Bloğumda zaman zaman sevdiğim lokantaları yazmaya karar verdim. Pek kimsenin bilmediği, benim yemeklerinden büyük lezzet ve keyif aldığım yerler buralar. Bilinmeliler bloğumu okuyanlar tarafından diye düşünüyorum. Sevildiğinizi bilin yani. Bloğumu okuyanlara bir çeşit ikram durumum bu:) Şunu söylemeliyim ben lüks yerlerden pek haz etmem. Gittiğim yer salaş olacak. Tek yemek konusunda uzman olacak. Balıkçıysa sadece balık, köfteciyse sadece köfte yapacak. Bir de para öderken içime oturmayacak. Ancak böyleyse rahat ederim.Böyle İzmit'te pek kimsenin bilmediği ama şahane yemekler yapan lokantalar biliyorum. Arada bu yerleri bloğuma yazmak istiyorum. İşte şimdi yazacağım yer Kullar'da... İzmit Goodyear Lastik fabrikasının yanından Kullar'a doğru gidiniz. Köyün merkezine geliniz. İlkokul binasının karşısında küçük bir balıkçı göreceksiniz. Bu lokantanın adı da "Balıkçı" zaten..
"Balıkçı" da çatal ve tabak kullanılmaz hamsi yerken. Hamsiler dışarıdaki ızgarada pişer. Sonra lokantanın sahibi masanın ortasındaki yağlı kağıdın üzerine hamsileri boca eder. Herkes ortadan yer. Bizimkine pek yemek denmez de saldırmak denir genelinde. Yandaki küçük tabaklarda soğan,maydanoz, turp olur. Biz salatayı çok sevdiğimiz için ayrıca yeşil salata mutlaka isteriz. Bu nedenle yandaki fotoğrafta masada çatallar var.Salata istemezseniz çatala hiç gerek yok.
Lokantanın sahibinin enteresan bir hikayesi var. Daha önce fabrikada çalışıyormuş. Bir grup işçi işten çıkarılacak diye duymuş ve piyango kendisine de vurmuş. Okadar üzülmüş ki işten çıkarıldığında.Epeyce bir süre kendine gelememiş. Zannetmiş ki dünya başına yıkılmış. İş aramiş. Bulamamış. Sonra köyde balık satmaya başlamış. Köydeki esnafa arada balıkları ızgara yapmış yedirmiş...Derken ilgi büyümüş. Civardaki fabrikalarda çalışan insanlar balık yemeğe gelmişler... Karısı da yanında çaışmaya başlamış.Derken Allah "Yürü ya kulum!" demiş az az...İşte biz Değirmendere'den kalkıp balık yemeğe Kullar'a gidiyoruz... İzmit'ten 10-15 dakikalık bir mesafe. Yarım saatte bir de İzmit Halkevi'nin karşısından minübüsler kalkıyor. Çok rahat gidilip gelinebilir. Tabi "Balıkçı" nın sahibi iyiki işten çıkarıldım diyor şimdi .Her işte var bir hayır!...
Hamsileri yemişiz. Salataları silip süpürmüşüz. Peki şimdi ne yemeliyiz? Helva tabi ki. Hamsi üstüne helva, insanı harika hissettirir. Hımm...Tatlı tatlı...Ekmekler de yumuşacık...İnsanlar sakin. Esnaf esnaf değiller. Sanki kendi evinizdesiniz. Üzerine sorarlar "Çay ister misiniz?" diye. Oy!oy!ooy! Bir tavşan kanı çay gelir ki yandaki kahvehaneden. Çayınızı keyifle içersiniz.. İçiniz titremeden hesabınızı ödersiniz.Öyle uygun gelir ki hesap,utanır bir okadar bahşiş bırakmak istersiniz. Size bir şey söyleyeyim mi, eger bu "Balıkçı" yı bilmiyorsanız yazık vallahi size.Bence yarın hemen atlayıp gitmelisiniz. İyiki yemekten sonra yazıyorum bu yazıyı. İyi ki karnım tok. Tokken bile şimdi canım hamsi istedi...Of ya, ne olacak benim halim:)
- BALIKÇI - Selim ve Nazan Öner - 0535 219 04 25
Misiz Vildan abla, önce tersninja'da dürüm-pide muhabbeti, sonra sen de hamsi muhabbeti. Yok bilerek yapıyorsanız bileyim de ona göre gardımı alayım. Karadeniz dışında balıktan bile sayılmayan hamsiyi tabi ki bir karadenizli olarak nasıl severim bilir misin? Ki diğer balık türleriyle pek aram yoktur ama hamsi deyince akan sular durur. Varsın dursun, balıklar da böylece ağıma dolsun be abla. Afiyet bal şeker olsun. Darısı başıma bi de:)
YanıtlaSilTuğbacım bu yazıyı yazarken gurbettekiler aklıma gelmedi değil:)Demek Karadenizlisin! Kız sen Karadeniz'in neresindensin:))
YanıtlaSilHamsi var ya hamsi...Balık değil ki o!Fıkrası bile var.. Karadeniz'de lokantaya gidersin..Garson sorar:
- buyrun ne yiyeceğasinuz daa?
- neler var yiyecek?
- hamsi var...paluk var...pide var..
bu kadar işte Tuğba'cım...Memleketen havadisler sana:))Evvela mahsus selam eder,hasretle gözlerinden öperum daaa!