2 Kasım 2011 Çarşamba

Ah, Kimselerin Vakti Yok, Durup İnce Şeyleri Anlamaya...


Çok merak ediyorum. Acaba şiir kitapları ne kadar satıyor? Acaba şiire ilgi var mı? Ben  hayatında bir kez bile şiir yazmayan, buna karşın  şiir okumayı, şairlerin menzilinde dolanmayı seven biriyim. Sevdiğim şiirlerin  müziğinden etkilenirim. Ayrıca ben mi uydurdum bilmiyorum ama "şiir çarpmasına" uğrayabilirim.  Bazı şiirler çarpar, çiviler beni. Sözün kısası, memleketimin anadilimde şiir yazan bazı  şairlerinin hastasıyım. Malum günümüz hız ve teknoloji devri ya şiir seven, şiir  kitabı okuyan kaç kişi vardır ki acaba? Gençler "yaşlı şairlerin, nuh nebiden kalma şiirleriyle işimiz ne bizim?" diyor ve şiir kitaplarının kapaklarınıı açmıyorlar mıdır?  Galiba acı olan insanların hayal etmeyi  artık önemsememeleri ve  hayalci insanları  hakir görmeleri. Şimdi bu yazımı okuyan birileri, günümüzün  başdönüren hızlı  hayat mücadelesi, yarınımız ne olacak endişesi hayal kurmaya zaman bırakıyor mu diyeceklerdir belki... Gülten Akın  haybeye demiyor o güzelim dizelerinde "Ah, Kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya..." diye.  Şiir böyle bir şey... Benim kaç cümlede anlatamaya çabaladığımı tek dizeyle  insanın suratına şırak diye vuruyor böyle.


Peki şiir öğretilebilir bir şey midir? Hilmi Yavuz'un bir yazısında okumuştum. Yahya Kemal, "şiir yazdım" yerine, "şiir söyledim" dermiş.  Doğrusu bu mudur? Hilmi Yavuz'a göre doğrusu budur. Ya da kutsal kitapların diliyle söyleyelim: "Önce söz vardı..."  Doğru ya, şiir yazıdan önce vardı tabii... Ama hiç böyle düşünmemiştim. Şiir yazıdan eski, yazıdan yaşlı yani...  Hilmi Yavuz bir tespit daha yapmış. Okuyunca hoşuma gidiyor. Şimdi bir şair, kitabındaki şiirleri ezbere okusa, "inanılmaz belleği var" deriz değil mi? Oysa düşünsene, yazının bulunmasından çok önce var olan şiir, İlyada ya da Odysseia gibi binlerce dizelik destanlar nasıl ezberleniyordu, nasıl söyleniyordu? Üstelik genelde önceden ezberledikleri şiirleri okumuyorlarmış ki, o anda  doğaçlama okuyorlarmış. Ne ilginç!


Peki şiir öğretilebilir mi? Hilmi Yavuz "Öğretilir tabii, neden öğretilmesin," diyor. Ama ardından ekliyor... Öğretilecek olan şiirin kurallarıdır, diyor.  Güzel sanatları bitiren herkes nasıl büyük ressam, büyük heykeltraş olamıyorlarsa, şiir eğitiminden geçenlerin de büyük şair olacakları söylenemez elbette.  Sabahattin Eyüboğlu bir yazısında, Ahmet Haşim'in o çok sevdiğim "Ağır ağır çıkacaksın merdivenlerden" dizesini almış, bu dizeyi Türkçe'nin en güzel dizelerinden biri diye nitelendirmiş sonra kelimelerinin yerini değiştirmiş. Şöyle yapmış: "Bu merdivenlerden ağır ağır çıkacaksın." Bakar mısın, şiirin büyüsü hemen nasıl bozuldu değil mi?  Zaten Sabahattin Eyüboğlu'da bu örnekle, şairin kurduğu cümlelerde, sadece sözcüklerin yerini değiştirmenin, anlamı değiştirmediğini ama şiirselliği nasıl yok ettiğini göstermek istemiş. Bazı şairler şiirlerin anlamı üzerinde yorulmaktansa şiirin müziği ile ilgilenilmesini isterlermiş.  Mesela Ahmet Haşim öyleymiş. Gerçekten Ahmet  Haşim'in şiirlerini anlamasam dahi,  okuyunca hislerime tesir eder.  Sonra Nerval "Benim fiillerim açıklanmaya gelmezler, açıklanırlarsa büyülerini yitirirler" dermiş. Hilmi Yavuz'un şiir üzerindeki okuduğum bu tespitleri o kadar hoşuma gitmişti ki anlatamam sana.  O halde Yahya Kemal'in Çamlıca Gazelinden bazı dizeleri anlamadan okumaya ne dersin? Bakalım şiirin gizemini, büyüsünü, müziğini yakalayabilecek miyiz? Deneyelim mi? Haydi...

