1 Ağustos 2010 Pazar

Denizin Dibinde Güldün Mü Sen Ömründe?


Geçen sabah aynaya baktım ki o ne? Aaaa! Ben değilim aynadaki.. Sanki ben gitmişim bir yere, yaramaz bir kız çocuğu gelmiş yerleşmiş yüzüme.. Sokak çocukları vardır ya hani.. Bilirsin.. Sabah uyanır uyanmaz, daha gözlerini açmadan kendilerini sokakta bulurlar. Oynarlar.. Oynarlar.. Yemek içmek gelmez akıllarına.. Çok acıkırlarsa, tırmanırlar ağaca; toplar yerler ne bulurlarsa.. Güneş tepemde demezler, ter, kir, pas içinde oyundan vazgeçemezler.. Düşerler, kalkarlar, dizlerini, kafalarını yaralarlar.. Hava kararana, anne eve çağırana kadar oynarlar da oynarlar.. Evet.. Sanki böyle bir kız çocuğu hali vardı yüzümde.. Anne eve gelen çocuğu, kapı önünde soyar, banyoda ovalar ovalar ki gitsin sokağın kiri.. Gitmez ama biliyor musun? Güneş altında kendini kaybedip gün boyu oynayan çocuk kapkara bir şey olur.. Ne kadar ovalasan gitmez o karalık.. Yüzünün bir parçası olur. (Şimdiki çocuklar bilmez böyle halleri.. Malum onlar sanal sokaklarda oynuyorlar.) İşte tam böyle bir karalık yer etmemiş mi benim yüzüme.. Ben ki güneşten nasıl kaçan biriyimdir. Üç saatte bir güneş kremi sürünürüm. Ödüm kopar güneş ışığından.. Sen misin kaçan? Olamaz yaaa.. Yanaklarıma kahverengi güneş lekeleri gelip bağdaş kurmuşlar.. Aynı yaramaz çocuk suratı.. Hem de gülüyorlar bana yemin ederim.. Duydum duydum… Ne zaman aynaya baksam, yüzümdeki lekeler aralarında kikirdeşiyorlar. O sabah onların bana güldüğünü görünce, ben de güldüm kendime.. Ne var yani.. Haylaz bir kız çocuğu gibiydi halim. Böyle düşününce kendimi iyi hissettim. Hınzır bir çocuk ifadesiyle “İyi o halde” dedim. “Ben kardeşlere gideyim.” Öyleyken böyle olduysa yüzüm, kaçmayayım bari boşu boşuna güneşten, şöyle bir gönül rahatlığı ile denize gireyim.


Benim kardeş öğretmen. İki oğlu var. Yaz tatili olunca çocuklar apartman içine sığmıyorlar. Tatil uzun.. Kerpe’de sevimli bir evleri var. Kerpe Karadeniz’e kıyısı olan bir belde.. Tuhaf bir denizi var. Denizin ortasına kadar yürüyorsun.. Su halen dize kadar.. Derinde yüzebilmek için neredeyse karşı kıyıya kadar yürüyorsun.. Çocuklar için iyi de… Ne yalan söyleyeyim, pek bana göre değil işte.. Bana ver bir iskele.. Koşayım koşayım koşayım… Hayatın gelmişine geçmişe deyip.. Atlayayım cupp diye suyun dibine… Hani bilirsin ya ayak üstü.. Çivileme.. Oh! Bir anda ıslanmalı insan anlatabiliyor muyum? Atladın ya cuup diye denize çivileme.. Mutlaka gözün açık olmalı.. İnince suyun dibine, ayaklarını toplayıp göğsüne, oturmalısın bir süre.. Sonnnraaaa su yükselttikçe seni… Evet… Ayaklarını toplayarak göğsüne, oturmuşken suyun dibinde.. Su insanı rahat bırakmaz ya.. Otursan şöyle keyfince.. Yükseltir insanı denizin üstüne… İşte o anda.. Tam o anda.. Yukarıya doğru yükselirken hani.. Bir şey soracağım sana? Denizin dibinde güldün mü sen ömründe? Eğer denemediysen benim yaptıklarımı aynen denemelisin.. Yukarıya doğru deniz yükseltirken seni gülmelisin.. Niye mi? Belki kendini bir deniz kızı olarak düşünebilirsin misal.. Belki bir deniz kızı ile karşılaşacağını hayal edebilirsin.. Ne bileyim denizin dibinde ne güldürür seni? Seni güldürecek şeyi kendin bilmelisin.. Denizin dibinde beni ne mi güldürür? Söylemeyemem… Hımm.. Şaşarsın!

7 yorum:

  1. Merhaba Savaş, deniz altında gülmediyseniz hiç, en kısa zamanda denemelisiniz:)

    YanıtlaSil
  2. deniz sığmı var çaresi...yüzükoyun at kendini ,ellerini denizn dibine koy ,ayaklar fora, ellerinle hızlı hızlı pupa yelken uzaklara git....denizin dibi-gülmek mi..offf vildann,sana ne demeliyimmmm:=)))

    YanıtlaSil
  3. Yooo.. Oyaa.. Şeyy.. Önce.. Hani reçel:))
    Neyse.. Oya.. Olmaz öyle sığ suda yüzmek ve gülmek.. Bu işin olmazsa olmazı bir iskele olacak.. Kesin! Sonra iskelenin başından itibaren koşacaksın, koşacaksın, koşacaksın.. "Dünyanın gelmişine geçmişeneeeeee" deyip "Cuuup" diye "çivileme" denize atlayacaksın. Ayaklarını göğsüne toplayıp dibe oturacaksın.. Su seni yukarı çıkarana kadar bekleyeceksin.. Gözlerin açık olacak..Su seni yukarıya doğru itecek.. Gülmeden duramam.. Gülerim.. İlla gülerim... Neden mi? Yaaa.. Söylemeyeyim.. Reçel hazırsa ama.. Sana söylerim:))

    YanıtlaSil
  4. Öyle mi demek Kerpe denizini sığ buldunuz? Kardeşinize söyleyin o zaman sizi meşhur "Kerpe Kayalıklarına" bir götürsün. Ordan derin sulara çivileme atlayabilirsiniz.
    Hı, bir de oradan güneşin batışını seyretmek harika oluyormuş sanırım öyle duymuştum.

    YanıtlaSil
  5. inanmıyorum Aylardan Şubat.. Demek Kerpe'de
    "Kerpe Kayalıkları" diye bir yer var ve benim kardeş götürmedi beni oraya öyle mi? Bu kadeşler bazen nasıl zalim oluyorlar, bazen ablaların zalim oldukları gibi:))

    Hımm.. Bence havalar serinlesin azıcık.. Şöyle bir Eylül ayı gelsin.. Biz iki kardeş başbaşa gideriz Kerpe Kayalıkları'na.. Güneşin batışını seyrederiz bu defa.. Kesin seyrediz.. Off! Hayali bile iyi geldi sabah sabah bana:))

    YanıtlaSil
  6. çirkini güzeli de tek aynada,
    tebrikler..

    YanıtlaSil