3 Şubat 2009 Salı

Jose Saramago - Körlük



1998 Nobel edebiyat ödüllü, Portekizli yazar Jose Saramago’nun Körlük adlı romanını geçen yıl okumuştum. Kitabın filme çekildiğini duyunca merakla filmin gelmesini bekliyordum. Daha önce okuduğum Patrick Suskind’ın Koku romanının, filmini seyrettiğimde, filmi bana okadar büyüleyici gelmişti ki, Koku'yu tekrar tekrar seyrettiğimi biliyorum. Acaba Körlük romanının filmi de bana aynı duyguyu verebilecek miydi ?



Şehirde araba kullanmakta olan bir kişi durup dururken kör olur. Sonra muayeneye gittiği doktoru da kör olur. Şehirde kör olan insanların sayıları artmaya başlar.Şaşkın durumdaki siyasi otorite,körlüğün bulaşarak yayılmasından korktuğu için görmeyen insanları öncelikle bir hastanede karantina altına alır. Kesinlikle dışarıya çıkmalarına izin verilmez. Yiyeceklerini ve ihtiyaçlarını dışarıdan göndermeye çalışırlar.Bir süre sonra görmeyen insanların sayısı çoğalır ve doktorun karısı hariç tüm şehirdeki insanlar kör olurlar.Doktorun karısı, kendisinin de kör olduğunu söyleyerek, kocasının yanında kalmıştır.





Bazen cinsiyet konusunda alıngan olduğum hissine kapılırım. Yok yok galiba epeyce alınganım.Misal,bu filmde yazar, görme duygusunu kaybeden insanların psikolojik profilini çıkarmayı bir kadın gözünden yapmayı tercih etmiş. Görmeyenlerin durumunu bir kadının gören gözlerinden izliyoruz. Buraya kadar çok güzel. Ama filmin devamında gören kadının güçlü olması ve iktidarı ele geçirmesi gerekirken, gözü kör olduğu halde elinde silahı olan adamı iktidara geçiriyor yazar. Bukadar mı beceriksiz olur bir kadın?


Aslında burada tabii ki -sanırım(!)- bu durumun cinsiyetle bir ilgisi yok. Gören kişinin yeti eksikliği aşağılanıyor ama ben gören kişi kadın ve yetersiz profil çizildiği için biraz alınıyorum.


Herkes kör iken senin gözün cadı gibi görecek ve çaresiz kalacaksın. Olacak şey mi ? Ama yazarın asıl vurgulamak istediği de bu belli. Demek ki sadece görmek yeterli değil. Demek ki gözün görse de gerekli becerin yoksa, kabiliyeti olup eline güç geçiren bir kör senin yerine iktidarı eline geçirebilir. Vurucu olan da bu zaten!



Doktorun karısının gözleri, film boyunca o kadar trajediler görüyor ki, filmin sonunda herkes görmeye başlarken, bu kez kendisinin kör olacağını düşünüyor. Aslında toplumsal, ahlaki, siyasal yapılara tersinden bakmakta fayda mı vardır acaba? Sorgulatan ve düşündüren bir kitap ve film.

Doğrusu ben öncelikle kitabı okuduğum için memnunum. Hem okuduğum kitabın sinema perdesinde şekillendiğini görmek hoşuma gitti. Hem de özellikle Körlük filminin, kitabı okunmadan tam anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Bence kitabını okumuş olmam filmin seyrini daha kolaylaştırdı .
Geçen yıl satın alıp okumadığım kitaplar arasında Jose Saramago'nun Görmek adlı kitabı duruyor. Umarım, yakın zamanda film seyretmekten fırsat bulur ve bu kitabı okurum . Çünkü sinema, galiba kitaplarımın papucunu dama attı son günlerde!

7 yorum:

  1. bende şimdi kitapla ilgili bir iki kelam edecektim senin yazını gördüm. şu, kadın nasıl egemenliği eline alamaz? daha doğrusu neden boyun eğdi eli silahlı adamlara? görüşün bence biraz yanlı bir bakış açısı. yani burda yaşanılanları kadının gözünden anlatılması anlatıma derinlik kazandırmış, kadını yüceltmemiş. bununla beraber kadının tüm o körler içinde tek gözü gören olarak 'liderlik' yapma girişimi romanın durduğu yeri değiştirirdi bence.

    YanıtlaSil
  2. Alchemist, başka zaman olsa.. Bakmayın siz bana.. Abartırım bazen.. derdim ama:) Bugün demek içimden gelmedi inanın..

