10 Ağustos 2011 Çarşamba

Kitap Tutunamayan Aşk Hikayesini Öğrenmemi Bekledi Galiba...


 
 
Haluk Oral'ın Şiir Hikayeleri adlı kitabını okuyordum. Sıra Tutunamayanlar ve Sevin Seydi  başlıklı bölümüne gelmişti. Edebiyatımızda çok farklı bir yerde duran Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı kitabını  ne yazık ki henüz okuyamadım. Yoo.. Tutunamayanlar'ı seneler  önce satın aldım.  Üstelik çook ama çook sene önce... Olmadı işte. Bir türlü başlayamadım. Ne fena! Aslında bakma böyle söylediğime... Sık sık elime alırım. Sayfalarını şööyle usulca dalgalandırırım. Sonra aldığım yere hemen bırakırım. Ne oluyor biliyor musun? Kitabı elime aldığımda sanki  inciteceğimden korkuyorum. Kitap tam şurama... Anlarsın ya işte.. Tam yüreğime... Tuhaf bir his geçiriyor. Elimde kristal bir bardak varmış misal. Sakar biriyim ya... Felaket sakarım hem de... Çok tutarsam elimde... Düşürüp kıracakmışım gibi korkuyorum. Öyle böyle değil. Ellerim bile titriyor. Bilmiyorum ki... Belki kitap kendine daha yakıştırmıyor beni. Olgunlaşıp demlenmemi bekliyor.  Kim bilir? Neyse... "Bir gün okuyabileceğim gün gelecektir elbette" diyordum. İşte o günü sabırsızlıkla bekliyordum.


Geçen hafta okuduğum Hakan Günday'ın Az adlı son kitabı resmen Oğuz Atay'a bir güzelleme tadındaydı. Sonra bu akşam Haluk Oral'ın kitabında karşıma gene Tutunamayanlar çıkınca... Dedim ki kendi kendime: "Galiba bu kitabı okuyacağım gün yaklaşıyor." İçimi ümit dolu bir sevinç kapladı. Oğuz Atay... Tutunamayanlar... Tamam... Biliyorum.  Ama Sevin Seydi adını daha önce hiç duymamıştım. Sevin Seydi kimdi peki? Kimmiş biliyor musun? Sevin Seydi, Oğuz Atay'ın yaşamındaki en önemli kadınmış. Oğuz Atay, Tutunamayanlar'ı onunla birlikte olduğu çok kısa dönem içinde yazmış. Tehlikeli Oyunlar adlı kitabını ise Sevin Seydi'nin yokluğunun getirdiği gittikçe büyüyen dayanılmaz acı içinde yazmış. Öyle diyordu Haluk Oral, Şiir Hikayeleri adlı kitabında. Hatta "Oğuz Atay ve Sevin Seydi ilişkisinin gizlerine biraz olsun ulaşabilen ve abartmadan psikolojik tahlil yapabilme yeteneği olan bir yazar, tek taraflı bir aşkın masaya yatırıldığı ve en az Tutunamayanlar kadar etkili olabilecek bir roman yazabilirdi." diye sözlerine devam ediyordu yazar. Daha önce bu hikayeyi duymamıştım ya ilgimi cezbetmişti.


1956'da Oğuz Atay, onunla ilk karşılaştığında, Sevin Seydi en yakın arkadaşı Uğur Ünel'le nişanlıymış. Bir yıl sonra evlenmişler. Oğuz Atay da 1961'de başka bir hanımla evlenmiş. Fakat her iki evlilik de 1967'de bitmiş. Ve Oğuz Atay'la Sevin Seydi birlikte yaşamaya başlamışlar. İngiltere'de eğitim görmüş, ressam ve edebiyata düşkün entellektüel bir kadınmış Sevin Seydi. Oğuz Atay feci aşıkmış Sevin Seydi'ye.  İşte o aşık olduğu günlerde Tutunamayanlar'ı yazmış.  Tutunamayanlar'ın ve Tehlikeli Oyunlar'ın  ilk baskı kitap kapaklarını Sevin Seydi çizmiş.  Zaten Oğuz Atay hem Tutunamayanlar'ı hem de Tehlikeli Oyunlar'ı Sevin Seydi'ye ithaf etmiş. 1970 yılında ayrılmışlar. Londra'ya gidip gelmeye başlamış Sevin Seydi.  Sonra orada kitapçılığa başlamış. Londra'da  resim eğitimi alırken tanıdığı bir Polonya'lıyla duygusal bağı o gün bugün devam ediyormuş.  Oğuz Atay 1977 yılında vefat ettiğinde...  "Her ölüm erken ölümdür." der ya Cemal Süreya...  O şiire misal... Çok genç ölmüş Oğuz Atay görüyor musun? Tam 43 yaşındaymış. Ruhuna rahmet... Şimdi bu hikayeyi duydum ya... Nasıl Oğuz Atay'ı... Tutunamayanlar'ı okuyasım geldi anlatamam.  Arkasından hemencik Tehlikeli Oyunlar'ı da okumalıyım hatta. İnanamıyorum kendime. Nasıl okumadım bunca zamandır?   Kitap... Bilmiyorum ki...  Oğuz Atay'ın tutunamayan hüzünlü aşk hikayesinini  öğrenmemi bekledi galiba.


4 yorum:

  1. Merhaba, Benjamin Parzybok'un Koltuk diye bir kitabı var, başka bir tutunamayanlar şaheseri! Kesinlikle tavsiye ederim:)

    YanıtlaSil
  2. Selam Vildan,

    Tebrik ederim yaz mevsiminde bu kadar kitap okuyabildiğin için, öte yandan bir yazara tutunmak için bazı şeyler gerekiyor, mesela midyenin kayaya tutunması gibi, suyun akışı, dalganın sertliği, midyenin karaya yakın olması, biz de bir tür midyeyiz bu bağlamda, kıvama gelmeden olmuyor, çok kitap var bekleyen, derdimiz bu olsun tek, keyifli okumalar, dilerim tutunamayanlara tutunursun, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Bolat, tamam ilk kitapçıya gittiğimde Koltuk'u arayacağım:)

    YanıtlaSil
  4. Selam Nessuno, ne güzel anlatmışsınız kitaba tutulmak vaziyetini.. Midyelerin nasıl kayalara tutulduğu hiç aklıma gelmemişti. Denize dalınca görebilir miyim bilmiyorum ki.. Ne çok öğrenilecek şey var hayatta değil mi? Öğrenmenin yaşı yok elbet.. Her daim öğrenci olmayı bilmek gerek:) Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil