Bu yaz, Nobelli yazarımız Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi kitabını, kendime özel okuma ortamı hazırlayarak okumuştum.Ya sabah erken işe gitmeden önce, ya da akşam iş dönüşünde.. Ama mutlaka köydeki evimizin bahçesinde, büyük çınarın altında. Orhan Pamuk ve Masumiyet Müzesi kitabı için hazırladığım özel bir şölenle. Sindire sindire... Bitecek diye korka korka... Hergün bir ya da birkaç bölümünü okuyarak. Memleketimin yazarının ana dilimde yazdığı kitabının her cümlesinin keyfini çıkara çıkara okudum. Aynen böyle yaptım. Etrafımdakilere fenalık geldi hatta. Günlerce kitabı elimde görünce dediler ki "Sıkıcı bir kitap galiba. Bitiremedin kitabı hala!" Yooo... Bitirmek istemiyordum ki. Her gün, her defasında, her bölümünü özleyerek okudum. Sabırla... Sonunda bitti işte ne var? Kitap okuma safhası keyifli değil midir aslında? Her kitaptan aynı keyfi almam mümkün olmadığına göre. Kaçırır mıyım böyle bir kitap-okur muhabbetini! Benim gibi abartmayın tabii. Ama tavsiye ederim deneyin olur mu? Seveceğinizi düşündüğünüz bir kitaba abartılmış bir özen göstererek okuyun! Şahane bir histir bu!
Bugün benzin istasyonunda ödeme yaparken, kasanın yanında küçük biblo köpekler gördüm. Hani bazen araçların arka cam içine konan, araç hareket ettikçe başlarını sallayan köpek biblolar vardır. Eskiden çok olurdu araçların arkasında böyle biblo oyuncaklar. Şimdi pek görmüyorum. Aslında bu yaz Masumiyet Müzesi'ni okumasaydım, bu biblo köpekler dikkatimi çekmezlerdi diye düşünüyorum. Çünkü Masumiyet Müzesi kitabında , Orhan Pamuk daha önce bildiğimiz ama zamanla varlıklarını unuttuğumuz çok sayıda objeden söz ediyordu. Bunların çoğunu sevgilisi Füsün'un evinden aşırıyordu. Daha sonra Masumiyet Müzesi açıldığında, bu objelerin hepsini müzede göreceğiz,kısmetse...
Dayanamadım bu biblo köpekleri durdukları yerden alarak avucumun içine koydum. Başlarına usulca birer fıske vurdum. Sempatikçe salladılar kafalarını. Sonra Masumiyet Müzesi kitabını düşündüm. Yazar kitapta dünyanın bütün müzelerini dolaştığını anlatır. Peru'dan Hindistan'a, Almanya'dan Mısır'a sergilenen kolleksiyonlara bakar. Dünyanın bir çok ülkesinde ya dışarıdan bakınca ya da evlerine ziyarete gittiğinde, milyonlarca ailenin televizyonlarının üzerine bir biblo köpek yerleştirdiklerini farkeder.Füsun'un Nişantaşı Kuyulu Bostan Sokak'taki evine ilk girdiğinde de televizyonun üzerinde bir seramik biblo köpek görecektir. Hatta biblo ile televizyon arasında bir elişi örtü vardır. Sonra bu köpek yok olur. Yerine yenisi bırakılır. Sayfa 418 de yazar kendi kelimeleri ile şöyle der: "Bir dönem başlarını gerçekten sallayan ve o yıllarda taksilerin dolmuşların arka camı içinde çok sık görülen iki plastik köpek bir görülüp bir yok oldular."
İşte benim benzin istasyonunda gördüğüm biblo köpekler Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi kitabında söz ettiği köpeklerdi. Dayanamadım satın aldım tabii ki! Şimdi bu biblo köpekler, benim için mutlaka anı değerleri olan diğer biblolarımın yanında sevimli halleriyle duruyorlar. Evimdeki bu köpek biblolar bana, kitapları, yazarları, hayalleri, geçmişi, dünyanın her yerinde milyonlarca evdeki köpek biblolarını, din,dil, ırk, coğrafya farkımıza rağmen müşterek insan zevklerini ve hislerini hatırlatıyorlar. "Milyonlarca aile,dünyanın neredeyse her köşesinde, televizyonlarının üzerine niye bir köpek biblosu koyma gereği duyuyordu?"
Ben böyle biR kitap okumadım ... olanüstü bişiy .
YanıtlaSilTek kelimeyle olağanüstü bir kitaptı.Gerçekten çok etkilendim. Hatta biraz abartıp "acaba böyle bir aşk gerçek hayatta neden başımıza gelmez? "diye düşündüğüm bile oldu ve insanların gerçekten böyle masum aşklara tutulup, yazlık sinemalarda gözyaşları içinde Yeşilçam filmlerini izlediği günleri düşündüm... Gerçekten eski Türk filmlerini aratmayacak hatta daha da etkileyici bir hikaye. Orhan Pamuk " popüler olan hiç bir şey aslında iyi değildir" düşüncesinin aksine bunun böyle olmadığını kanıtlayan bir yazar...
YanıtlaSilmasumiyet müzesini okudum çok beyendim.etkisinden uzun bir süre kurtulamadım açıkcası.o müzeyi gezmek ve kahramların yaşadığı o muhteşem aşkın havasını solumak için sabırsızlanıyorum.tebrikler orhan pamuk.
YanıtlaSilSık sık çukurcuma'ya dalgıç sokağa gidip müzenin önünde dakikalarca duruyorum,bir an önce tadilatının bitip açılmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
YanıtlaSilkütüphanede yürüken öylesine elime alıp çıktım. eve gittim okumaya başladım ve dünyam değişti. öylesine bir büyü ile içine alıor ki kitap o girdap dan kurtulamıyorsunuz... zaten de kurtulmak istemiyorsunuz. öyle gerçek ki öyle.... bir an gidip füsun u kemal i aramak istiyorsunuz.
YanıtlaSilgerçekten müthişti. anlatılmız yaşanır denir cinsten...
aşık olamk geliyor insanın içinden... aynı onlar gibi....
herkese tavsiye ediyorum... mutlaka okunmalı. yoksa çok şey kaçırırsınız...
Siz gelin de benim evimdeki masumiyet müzesini görün. Aslında bu bize cok yabancı bir olay değil. Büfeler duvarlar sehpa üstleri sevdiklerimizin hediyeleri ile dolu olmazmı. defterimizin kitabımızın bir yerinde sevgiliden bir çiçek kurusu..albümlerde bir resim bir mektup..hele ki erken kaybedilen bir eş ise konu o ev bırakın masumiyet müzesini..masumiyet mabedine dönmezmi?
YanıtlaSilArtık hatıraları ile yaşayan dedelerimizin ninelerimizin evleri bize bilmediğimiz neler neler olduğunu fısıldamazmı?
Hatıralar bahçenizde hep güzel çiçekler açsın.
Sevgiyle kalın.
Inwallah Turkiyeye gelende men de gelecem o muzeye
YanıtlaSilKemal eşyaları Kuyulu Bostan Sokaktaki evden değil, Çukurcuma'daki evden aşırıyor, zaten Kuyulu Bostan Sokak'taki eve gitmişliği de yok.
YanıtlaSil