexander adlı film. Bu kez babasız iki çocuk. Abi Alexander ve kızkardeşi Fanny. Anne evleniyor. Üvey baba hayal kurmayı günah sayan, sadist bir din adamı. Çocuklara eziyet ediyor. Başka bir abi ve kızkardeşin dünyanın başka bir yerinde ve başka bir zaman dilimindeki yürek yaralayan hikayesi. Bergman'ın son filmi olan Fanny ve Alexander için, yönetmenin kendi hayatının hikayesi olduğu söyleniyor. Merak ediyorum acaba Kızkardeşim Mommo'da Atalay Taşdiken'in hayatıyla ilgili miydi?

Her ikisi de, insanın sevgi, vicdan, merhamet duygularını kışkırtan çok güzel ve ödüllü filmler. Mutlaka seyredilmeliler.

6 yorum:

  1. merhaba
    Kızkardeşim Mommo'yu izlemiştim bende... Çok çarpıcı, vurucu bir film bana göre... Hele o saçların kesilip yere, o minicik ayakların üzerine döküldüğü sahne... işte orada insanın içinde yavru kedi debeleniyor...
    Filmin başında ve sonunda gerçek bir yaşam öyküsünden alındığna dair bilgiler vardı hatırladığım kadarıyla... Bu gerçek yaşam öyküsü Atalay Taşdiken'in bizzat şahit olduğu bir öykü olabilir mi acaba?

    YanıtlaSil
  2. TC...Atilla Taşdiken ve Mommo ile ilgili epeyce bilgi taradığımı söyleyebilirim. Dediğiniz gibi filmin başında gerçek yaşamdan uyarlandığı yazıyordu yazmasına fakat yönetmenin hayatıyla ilgili olup olmadığına dair herhangi bir bilgi edinemedim. Oysa Ingmar Bergman'ın hayatını okuduğumuzda ise hemen sert, despot bir din adamı baba portresi karşımıza çıkıyor. Hatta bu filmin yönetmenin hayatıyla ilgili olduğu söyleniyor. Son filmi ayrıca. Her iki film de gerçekten çok güzel. İşin ilginç yanı iki yönetmen tip olarak ne kadar birbirlerini andırıyorlar:))Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Benim Mommo ile ilgili şöyle bir gözlemim var. Filmdeki otomobiller, evler ve dede'nin kızıyla sadece mektup ile haberleşmesi, hikayenin en azından30 - 40 sene öncede geçtiği izlenimini veriyor. (günümüzde geçiyor olsa bile, görece daha geri kalmış bir köyde geçtiği söylenebilir) Hal böyle iken, sokak aralarında yapılan çekimlerde telefon direkleri ve telefon telleri çok bariz bir şekilde göze batıyor... Bu durum bilerek tercih edildiyse, Dede neden kızıyla telefonda konuşamıyor? Evet, kendi evinde telefon olmayabilir ama, bu tür yerlerde mahalledeki bir telefon tüm o mahalleye hizmet eder benim bildiğim... Bunun gözden kaçmış bir detay olabileceğini varsaymak beni aşar.. Herhalde yönetmenin göstermek istediği ve muhtemelen benim anlamadığım bir detay gizlidir...

    YanıtlaSil
  4. bu filmin senaryosunu, filmin yönetmeni atilla taşdiken yazmış. konya'nın hüyük ilçesinin çavuş köyünde çekilmiş. okuduğum bir yazıda yönetmenin,"filmde anlattığı gerçek hikayenin önemli bir kısmına birebir tanıklık ettiğini" okumuştum. umarım kendi başından geçmemiştir. filmin acıtan sonu o kadar evrensel ki, dünyanın her yerinde aynı çileleri çeken ne çok çocuk var aslında. film çok önemli bu yüzden ve keşke daha çok kişi tarafından seyredilebilse..

    tomrukcan siz elektronik ya da ne bileyim bilişim işiyle ilgileniyor olabilir misiniz siz:) çünkü dikkat çekttiğiniz ayrıntılar gerçekten ilginç.. doğru olabilir söyledikleriniz.. neyse, yanlış yorum yaptıysam bile işinizle ilgili, siz "doğru tahmin ettiniz" deyin bari:) çok bilmişlik yaptım ya aklım sıra, mahçup olmayayım bari etrafıma:)) teşekkürler..

    YanıtlaSil
  5. inanmıyorum tomrukcan... attım tuttu mu yani:)
    şaka yapıyorsunuz değil mi? ya da mahcup olmayayım diye güzellik yapıyorsunuz:) neyse,
    gerçekten bildiysem iyi bari:))

    YanıtlaSil