Babam on beş yıldır evinde tek başına yaşıyor. Dindar bir adam. Hacı. Günde beş defa camiye giderdi. Çoğunlukla denk gelirdim. Sessizce seyrederdim. Babam için abdest almak, giyinmek, anahtarlarını kontrol etmek, camiye gitmek şölen gibiydi. Özenirdim. Yolda denk geldiği tanıdıklarını kucaklamak, ayak üstü sohbet etmek, uzun yürüyebilmek için en uzak camiye gitmek babamın günlük rutiniydi. Her sabah halama giderdi mesela. Babamdan dört yaş büyük ablası var. Kendisinin çocukluğunu hatırlayan, bazan azarlayan, bazan şefkatle yemeğe çağıran, "tıpkı annem gibi lezzetli pişiriyor" dediği yemekleri iştahla yediği ablası... Her sabah ablasına ekmek alıp götürürdü. Şimdi tüm bu alışkanlıkları "küt" diye kesildi. Yapamıyor. Evden çıkması hem uygun değil hem yasak çünkü.
Biz üç kardeş babamın ortamını güzelleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Toplu alışveriş yapıp mutfağına bıraktık. Kendi düzeninde yerleştirsin istedik. Evinde yemek yapan genç bir akrabamız, pazartesi, çarşamba ve cuma günleri hazırladığımız menüye göre yemek yapıp götürüyor. Kapıdan bırakıyor. Babam kitap okumayı, notlar çıkarmayı çok sever. Seveceğini tahmin ettiğimiz kitapları sipariş edip gönderdik. Her birimiz günün belirli saatlerinde babayı arıyoruz. Babam gene eski babam. Sesi gene enerjik ve mutlu geliyor.
En son cuma namazı için camiye gittiğinde caminin kapısının kilitli olması, cemaatin olmaması tahmin ediyorum ki babamı derinden etkilemiştir. Yüreğinden vurmuştur. Lakin hemen kabullendi. Evde namaz kılarım ne olacak ki, dedi. Sonra hastalık tehlikesi geçene kadar, geçici bir süre sokağa çıkmasının yasaklandığını anlattık. Sadece kendisinin değil hepimizin sokağa çıkmasının sakıncalı olduğunu söyledik. "Öyle mi, hayret, nasıl dehşetli bir virüsmüş bu böyle, dedi. Ve dışarıya çıkmaya hiç niyet etmedi.
Biliyor musunuz, babamın böyle metanetli duruşunu görünce, önce uzun yaşamanın sırrı olaylara kolay adapte olmakta diye düşündüm. Başa geleni kabullenme, elinden gelen neyse, icabını yerine getirebilme, karaları bağlayacağına tünelin ucundaki ışığı görebilme.... Modern dünyada ne diyoruz? Adaptasyon gücü... Esneklik... Çözüme odaklılık...
Hay canına sayın seyirciler! Kadim bilgide bunun karşılığı ne? Babamın gücünü anladım. Tevekkül... Ne muazzam hakikat... Tevekkül etmek elbette.
NOT- Fotoğraf, Amelie filminden
Benim babamda aynı durumda. Camiiden hiç çıkmazdı neredeyse. Şimdi evden çıkmıyor. Tevekkül edelim. Bu günlerde geçecek elbet.
YanıtlaSilAynen bu işte canım.. kabule geçme. :)
YanıtlaSilMuhteşem, işte bu nedenle içi genç yaşlılarımızdan öğrenecek çok şeyimiz var, o nedenle kendilerine çok dikkat etmeliler <3
YanıtlaSilBabana ve siz gibi güzel evlatlara nice güzel sağlıklı yıllar dilerim.
YanıtlaSilBabanızı görmeden sevdim :) Kitap okuyup notlar çıkarmasına ayrıca hayran oldum.
YanıtlaSilSağlıklı günler diliyorum tüm ailenize.
Babanızı anlatışınız kalbime huzur verdi, ne şanslısınız huzur veren bir babaya sahipsiniz.
YanıtlaSilAllah sağlık sıhhat içinde bir ömür versin babanıza