3 Ağustos 2011 Çarşamba

Yüksek Kişilik Sahibi Olanların Başvurması Rica Olunur!

 
Şöyle bir geçmiş yazılarıma göz attım. Görmek ve körlük hakkında ne çok yazı yazmışım. Dikkat ettim de yazdıkça kendimi daha iyi tanıyorum. Mesela görmek ve körlüğü bu denli önemsediğimi bilmiyordum. Kitaplığa baktım ki, bir kitabım daha yok mu körlük üstüne? Elias Cannetti’nin yazdığı, Ahmet Cemal çevirisi ile Körleşme! Ben bu romanı nasıl atlamışım? Körleşme atlanacak kitap mı? Asla! Hayal Kahvem’e  mutlaka yazmalıydım. Mesela romanın baş karakteri Profesör Kien o kadar enteresan biridir ki anlatamam. Tam nev i şahsına münhasır biri. Tuhaf bir kitap kurdu örneği. Evinin duvarları o kadar kitaplarla doludur ki ayna asacak yer yoktur. Ne kendi görüntüsünün ne de insanların onun için önemi vardır. Varsa yoksa kitaplar. Hayatını kitaplar doldurur. Sabahları yürüyüşe çıkar sözgelimi. Bu gezintilerin sebebi kitapçı dükkanlarının olduğu yerlere yürümek ve mağazalardaki kitap kokusunu ciğerlerine doldurmaktır. Böylece gücü yenilenmektedir. Bildiği dillerin sayısı bir düzineyi geçmektedir. Ama konuşmayı hiç sevmez. Düşüncelerini söz yerine yazı ile dile getirir. Zamanının en ünlü sinoloğudur. Tartışmalı her türlü konuda Profesör Kien’e danışılmaktadır. Davet edildiği konferanslara, hatta kendisinin konuşmacı olarak davet edildiği konferanslara bile son anda gitmez. Kendi el yazısıyla yazdığı bilimsel bildirilerini başkasına okutturur. O kadar insan içine girmez ki, yüzünü unuturlar. Fotoğrafını isterlerler. Hiç fotoğrafının olmadığını, çektirmeyi de düşünmediğini bildirir. Otuz yaşındayken bir vasiyetname yazar. Tek maddelik bu vasiyetnameyle, kafatasını içindekilerle birlikte bir beyin araştırma enstitüsüne bırakır. Gerekçe olarak, gerçekten olağanüstü bir nitelik taşıdığını düşündüğü belleğinin belki özel kafatasıyla, belki de beyninin normalden daha ağır oluşuyla açıklanabilmesi olasılığının faydası olacağını ileri sürmüştür. Profesör Kien günün birinde kör olmaktan çok korkar. Böyle bir durum söz konusu olsa, kitaplarını okuyamayacağı için kendini öldürmeye ant içer. Evinin camlarını iptal ettirip duvar ördürür. Tüm duvarları kitapları ile doldurur. Hayatının vazgeçilmezidir kitaplar. Daha fazlası hatta. Hayatının tamamını kitaplar doldurur. Bir gün gazeteye bir ilan verir:
 
 
“Çok büyük bir kitaplığı olan bilim adamı, evinin işlerine bakacak ve sorumluluk bilinci taşıyan bir kadın aramaktadır. Ancak çok yüksek kişilik sahibi olanların başvurması rica olunur. Bu nitelikte olmayanlar, kapı dışarı edilecektir. Ücret önemli değildir.”
 
Sonra mı ne olur? Merak eden kitabı alır ve okur. Bizzat kurduğumuz dünyaların bize nasıl yabancılaştığını, körleştirdiğini ve kendi cehennemimizi yaratmayı nasıl becerebildiğimizi anlatan nefis bir romandır Körleşme. Bana göre, Nobelli yazar Elias Canetti’nin bu romanı mutlaka okunması gereken romanlar arasındadır.
 
 

17 yorum:

  1. listeya aldım, okuyacağım.

    YanıtlaSil
  2. Bu yazarın kitaplarını olumak biraz zordur, alışık olmayanı zorlar. Ama çok iyi bir kitap..