    Bakın Alchemist.. Bugün Şebnem İşigüzel'in Kirpiklerimin Gölgesinde adlı kitabını okudum ve bitirdim.. 11 yaşında bir kız çocuğunun başından geçenler.. Bu arada annesi ve çevresindeki kadınlarınların yaşadıkları.. Hep olduğunu bildiğimiz ancak bakar kör olarak görmek istemediğimiz gerçekler.. Bazı kadınlar sadece memleketimizde değil dünyada fena haller yaşıyorlar.. Ayrıca Kocaeli'de kadınlar için çalışan bir kurulun üyesiyim.. İnanın bu gözler neler.. ne kadın halleri gördü.. Belki bu sebeple kadınlar konusunda aşırı duyarlıyım.. Ayrımcılık değil benim düşündüğüm..
    Sakın yanlış anlamayın.. Şimdi bu filmde gören kadın lider olması gerekirken göremeyen birine iktidarı kaptırınca yüreğimin böcüüğü büzüldü kaldı yerinde ne yalan söyleyeyim.. Fakat Jose Saramago ilgiyle takip ettiğim bir yazardı. Pek çok söylemlerini okudum.. Dünyanın gidişatını olumlu yönde etkileme arzusuyla dolu biri olduğuna inanıyorum.. İnsanlar arası ilişkilerde iyiliğin acilen geri getirilmesi gerektiğini söylüyordu bir sohbetinde mesela.. Ne kadar haklı.. Bütün insanlığın körleşmeden mustarip olduğu, gözümüzün önünde dünyada olup bitenlere göz yumduğumuzdan belli değil mi? Körleşme'de benim kadınla ilgili iç rahatsızlığım, kadın sorunlarıyla fazlasıyla haşır neşir olmamdan..
    Hemen antenlerim dikiliyor.. Yoksa kitabın ya da filmin böyle bir derdi yok.. Derdi insanlığın en büyük derdi.. Bireycilik.. Herşey güllük gülüstanlıkken, aman bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derken, birdenbire olan beklenmedik bir olay ve hep birlikte hareket etmek durumunda kalmak.. Zamanında bakarken kör olduğumuz anlamak.. Körlük müthiş etkili bir kitap ve film. Mutlaka okunmalı.. İzlenmeli..
    Tüm bunları yazdırdığınız için teşekkür ederim
    Alchemist.. Katkılarınız için sağolun.

    YanıtlaSil
  3. Körlük'le ilgili bloga yazı yazmak üzereydim ki buraya "googlelandım". Gayet güzel bir film/kitap yazısı olmuş. Hala okunmadıysa eğer "Görmek"in de çok iyi bir kitap olduğunu söyleyebilirim...

    YanıtlaSil
  4. Google yaıp da, senin bloguna düştüm bugün, biraz önce şimdi. Güldüm; yazmadığı bir konu ile karşıalacak mıyım acaba diye sormadım da değil kendi kendime bir an için.
    Körlük kitabını yeni okudum. Benim kabahatim. Özrümü Saramago'ya iletebilirim belki rüyamda.
    İktidar konusunda bence fena halde yanılıyorsun. Tam tersi, kadın daha ilk günden itibaren iktidarda. Ama en önemli fark, iktidarın da kadınca kullanılıyor oluşunda. Bir erkek iktidarında erkeğin görmesi de kör olması da sonucu değiştirmiyor( ataerkil toplum). Şiddet, baskı, anti demokratik tüm uygulamalar körlerden de oluşsa geçerli. Oysa, doktorun karısı açısından durum böyle değil ( anaerkil toplum) herkesin eşit söz hakkı olduğu gibi tercihler de görüşlerle birlikte özgürce seçilebiliyor. Şiddet, son ana kadar reddediliyor. Reddini ilan ede ede, yaşamak için kullanılıyor. Yaşamak için kullanılma zorunluluğunun tüm grupda onaylanmasından sonra uygulanıyor. Uygulandıktan sonra da zaten, tamamen itiliyor yine doktorun karısı tarafından. Eğer daha ilk anda uygulanmaya kalkışılsa ve ele alınmaya yeltenilse, erkek egemen toplumdan hiçbir farkı kalmayacak. Aslında cinsiyetsiz bir yaklaşım ile de anlatılabilecek bir toplumsal yaşam formunu ( doğrudan demokratik yönetim biçimi) kadınlar üzerinden anlatılıyor. Ve tüm kadınların bu yeni yapıya uyum süreci çok hızlı erkeklere göre. Çelişkileri en aza indirgeyebiliyorlar.
    Şebnem İşigüzel'in Sarmaşık romanını okudum, Körlükten önce ve ancak o roman üstünden karşılaştırma yapabilirim. Karakterler yani kadın karakterler ayırd edilmemiş erkeklerden. Şiddetin sujesi konumunda olmak dışında, cinsiyetsiz bile denebilir. Şiddet travmasının etkisi açıkça belli oluyor ama bunlara cinsiyet yüklemesi yapılmamış. Şiddetin kadınlara yönelik olması, kadınca sonuçları dışında belirleyici değil. Yani bu tipte şiddetin erkeklere uygulabilirliği üzerinden yürümemiş İşigüzel. Bu yüzden, çok da karşılaştırılabilir bulduğumu söyleyemem.

    YanıtlaSil
  5. Selam Avram,
    Ayıptır söylemesi, Şebnem İşgüzel ile ilgili epey bi yazı yazmışım Hayal kahvem'e:) Bakınız..

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2009/03/sebnem-isiguzel-ve-sarmask.html

    HTTP://HAYALKAHVEM.BLOGSPOT.COM/2010/07/ARNOLFİNİ-VE-KARS.HTML

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2011/01/sevdigim-muzikler-sasrtan-sark-ve.html

    YanıtlaSil
  6. çok özür dileyerek konuya dalıyorum ancak kitapta gören kadın liberal düzenin hayvanlaştırdığı ve kör ettiği insanlığın içinde, hala insani değerlerini koruyan insanları temsil ediyor . kadın ya da erkek olması ne fark eder ki bir kadının bakışından ve insanlığından yaklaşmak bu temsile daha da anlam katıyor . eğer kadın gören gözlerini kendine bir artı sayıp diğer kör insanlara karşı üstünlüğünü ilan etseydi ne olurdu ? o körlerden ne farkı kalacaktı ? kitap boyunca korunmaya çalışılan insani değerler ne olacaktı ?

    YanıtlaSil
  7. Kitap üzerine bir yazı kaleme alacağım. Google'da dolaşırken buraya denk geldim. Biraz araştırıyorum insanlar neler söylemiş diye. Kısa ve güzel bir yazı olmuş. Doktorun karısı için yazılanlar hoşuma gitti özellikle. Elinize sağlık. Kolay gelsin...

    YanıtlaSil