6 Şubat 2010 Cumartesi

Şiirlerle Bir Deneme Yazısı... Anladım.

Ağlıyordum. Bir kış günüydü. Üzgündüm. Yenilmiştim. Herkesle selamı sabahı kesmiş bir sabahtı. "Bir tek dileğim var mutlu ol yeter” sözünün, bir kamyon yükü, anlam taşıdığı günlerdi. “Bir kulunu çok sevdim” diyorum. “O beni hiç sevmiyor” diyorum. “Kalbimi ona verdim, artık geri vermiyor.” diyorum. Yalandan değil... Yazmak lazımdı… Yazmasak olmazdı çünki... Kahvaltısız. Yola çıktım ağzımda bakır alaşımlı bir tat. Efkar gibi yağıyordu kar. Ben ağladım. Ben… Ağladım... Elimi bırakma ey şehir… Ey tutkal kokulu odalar duvarlar… Ey şehir, boğazıma hançer kıvamında sözler ekleyen, bütün suçlarımı kanıtlayıp, günahlarımı yüzüme vuran… Gözüme sekiz bin yıllık sürmeler çekerim. Kör olmak pahasına görmektir hayat bilirim. Ben ağladım… Ben… Ey akmayan şehir, ışıldamayan nehir! Geceleri bile rehin alıyor, siyah giysili yıldızlar… Sen susmayı kararmak zanneden fikir, yas dudaklı çocuklar gibiyim. Hani şımarmaya takat bulamayan, acının sakızıyla balonlar yapıp, düşler uçuran çocuklar hani, işte onların elleridir kullandığım. Tıpkı “çöpçülerin elleri” gibi sıcacık, bırakma ellerimi ey şehir! Ben… Ağladım… Yeri geldi diye ağlıyorum, yoksa hiç aklımda yoktu… Namusum şerefim ve çocukluğumun üzerine beton dökerim ki, tüfek filan değil çimento icat edildi de bozuldu mertliğin mimarisi, esrarlı bir ülkeye göçtü sabrın taş ustaları.. Bir grayder durmadan soluklanmadan çalışıyordu toprak damlı evimizin bahçesinde. Kalabalıktı. Susuyordum. Kar ağlıyordu, yağar gibi. Lapa lapa… ağlar gibi… Karda yürümek gibisi yoktur geceleri. Işığın yalazında seyretmek tanelerin dansını. Bir de ayazda sevmek olmadık bir kadını. Soğuktan korumaktır asıl marifet sevdiğinin tenini. Aşksız geçen kışların intikamıdır geleneksel bahar sevdalanmaları. Ben hep kışı sevdim. Ben hep kışın sevdim beni sevmeyenleri. Hoşçakal anlatıcı! Bilirsin iki kere hoşçakal der, bütün romantikler… Nasıl hecelersen hecele, hep aynı biçimde yazılıyor ayrılık! Hoşçakal!

Yukarıdaki şiirlerle deneme yazısını, Yılmaz Erdoğan'ın Anladım adlı kitabındaki bazı şiirlerinin birbirini tamamlayacağını düşündüğüm dizeleriyle yazmaya çalıştım. Umarım ortaya anlamlı bir kompozisyon çıkmıştır. Kullandığım dizler, Yılmaz Erdoğan'ın şu şiirlerine ait...
1- Kışı sevmek kışın sevmek
2- Anladım
3- Bir mevsimin “acı gerçekleri”
4-Yağdıkça
5-Neden yazıyorsun
6- Sen sebep
7- Aman ormancı

6 yorum:

  1. Farklı bir paylaşım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ali Zafer,şiirlerle deneme yazımı beğendiğinize sevindim.

    YanıtlaSil
  3. Çok beğendim :) Keyifli ve okuması da bir o kadar zevkli bir deneme olmuş. Ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. aa!!cok güzel olmuş. Acaba sevsem mi ben bu Yılmaz Erdoğanı. sevmezdim zat_ı alilerini epeydir. Neden diye sorma Sakın anlatması zor. Çünkü bu bir his ve hislerimi anlatmakta hep yetersizimdir. eskiden severdim ama..sonra siyasi yönü biraz soğuttu beni kendisinden. Hangi siyasi yönü deme. Anlatması zor. Belki bir önyargı. Sonra birine cok benzemeye başladı tip olarak. Şimdi şaşırıyorum. Derdim ki hep tipleri birbirine benzeyen insanların karakterleri de benzer. İşte uzun zamandır yakından tanıdığım o kişiye tipi ile çalışkanlığı zakası ve yaratıcılığı ile iyice benzemeye başladı. Daha fazla benzemesini istemem. Çünkü o sıyırıklar kategorisine de katılmaya başladı.
    Böyle düşününce alıyorum ki ben Yılmaz Eroğanı istemeye istemeye seviyorum. Neden diye sorma. Bütün bildiklerim burada yazdığım kadar. Ama şunu artık iyi biliyorum ki Vildanın bu derlemesi sayesinde kitaplarını okumaya başlayacağım. Sağol arkadaşım bana bir yazar kazandırdığım için.

    YanıtlaSil
  5. Beğendiğinize sevindim Mit, o zaman bu tür denemelere devam edeyim. Daha önce Murathan Mungan şiirleriyle yapmıştım. İyi oluyor. Yazdıkça şairlerin dizelerini sanki Türkçem güçleniyor:)Ama şairler bilseler ne derler bilmem... Resmen oynuyorum dizeleriyle.
    Şahane bir oyun hem de.. Vakit bulanlara
    denemelerini, tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  6. Megaloman, eğer bu deneme yazısı sayesinde, Yılmaz Erdoğan ile barıştırdıysam sizi. Ne mutlu bana... Şiirlerini çok severim. Filmlerini de bayılırım doğrusu, ne yalan söyleyeyim:)

    YanıtlaSil