    Film uayrlaması da hayli başarılıydı.

    YanıtlaSil
  3. Okumazmıyım , hatta ilk sayfalarda kitaplara gömülmüş, varıyoğu kitaplığı olan prof. Kien'ı nasılda sevdim. kadınları sevmeyen prof. sonra da Therese di değil mi , başına gelenler..mutlaka sindire sindire okunmalı..kaç yıl önce okumuştum, yeniden okumak isterim ama sırada o kadar çok kitap var ki..

    YanıtlaSil
  4. Selam Hayal Hanem, tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  5. Vladimir selam, bu kitabın filmi var mı? Körlük ile karıştırmıyorsunuz değil mi:) Merak ettim şimdi.

    YanıtlaSil
  6. Sorma Buket. Bazan insan özlüyor eski okuduğu kitapları değil mi:) Ama okumadığı kitaplara da heves ediyor... Of, diyeceğim ama! Sana bir şey söyleyeyim mi bu duyguları hiç bilmeyen insanların varlığını bilmek ise beni acayip hüzünlendiriyor. Ne hoş şeydir,kitap okumayı özlemek... Okumadıklarına karşıdan iç çekmek:)) Hey! Oruçluyum tamam mı? Canım yemek yemeği çekeceğine kitap okumayı çekti iyi mi:))

    YanıtlaSil
  7. Bu gün kahveye geldim.
    Kişilik dio,yüksek dio,okumak lazım dio.Oysa ben,bu gün kirlenmek istiyorum.Yağmur yağsın ağaçlıklı patikalardan koşmak,kayıp düşüp kalkmak istiyorum.Gözlerimin beyazı parlayana dek kirlenmek istiyorum.Yol üstündeki küçük bir bakkalın önündeki tahta iskemlede oturup,biraz kaynattıktan sonra sohbeti,onlarla beraber iftar yapmak istiyorum..
    Hatta hazır kıta bekleyen sırt çantamı alıyım,arabaya atıyım noolur noolmaz.
    sevgilerle hayal kahvem.

    YanıtlaSil
  8. Of, casswa neler yazmışsınız siz:) Şimdi ben ofiste çalışıyorken nelere heves ettirmişsiniz?
    Durun o zaman ben ne yaptım bugün söyleyeyim size. Ofise gelmek için evden çıkıyordum ki o ne? Nasıl yağmur yapıyordu anlatamam. Koşarak bindim. Sonra ofise gelirken yakına değil de uzağa arabayı park ettim. Yürüdüm ben Casswa... Yağmurda cup cup sulara basa basa, ıslana ıslana yürüdüm:)) Nasıl özlemişim yağmurda yürümeyi. Bayıldım! Ofise gelince... Giysilerim saçlarım ıslanmıştı tabii.. Neyse spor giysilerim yanımdaydı. Onları giydim... Ne güzel yağmur yağıyor cassawa... Dayanamayacağım ben gene çıkacağım sokağa:)))
    Sevgiler benden.

    YanıtlaSil
  9. anlatım dili nasıl kitabın, okurken yoruyormu, akıcımı ??? filmi varsa izlemeyi tercih ederim ama kitapta sanki oku beni der gibi kararsız kaldım yorumunu bekliyorum :))

    YanıtlaSil
  10. Selam Dürr-i Yekta, kitap okumak enteresandır. Bazan ne olur biliyor musunuz? Bir kitabı okumaya başlarım misal, içim sıkılır. Cümleler, konu beni sarmaz. Asla zorlamam kendimi. Hemen bırakırım. Aradan bir vakit geçer. Belki yıllar geçer. O kitap aklıma ya da elime gelir. Okurum. Bu kez beni sarar.. Çeker... Kimi kitaplar olgunluk bekler... Kimisi ise taze okur sever. Körlük Vladimir'in yazmış olduğu gibi... Kolay bir kitap değil. Denemeli bence okumayı. Hem anlatımı hem çizdiği tiplerle şaşırtıcı. Bakın bakalım. Deneyin. Zor gelmezse devam eder okursunuz:) Filme gelince, doğrusu filmi varsa ben de seyretmek isterim:)

