14 Nisan 2011 Perşembe

Orhan Veli Kanık'ın 97. Doğum Gününü Arkadaşlarıyla Kutlayalım İstedim.


Bugün gökyüzüne baktın mı bilmem? Hele ikindi ile akşam arası saatlerde baksaydın eğer, kocaman mavilikte sanki muhtelif fırça darbeleriyle, beyaz bulutların oya gibi işlenmiş olduğunu görürdün gökyüzüne... Öyle şahaneydiler. Kulağım arayınca bir melodi, elim gayri ihtiyari torpido gözüne gitti. Tek elim direksiyonda, diğeri karıştırırken cd leri, uzun zamandır dinlemediğim bir cd elime geldi. Of of of! 1997 tarihli Ataol Behramoğlu Şarkıları - Aşk İki Kişiliktir adlı albümü. Şairin bestelenmiş şiirlerinden oluşuyor. Edip Akbayram söylüyor; "Ben ölürsem akşam üstü ölürüm - Çocuklar sinemaya gider.- Yüzümü bir çiçeğe gömüp, -Ağlamak gibi isterim. -Derinden bir tren geçer. -Ben ölürsem akşamüstü ölürüm. -Uzaktan bir bulut geçer.- Karanlık bir çocukluk bulutu, -Gerçeküstücü bir ressam, -Dünyayı değiştirmeye başlar.- Kuş sesleri, haykırışlar,- Denizin ve kırların Rengi birbirine karışır. -Sana bir şiir getiririm. -Sözler rüyamdan fışkırır.- Ben ölürsem akşam üstü olürüm. " Bu şarkı sözleri, Ataol Behramoğlu'nun ama benim aklıma nedense, başka bir sevdiğim şair Orhan Veli geliyor. Hani şu meşhur fotoğrafı vardır ya, hani arkadaşlarıyla bir bankta oturuyor.


Of! Bu fotoğrafa hem bayılırım, hem de baktıkça tuhaf bir hüzün duyarım. "Dört kişi parkta çektirmişiz. Ben, Orhan, Oktay bir de Şinasi - Anlaşılan sonbahar - Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli - Yapraksız arkamızdaki ağaçlar - Babası ölmemiş daha Oktay'ın - Ben bıyıksızım - Orhan Süleyman Efendi'yi tanımamış - Ama ben hiç böyle mahzun olmadım - Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?- Oysa hayattayız hepimiz" demiş bu fotoğraf hakkında Melih Cevdet Anday. Fotoğrafta yer alan kişiler, soldan sağa Orhan Veli, Şinasi Baray, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday'dır. Orhan Veli'nin yaşamı boyunca hep dostu kalmış kişilerdir. 1914'de doğmuştur Orhan Veli. 10 Kasım 1950 akşamı Ankara'dadır. Kimbilir belki dilinin ucunda hüzünlü şiir cümleleri Ankara'nın karanlık yollarında yürümektedir. Belediyenin kazdırmış olduğu çukuru görmez ve düşer. Başından yaralanmıştır ama aldırmaz. Bir iki gün sonra İstanbul'a döner. Zaten o sıralar aklı fikri hep İstanbul'a dönmektir. Sevdiği kadın İstanbul'dadır çünkü. İstanbul'a gelir. 14 Kasım akşamı yemek yerken olduğu yere yığılır kalır. Sebep alkol sanıldığından alkol tedavisi yapılır. Oysa sevgili şair beyin kanaması geçirmektedir. O akşam hayata veda eder. 36 yaşındadır. Yüreğinde sevdiği kadın, cebinde 28 kuruş vardır.

Şairimiz Ataol Behramoğlu "Ben ölürsem akşam üstü ölürüm." diyor. Başka bir şairimiz Orhan Veli 36 yaşında bir akşam üstü ölüyor. Bu akşam araba kullanırken, Edip Akbayram'ın etkili sesinde benim aklıma işte bunlar geliyor.
 
NOT: Bu yazıyı daha önce yazmıştım. Orhan Veli Kanık'ın 97. doğum günü sebebiyle tekrar hatırlamak istedim. Hem arkadaşları da olsun yanında öyle değil mi? Hayatımızı yaşanası kılan sevgili  büyük ustaların yattıkları yer huzur ve rahmet dolsun. Ne tatlılar!

4 yorum:

  1. Bu bilgilendirme yazın daha önce de hoşuma gitmişti..:))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Rosemary:) Ben de hastasıyım her birinin.. Hele bu fotoğrafın posterini bulsam var ya, nasıl çıldırarak duvarıma asarım anlatamam.
    "Hastasıyımm!":))

    YanıtlaSil
  3. Of, ne diyorsunuz Ceren siz:)) Hastasıyım bu fotoğrafın... Saatlerce bakabilirim yani öyle diyeyim:))

    YanıtlaSil