Esrar-ı nazmı şerhedemez akl-ı dünyevi
Eflake perr ü bal açan efkar söylesin
Biganeler bu sahada mazurdur Kemal
Erbab-ı zevk şiirimi her bar söylesin.

Ne yazık ki bu şiirden pek bir şey anlayamadım ama... Hey! Ben bu şiirin müziğini yakaladım mesela...



Geçmişten birazda  günümüze  gelsem... Bazıları eğer "şiir eskilerin işidir ne işimiz var bizim şiirle" diyorlarsa, bir karikatürist ve mizahçının şiir hakkındaki sözlerine kulak versinler öyleyse. Baksınlar şiir hakkında ne diyor Metin Üstündağ..."Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken eliniz değer, müthiş bir koku; genziniz bayram eder. Şiirin az okunması değil mesele, hayatımızdan iyice çekilmesi acı. Şiir sadece sözcüklerle yazılmaz. Bazen bir jest, bir mimik, bir ince marifet de şiir olabilir. Katır kutur bir hayat yaşıyoruz. Mizah ve şiir bu hayatı biraz inceltmeye çalışıyor."

İyi de ben ne yazacaktım. Yazı geldi gene nerelere.. Fazla uzatmayayım iyisi mi? Bugün durumlar bu merkezde...Yaa, böyleyken böyle işte.


13.09.2010

13 yorum:

  1. ben de şiir okumaya bayılırım. Kendim okumalıyım.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı bu. Şimdi nöbetteyim, hasta geliyor ara ara, onun için uzun yazamayacağım. Haliyle yazın sayesinde düşündüğüm her şeyi de yazamam fakat seni okuduğum gibi aklıma gelen, yıllar önce okuduğum bir yazıyı mutlaka koymalıyım buraya. Türker'in bir köşe yazısıydı bahsettiğim. Benim defalarca, ama gerçekten tekrar ve tekrar okuduğum bir yazıdır o. Ağlayarak ve çok anlayarak okumuştum. Bence herkesin bir şairi (ya da şairleri) olmalı, şu boktan dünyada. Şiir sevmem diye yüksek perdeden atıp, şiiri sadece kafiyeli Posta gazetesi saçmalıkları olarak bilenleri ise Allaha havale ediyorum. Onları ben bile kurtaramam;)
    Tekrar teşekkürler yazı için, sonra fırsat bulursam tekrar döneceğim buraya.

    Bahsettiğim yazı şurada;

    http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=949802&Yazar=YILDIRIM%20T%DCRKER&Date=15.08.2009&CategoryID=97

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,
    Biliyor musunuz ben de hep merak etmişimdir şiir kitapları ne kadar satılır ve okunur...

    gereksiz fazlalıklarından sıyrılıp, gerekli manayı fazlasıyla veren enteresan bir şey...

