20 Temmuz 2009 Pazartesi

Kınalıada'da Bir Ev

Kınalıada’ya ömrümde gitmedim. Sait Faik de inmemiş. "Kınalıada’da Bir Ev" adlı öyküsünde, Sait Faik Kınalıada’ya ömründe inmediği halde, çok sevdiğini yazar. İlk vapurla işine giden, son vapurda elinde paketlerle eve dönen, küçük kaplamaları simsiyah kesilmiş bir ahşap evde oturduğunu, evden denizin görünmediğini yada belki de iki penceresinden, çakal eriği dalları arasından görünüyor olabileceğini sandığı, sakin, sessiz, kendisiyle hiç konuşmadığı halde, iyi biri olduğunu düşündüğü vapurdaki kız sebebiyle Kınalıada’yı sevmektedir belki de… Bahçelerinde acıbadem, ayva, nar ve hünnap ağaçları, bir çıkrıklı kuyuları, kırkını aşmış, şimanca, yeşil gözlü bir kadın olan anasını kız, kırmızı elma yüzüyle, küf yeşili gözleriyle gördüğü için Sait Faik de öyle görür. Sait Faik böyle bahçeyi, evini, anasını tarif ederken gördüğünü sanmamalıyız. Sait Faik görmeden sever bahçeleri, insanları, evleri.

Hatta yazara göre bu küçük bahçeye evden girilmektedir. Alt katında kendileri, üst katında kiracıları oturmaktadır. Kızın kendi başına bir odası da yoktur yazara göre. Akşam saat 10.45’te oraya vardığına göre, ancak 11’de yemeğe oturuyor olmalıdırlar. Hemen de yatarlar herhalde. Acaba başucunda kitap var mıdır? Bir defa Sait Faik’e gülmüş olan bu kızın acaba hülyalarına ne karışır? Yemeği nasıl yer? Hızlı mı, yavaş mı? Sait Faik tüm bunları çok merak eder. Acaba bir çok insanda olduğu gibi yemek yerken çirkinleşir mi? Çirkinleşince yüzündeki o iyi, harikulade çizgiler ne olur? Nereye giderler?


Kınalıada’yı Sait Faik bu kızı tanımadan önce de merak eder aslında. İnsanlarını değil. Onları bol bol vapurda görmektedir. Daha çok bu gece yarısı sönük kırmızı ışıklarıyla böcek gibi kabuğuna, kırmızı benekli kabuğuna kapanmış Kınalı’nın evleri ne yaparlar diye merak etmektedir. Ne yapacaklar? Her yerde olduğu gibi onlar da dedikodu yaparlar. Yerler, içerler,uyurlar.

“Evler mi?” diye sormamalıyız. Çünkü “Evet, evler… “ diye cevap verecektir Sait Faik. Bunları bildiği halde eskiden merak ettiği Kınalı’nın evlerini şimdi büsbütün görmeye can atmaktadır Yazar. Çünkü orada bayıldığı kız oturmaktadır. Kınalı’nın bir evi… Bir masa düşlüyoruz. Eskimiş muşambadaki boncuklu bir nihale üzerine bir sahan konuyor. Bu et midir, sebze midir? Haydi bu meraktan cayıyoruz. Et olduğunu farzediyoruz. İşte dağılıyor. Babaya, oğla, kıza, Sait Faik’in arkadaşı olarak düşündüğü kıza… Yemekleri anne dağıtıyor. Küçük kız kardeşin büyük zehir yeşili gözleri sahana değil de, Meryem Ana kandilinin yandığı, kapısı çıkarılmış dolaba bakıyor. Çünkü karpuz oradadır. Bu akşamki karpuz sarı çıkmıştır. Çekirdekleri simsiyahtır.

İşte konuşuyorlar. Ne konuşuyorlar acaba? Bir vapurun projektörü yarı aydınlık odayı ışık içine daldırıyor. Sevdiği kız yemek yerken çirkinleşmiyor. Okadar şen, okadar sıhhatli ki yediğinin farkında olmuyor. Yüzünde hep neşeli şeyler var. Ağzında bir lakırtı. Sait Faik kızın ne söylediğini merak ediyor.

İşte bu yüzden hikaye yazmaktadır Sait Faik. İşte bu merak yüzünden hikayeci geçinmektedir. Hikayelerini beğenmezlerse, üzülür. Beğenirlerse, kızar. Kendisi beğenince budalalaştığını söyler. Beğenmezse de canı yemek istemez. Kınalıada’ya gelince… İşte onu çok merak eder, ama bir türlü inip vapurdan görmek istemez. Bu gidişle de inmeyecektir de…

Ben de ömrümde Kınalıada’yı görmedim. Belki de ahir ömrümde hiç görmeyeceğim. Ama orayı okadar severim ki, neden bilmem. Belki de sevdiğim büyük yazar ve bilge Sait Faik’in merak ettikleri yüzünden…

Not: İstanbul’un en küçük adalarından biri ve İstanbul’a en yakın adadır Kınalıada. Üzerindeki makiler kırmızıya çaldığı için ve toprağı kızılımtrak olduğu için adının Kınalıada olduğu söyleniyor. Çok kayalık olması sebebiyle, ağaçlık alanı pek yok ve Bizans zamanında surların yapımı için bu adadan taş getirilirmiş. Sanal ansiklopediden okuyarak yazdım bunları.

7 yorum:

  1. Kinaliada'yi tanimadiginiz belli oluyor. Cünkü yukardaki fotograflardan bir tanesi Heybeliada'yi gösteriyor.

    Selcuk Aral (www.kinaliada.net)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ardak. Evet doğru yazımda yazdığım gibi gitmedim. Hiç görmedim. Kınalı Ada'yı bilmiyorum:)

    Keşke hangi fotoğrafı düzeltmem gerektiğini yazsaydınız. Hemen düzeltirdim:)

    YanıtlaSil
  3. En alttaki.

    http://3.bp.blogspot.com/_ceyizxRPuYQ/SmRM1EzYb4I/AAAAAAAADjc/w727wUZP2cs/s320/Kinaliada_130703_1.jpg

    YanıtlaSil
  4. Hımm.. İkidir bu eleştiriyi alıyorum almasına ama.. Off.. Fotoğrafları değiştirmeye üşeniyorum:(( Sadece yazıyı okusanız.. Hangisi hatalı acaba fotoğrafların? Off! Bilmiyorum:((

    YanıtlaSil
  5. ya boylede hikayemi olurrr

    YanıtlaSil
  6. Hımm.. Aşkolsun Adsız... Neden olmasın? Ben beceremedim demek ki buraya geçirmeyi... Siz Sait Faik'in orijanilinden okuyunuz lütfen.Çok güzeldir.

    YanıtlaSil
  7. ben bu kitabı arıyorum nerede bulabilirim...

    YanıtlaSil