13 Haziran 2010 Pazar

İnsan Hangi Sesleri Duyabilir?

İnsan yeterince kulak kabartırsa, daha önce duymadığı uzak sesleri de duyabilir.

-Çığlık çığlığa dönen binlerce kuşu,
-Vedalaşmak için sallanan bir mendili,
-Rüzgarda savrulan kurumuş ağaçları,
-Bir gülümsemenin sesini duyabilir insan isterse,bir bakışın,bir yıldızın sesini,
-Kabuk bağlayışı bir yaranın,
-Mahçup mahçup uyanışını dalda çiçeklenen bir mevsimin,
-Bir zamanlar burada yaşamış,çoktan göçüp gitmiş herkesin öyküsünü anlatan yağmuru,
-Yitip gitmiş her şeyi sarıp sarmalayan sessizliğin sesini bile,
-Yüreğin dört bir yanında açılıp kapanan,çarpan kapıları,
-Sözcüklerin umutsuz suskunluğunda insan,hayatı boydan boya bir ağ gibi kuşatan o nabız atışını duyabilir.
-Adları,öyküleri,zamanı anlatan sesi...
-Saatlerce yağdığı halde,ancak kesildiğinde yağmuru farketmesi gibi, son bir kaç damlayla insan, sessizliği öğreten bütün sesleri duyabilir.

(Aslı Erdoğan'ın Hayatın Sessizliğinde kitabından)

6 yorum:

  1. "Vedalaşamak için sallanan bir mendilin sesini duymak" için kulaktan çok yürek gerekir değil mi!
    Teşekkürler, selamlar.

    YanıtlaSil
  2. yazınızı okuyunca, Simon & Garfunkel'in "Sound of Silence" şarkısı geldi aklıma... Haklısınız çok eskilere, "cep telefonun olmadığı zamanlara gittim" değil mi? "Şimdi çalar, duymayız felan"

    Sözleri de şöyleymiş :

    the sound of silence

    hello darkness, my old friend,
    i've come to talk with you again,
    because a vision softly creeping,
    left its seeds while i was sleeping,
    and the vision that was planted in my brain
    still remains
    within the sound of silence.
    in restless dreams i walked alone
    narrow streets of cobblestone,
    'neath the halo of a street lamp,
    i turned my collar to the cold and damp
    when my eyes were stabbed by the flash of a neon light
    that split the night
    and touched the sound of silence.

    and in the naked light i saw
    ten thousand people, maybe more.
    people talking without speaking,
    people hearing without listening,
    people writing songs that voices never share
    and no one dare
    disturb the sound of silence.

    "fools" said i, "you do not know
    silence like a cancer grows.
    hear my words that i might teach you,
    take my arms that i might reach you."
    but my words like silent raindrops fell,
    and echoed
    in the wells of silence

    and the people bowed and prayed
    to the neon god they made.
    and the sign flashed out its warning,
    in the words that it was forming.
    and the sign said, "the words of the prophets are written on the subway walls
    and tenement halls."
    and whisper'd in the sounds of silence.

    - paul simon -
    "wednesday morning 3a.m.", 1964

    Ekşicilerin tercümesini de buraya alıntılasam, ayıp olur mu acaba onlara? :

    selam karanlık, eski dostum
    işte yine geldim seninle konuşmak için
    çünkü yavaş yavaş büyüyen bir görüntü
    tohumlarını bıraktı beynime ben uyurken
    ve orada büyüyen görüntü
    hala duruyor
    sessizliğin sesinde

    rüyamda huzursuz, tek başıma yürüdüm
    parke taşlı dar sokaklarda
    bir sokak lambasının halesinde
    kaldırdım yakalarımı soğuk ve rutubetten
    gözlerim delindi parlaklığından
    o neon lambasının
    geceyi çatlatan ortasından
    ve dokundu sessizliğin sesine

    ve o çıplak ışıkta gördüm
    onbinlerce insan, belki daha fazla
    ses çıkarmadan konuşan insanlar
    dinlemeden duyan insanlar
    sesleri asla paylaşmadan şarkılar yazan insanlar
    ve hiçbiri cesaret edemedi
    bozmaya sessizliğin sesini

    dedim ki, "ey aptallar", "bilmiyorsunuz
    sessizlik, bir kanser gibi büyüyor.
    sözlerimi duyun, belki öğretebilirim size
    tutun kollarımı, belki erişebilirim size."
    ama kelimelerim sessiz yağmur damlaları gibi düştü
    ve yankılandı
    sessizliğin kuyularında.

    ve insanlar boyun eğdiler ve taptılar
    kendi ürettikleri neon tanrıya.
    ve bir işaret fişeği çaktı
    şekillenen sözcüklerde
    ve işaretler dediler ki, "peygamberlerin sözleri
    metro duvarlarında yazılıdır
    ve boktan apartman duvarlarında"
    ve fısıldadı sessizliğin sesinde.

    söz ve müzik: paul simon, 1964 yılının herhangi bir gününde, herhangi bir yerde, sabaha karşı üç sularında.

    YanıtlaSil
  3. Koydun mu başını sevgilin göhsüne en güzel ses onun kalbinin sesidir.
    Kalbimin sesini dinlemeye devam edeceğim.

    YanıtlaSil
  4. Tomrukcan, sayenizde bu gidişle yabancı dillerimi geliştirecem:) Önceleri ispanyolca bir iki kelime patlatayım tomrucan karşısında demiştim, şimdi ingilizce öyle mi? Ne diyeyim, bu kez sessiz sessiz durayım da sessizliğin sesini bi dinleyeyim:))
    O değilde, bayılırım söz aramızda bu şarkıya.. oy oy oy! bayılırım valla:)

    YanıtlaSil
  5. Aylardan Şubat, sizi hayal kahvem'de görmek ne güzel! Yorumunuz için çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  6. Haklısınız Ali Zafer, bütün sesleri işitmek için kulaktan önce yürek gerekiyor sanırım:)

    YanıtlaSil