Mart ayının OT dergisini çooktan satın almıştım almasına ama sayfalarını aralayıp karıştıramamış, yazılarının çizimlerinin arasında dolanamamıştım. Günlerdir ofisteki masamın kenarında, "maksat yeşillik olsun" gibisinden duruyordu. Bugün Pazartesi ya... Malûm... Haftanın ilk çalışma günü. İşlerim fena halde yoğundu. Telefon... Müşteri... Mail... Koştur babam koştur. Yorulmuşum. Bir ara nasılsa, sessizlik oldu. Ne telefon ne kapı zili... Ortalık süt liman... Oh! dedim. Odamda yarı gölgeli bir kuytu buldum. Ayaklarımı uzattım. OT'u elime aldım. Sayfalarını çevirmeye başladım.
OT Dergisi'nde, son üç aydır Şenol Bezci'nin Ders: Edebiyat adlı bir köşesi var. Çizimlerini çok seviyorum. Her defasında ilk iş olarak Edebiyat köşesine bakıyorum. Nanananooommm!... İşte gene o köşeyi bulmuştum. İyi ama... Aaa!.. Gözlerime inanamadım. Sayfadaki çizimi görür görmez nasıl kalakaldım anlatamam... Nerdeyse uzandığım koltuktan kayıp yere düşüyordum.
Niye biliyor musunuz? Şenol Bezci'nin bu çizimini, Hayal Kahvem'de yıllardır kendim için kullanıyorum. O kadar ben olarak kabullenmişim ki, resmen OT'ta fotoğrafım çıkmış duygusuna kapıldım. Dondum kaldım. Donup kalsam neyse... Üstüne öfkelendim bir de iyi mi? Az kalsın, mail adresini bulacam, Şenol Bezci'ye "Siz hangi hakla, benim fotoğrafımı dergiye koyarsınız!" diye hesap soracaktım. Bu çizimi o kadar benimsemişim, bu çizim o kadar ben olmuş yani öyle söyleyeyim.
Neyse ki aklım başıma çabuk geldi. Vazgeçtim. Aklım başıma gelmiş olabilir, aramızda kalsın, henüz kendime gelmediğimi itiraf etmeliyim. Şimdi bu yazıyı yazıyorum ama arada durup duvara boş boş bakıyorum. Tamam. Şaşkının tekiyim. Ne var? Kabul ediyorum:)
ot dergisinde çıkmışsın işte,daha ne ister ki insan:))
YanıtlaSil:)) di mi?
SilAaaaaaa, benim gibi çizgi konusunda cahil birisi de profil çizgi resminizi ispanyol bir hatun zannediyordu.
YanıtlaSilBu sayede gerçeği öğrenmiş oldum!
Yok valla halis mulis Türk:))
YanıtlaSil