Buzdolabının kapısını araladığımda, patlıcan tek başına domateslerin kenarında yan gelmiş yatıyordu. Şaştım kaldım. Çevrendeki birbirinden güzel kırmızı yanaklı domateslere, bi işmar et, bi yan gözle bak, bi pas ver di mi? Ne bileyim, bir ima... Bir iltifat... Nerdeee? O nasıl afilli tavır, o nasıl havalı çalım anlatamam. Yok artık!.. Kafam bi attı... Sen kimsin abicim, diye seslendim. Şu memleketin erkeklerinden kızlara hep mi tafra ya! Pes vallahi, dedim. Tamam, A,C,B vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, demir minarelleri olan bir sebzesin. Sözüm ona, sinirleri yatıştırır, tansiyonu düşürür, kalp çarpıntısını giderirsin. Kandaki kolestrol seviyesini düşürür, damar tıkanıklığına iyi gelir, karaciğerin ve pankreasın çalışmasını düzenlersin. Böbrek ağrılarını ve yanmasını azaltırsın. Kilo vermeye yardımcı olursun. İyi de abicim, dünya alem biliyor, fena halde acısın işte... Haybeye mi tuzlu suda bekleterek acılığın gideriliyor söylesene? İmamlar bayılıyor vaziyetine, karnın boydan boya yarılıyor hünkar beğensin diye... Eeee...
Şu domatesler var ya... Herbiri safın önde gideni. Şööle havalı havalı dursalar var ya, o parlak ciltleri, bıngıl bıngıl endamlarıyla Playboy'a kapak kızı olurlar valla. Cazibelerinin kırıntısını farkedemiyorlar ki... Onun yerine, dolaptaki tek patlıcana bi göz süzmeler, bi iç çekmeler... Yooo... Yok artık! Biz kadınlar ne zaman akıllanacağız ya! İlk çağları aklına getirsene... Taş devrinde erkek ava gidermiş. Döndüğünde o ne? Kadının karnı şişmiş. Tekrar ava yolculuk... Döndüğünde kadın bağır bağır bağırıyor. Erkek gözlerini pörtletmiş bakıyor. Niye? Çünkü kadının içinden bir canlı çıkıyor. Vay canına sayın seyirciler? Erkek kadını ilah gibi görürmüş o devirlerde. Taş devrindeki ilahe kadınlardan günümüzün çaresiz kadınlarına nasıl ve ne zaman dönüştük? Baksana hemcinsimiz sebzeler bile aynı vaziyette. Domateslere göz attım. Hani tv dizisi var ya... Umutsuz ev kadınları. Yeminle herbiri aynen öyle göründüler gözüme.
Hal böyleyken böyleydi işte. Patlıcanı kaptığım gibi alaca bulaca soydum. O yanık teni bi gitsin hele... Efendime söyleyeyim, karnını yardım kazma ilen bel ilen, yüzünü yırttım tırnak ilen el ilen türküsünü çığıra çığıraaa... Sonra ne mi yaptım? İşte şu yukarıdaki yemeği... Çok açım. Şu tabağı bi silip süpüreyim... Neler olup bittiğini anlatırım elbette:)
patlıcan patlıcan olalı böyle anlatılmış mıdır aceb...İlahi:)) çok hoş bir yazı.
YanıtlaSilyaa mehtap gene çok mu abarttım:)
Silama ben tabağa bakmaktan okuyamadım yazıyı :)
YanıtlaSilvalla şahane oldu buket.
Silkendim pişirdim diye söylemiyorum, parmaklarımı yedim:)
üstelik çok kolay. sadece patlıcan ve domates var o kadar.
elbette üstüne süzme yoğurt. müthiş!