    YanıtlaSil
  11. Şizofren Mahmut3 Ağustos 2011 16:30

    Okadar güzel anlatmışsın ki..okurken aklımda neler neler canlandı.Okadar kısa bir anlatım bana neler söyledi cennetimizi ve cehennemimizi yaratmakla ilgili.
    Gecen gün baktım büfeme. Kitaplarım dizili. Ne cok heves etmişimdir bir kütüphanem olsun diye. Ama söyle ahşap ve duvardan duvara - yerden tavana olan cinsinden.
    Sonra ne o kütüphaneyi dolduracak kadar çok kitabimin olmadığını gördüm. Hem de ilk defa farkettim. Çöktüm resmen. Oysa ben ne kadar cok kitabımın olduğunu düşünüyordum. Nasılda avutmuşum kendimi yıllarca.
    Pek bir böbürlenirdim kitap okumayı sevmemle. O halde ben hayalimdeki kitaplara sahip olamadığım gibi pek de az kitap okumuştum. Nasıl bir yalan cennet kurmuştum kendime böyle ben. Kitaplar bana baktı küsük küsük..ben kitaplara. Kaçını iki kere elime almıştım ki. Yoksa aralarında okumadıklarımda varmıydı. Yoksa aralarında konusunu unuttuklarım da varmıydı.
    Allahım..bu nasıl bir yalan dünya. Benim dünyam nasıl gerceklerden nasıl bu kadar yana kaydı..allahım yoksa beni yanına mı çağırıyorsun.

    YanıtlaSil
  12. Mahmutun kardeşi Mahmure3 Ağustos 2011 16:48

    Oda kapısını açtı, içeriye bir göz attı. Ne kadar cok kıyafeti vardı. Ne kadar cok kırtasiyesi ve bijuterisi. Bu oda bana yetmiyor diye düşündü. Ne ara almıştı bunca şeyi.
    Yerdeki torbaların arasından ayaklarına yer bularak yatağına ulaştı. Elinin tersiyle gazeteleri yataktan aşagıya iterek kendisine yer aştı. Şimdi terlikleri gazetelerin altında kalmıştı. Elindeki su bardağını koymak için başucunda yer aradı. daha önce üşenip geri götürmediği bardaklardan yer bulamadı. İçilmiş bir bardağın içine oturttu. Önceki bardakta kalan yarım su taştı, yerdeki volkmanı ıslattı.
    Aksilik işte. Biri beni toplamalı diye düşündü.
    Oda nerdeyse kapıdan dışarı taşıyordu. Aklına çöp evler geldi. Güldü. Belediye gelse kapıdan baksa bunca şeyin içinde beni secemez beni de kepçeleyip atarlar diye düşündü.
    Darı ambarına düşmüş fare gibi tatlı tatlı gerindi yatagında. Yatagının içine de yığdığı giysilerinin arasına gömülüp mutluu bir uykuya daldı.

    YanıtlaSil
  13. Okuması zor olan kitapların ikinci elini almakta fayda var. :)

    YanıtlaSil
  14. Durr i Yekta bir şey söylemeliyim. Bu tip kitaplar ne yapıyorlar biliyor musunuz körleştiğimiz, tepkisizleştiğimiz kimi durumları görmemizi sağlıyorlar. O kadar kendimize dönük yaşıyor kendi ilgilerimize fokuslanıyoruz ki gözümüz başka bir şey görmez oluyor. Roman kahramanının vaziyetinden endişe duyup aman biz böyle olmayalım haaa, hissi geçiriyor. Hoş değil mi:))

    YanıtlaSil
  15. Selam Şizofren Mahmut ve Mahmut'un kardeşi Mahmure

    rastık çekerek mahmure
    sek sek sekerek mahmure:))

    YanıtlaSil
  16. Bi_Hoş, 2. el kitapları severim:)

    YanıtlaSil
  17. @ Geçen gün kitapçıda elime aldım sonra ne olduysa bıraktım. Tekrar gideyim bari ;)

    YanıtlaSil