    çamlıca gazelinden okuduğumuz dizelere ve böyle beyitleri okuduğumda aldığımız hazza gelince, bide anlasam kimbilir neler koparır bu satırlar yüreğimde diyorum..:)
    sevgi ve selamlar,

    YanıtlaSil
  4. Profösör şiir sevdiğinizi biliyorum.
    Paylaştığınız için teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  5. Ben de şiir okumayı çok severim. Okumanın dışında yazarım da aynı zamanda. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Ben de düşünüyorum "Şiir kitabı çıkarsam kaç kişi alır, kaç kişi okur?" diye... Birçok insan, şiire ilginin azaldığını, şiir kitaplarının eskisi kadar satmadığını söylüyor ama bence bu tabu yıkılabilir. Şiir'in öğretilmesinin yanısıra ruhlara hitap etmenin incelikleri keşfedilebilir. O zaman herkes yine eskiden olduğu gibi şiir kitaplarıyla, romanlarla dost olur çok güzel olur pek de güzel olur...

    Keyifli bir yazı okudum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  6. Justine, nefis bir yazıymış sahiden Yıldırım Türker'in yazısı. İyiki yazmışsınız linkini.. Şahane!

    Hiç şiir yazmadım. Şiir yazmak niyetinde hiç değilim. Kendimde şiir yazma yeteneği görmüyorum. Amaaa... Şiir seven bir bünyeye sahibim ya... Bu emsalsiz bir kıyak gibi geliyor bana... Ve her daim şükrediyorum bu kayırmayı yapana:)

    Sağolun Justine. Size nöbette kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil
  7. Esma Gül, durun Ahmet Haşim'e geçelim... Ve diyelim ki:

    ""Ne sen,
    Ne ben,
    Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
    Ne de alam-ı fikre bir mersa
    Olan bu mai deniz
    Melali anlamayan nesle aşina değiliz."

    Üzerine daha ne söyleyebilirim:)

    YanıtlaSil
  8. söze hacet yoktur... teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  9. Dilara, ne güzel şiir sevenlerle bir araya gelmek:)

    Bu yazıyı geçen yıl yazmıştım. Bu akşam canım istedi. Tekrar başa aldım. İyiki almışım.

    Durun bir başka şaire geçelim. Murathan Mungan'ın sözlerini dinleyelim...

    ""Edebiyat akrabalıkları, hiçbir zaman buluşup bir kahve içemeyeceğiniz insanların yeryüzüne dağılmış varlığını hatırlatır size. Gene de asıl buluşmanın edebiyat olduğunu bilirsiniz."

    Güzel bir şiir buluşması oldu. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  10. Şiirkitabı okunmuyor maalesef. Şiirkitabı basmaya çalışanlar da kitabın maliyetini karşılamak zorunda kalıyor. çok çok az şair,kitabı basılma şansını yakalıyor..

    YanıtlaSil
  11. neyse ki şiiri sevenler hala var dedirten güzel bir buluşma ;)

    YanıtlaSil
  12. Avram, okuyoruz ya işte...
    O az okuyanlar demek ki bizleriz:)

    O değil de, umarım Avram'ın şiir kitabını yakında elimize alabiliriz:)

    YanıtlaSil
  13. Bazı şiirler sırlarını yıllar boyu saklayabilirler. Okuyucusunun görünürdeki anlamın dışında gizler barındırdığını anlayacak olgunluğa erişmesini sabırla beklerler.

    Benim şiire ilgim karışık divan edebiyatının burnumuza dayatıldığı dönemde, aruz vezninin şifreleri, kelimelerin şifreleri derken bunalmıştım şiirden.

    Sonra dönem dönem okumaya cesaret edebildiğim şairler oldu. Ama iyi bi rşiir takipçisi değilim. Mesela son yıllarda kelimelerle oynayıp, laf cambazlığı yapılmasının şiir olduğunu zanneden büyük bi rkalabalık oluştu. Oysa şiir öyle kalabalık olmamalı bence. Şiir hayatın deerinliklerine yolculuk bence. Kim o derinliklere yolculuk etmeye cesaret ediyor ki herkes şiir okuyucusu olsun.

    Bu konu güzel, şiir üzerine yazılar devam etmeli bence.

    YanıtlaSil