8 Şubat 2010 Pazartesi

Trenle Yolculuk Yapmayı Hayal Edersem, Gör Başıma Neler Gelir?

Tamam. Geçen hafta seyrettiğim Alfred Hitchcock’un Kaybolan Kadın adlı filmi başından sonuna trende geçiyordu… Tamam. Bugün seyrettiğim Herkesin Keyfi Yerinde adlı filmde de, Robert de Niro trenle seyahat ediyor ve kompartımandakilerle mütemadiyen sohbet ediyordu. Yok artık dayanamayacağım… Tamam.. Çantamı takacağım sırtıma… Mutlaka trenle seyahate çıkacağım… Evet… Evet… Çıkacağım… Hem de tek başıma… O kadar gözüm kaldı ki.. Anlatamam… Yanıma fazla eşya almayacağım. Birkaç kitap mutlaka.. Bu kez cimri olmayacağım kitap konusunda… Okuduğum kitabı, oturduğum koltuğa bırakacağım. Hatta içine bir not bırakacağım… “Ben okudum. Çok sevdim. Okumanızı tavsiye ederim.” diyeceğim mesela… Ne dersin? Şahane bir hayal değil mi bu? Peki nereye mi gideceğim? Tren istasyonuna gideceğim. O sırada gelen tren nereye gidiyorsa oraya gideceğim. Mesela uzaktaki ıssız bir kasabaya…

Eyvah.. Ben böyle hayal kepenklerimi açarsam gene sonuna kadar, trenle seyahat etmek niyetiyle gidersem bir kasabaya… Ya Anayurt Oteli gibi bir otele denk gelirsem? Hatırlasana Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı kitabından sinemaya uyarlanan, Ömer Kavur’un yönettiği aynı isimli filmi… Amaaann, Allah Korusun!.. Ya karşıma bu filmde Macit Koper’in canlandırdığı Zebercet adlı karakter gibi biri çıkarsa? Hani anne babası ölmüştür de Zebercet’in, otele çevrilmiş eski bir konakta neredeyse hiç çıkmadan günlerini geçirmektedir. Sadece otele günübirlik gidip gelenler vardır. Bir de uzun kalan bir yaşlı müşteri ile otel hizmetçisi o kadar. Galiba konusu böyle bir şeydi... Hani günübirlik otelde kalan bir kadının ardından, kadının her an tekrar geri döneceğini ümit eder. Of!.. Ne güzel trenle seyahat edeceğim derken, şimdi Anayurt Oteli nerden aklıma geldi birden? Hele Zebercet gibi bir otel işletmecisi... Hımm… Ece Temelkuran’ın Kasaba Otelleri adlı bir yazısı vardır. Okumuş muydun bilmem? Belki de hep oradan gitmek istemiş, gitmeyi beceremeyince de bari gidenlere tanıklık edeyim diyenlerin kasaba otellerini işlettiğini söyler. Hayata küsmüş insanlardır belki. Çünkü konukları hep kazara, hep mecburiyettendir. Hep şüpheci ve sinirli olmaları da belki de bu yüzdendir kasaba oteli sahiplerinin der. Büyük, lüks oteller insanı şımartır, mühim bir şahsiyet olduğunuzu tekrar edip durur mütemadiyen. Oysa kasaba otelleri yüz vermez insana. Ne kadarsan o kadar. O nedenle kendini pek önemsemeyenlerin merakı kasaba otelleridir der Ece Temelkuran.

Severim ben kasaba otellerini ve kalacaksam eğer bir kasaba otelinde kalırım her şeye rağmen. Günübirlik bir müşteri olurum… Arkamdan neler olur biter bilemem... Kim bilir? Ben yola devam ederim...Yeni bir kasabaya giderim belki. Öyle bir yer ki, oraya varınca karların yolu kapatacağı tepe bir kasaba olabilir sözgelimi… Off! Bu kez Kubrick’in, Stephen King’in romanından uyarladığı Cinnet adlı film aklıma geldi iyi mi? Hani Jack, eşi ve oğlu ile birlikte bir dağ otelinin kış bakıcısı olamayı kabul eder. Otelde bazı kötü ruhların varlığını hissetmeye başlar. Yooo…. Hiç anlatmayayım korku filmelrinin baş yapıtı sayılan bu filmi... Yooo... Ama... Ya yolum böyle bir otele düşerse? Yok artık… Nedir bu? Nerden geldim ben bu dağ kasabasındaki otele Allahaşkına? Ne güzel atmıştım çantamı sırtıma.. Çıkacaktım yola… Olmaz ama… Yoo.. Gece gece karabasanlar bastı beni galiba… Şimdi uyumalıyım… Sabah ola hayrola… Evet… Sabah ola hayrola… Sabah aydınlık hayaller kurmalıyım. Hımm.. Pazartesi… Çok işim var... Çokk... İşe gitmeliyim.. İşe… Trenle mi? Yooo… Ne treni? Kim trenden bahsetti ki? Yooo… Gideceğim işe... Neyle mi? Sorulur mu? Neyle gideceğim, arabamla gideceğim tabi ki!

4 yorum:

  1. Benim de hemen aklıma Hitchcock'un Sapık filmi geldi :) Boş ver bence motel kısmını... Yakın bir yere git, orada temiz hava altında bir çay iç, yanında da belki bir börek? Sonra da tekrar güzelim yatağına, sıcacık evine dön. Hem böylece aynı günde 2 kez trene binmiş olursun. Nasıl fikir?

    YanıtlaSil
  2. Hitchcock'un Psycho - Sapık adlı film de bir motelde geçer sahiden. Hımm! En iyi korku filmlerinden biri. Mit haklı vallaha. Ben en iyisi İzmit'ten İstanbul'a gideyim. Hiç trenden inmeden geri döneyim... Diyemeyeceğim.
    Ohooo... Aklıma neler geldi.. Mesela Memento.. Hani Christopher Nolan’ın filmi. Bu filmde de moteller fazlaca yer alır. Durun bakayım.. Ben bir trene atlayayım.. Bu filme göre bir hayali yolculuk yapayım:)
    Şöyle.. Uyanıyorum bir motel odasında. Nerdeyim, neden oradayım hatırlamıyorum. Kendimi biliyorum ama hafızama bir şey olmuş. Şimdi yaşadıklarımı beş dakika sonra unutuyorum. O nedenle herşeyin fotoğrafını çekip not tutuyorum. Üstelik başoyuncu bir sigortacı. Ben de öyle:) Kimin intikamını alma planları yapıyorum ki acaba? Ayrıca ne zaman geldim ki bu motele? Ve en önemlisi tabi hangi trenle:) Ne kolay hayal kurmak...İnanamıyorum valla:)Ben bu gidişler moteli olan tüm filmleri ziyaret edeceğim hayal dünyamda:)

    Aaa!Bir dakika..Ayyy! Londra Tren İstasyonu'nda peron 9 ¾ (dokuz üç çeyrek)'den Hogwarts ekspresine binsem keşke...Hani 9 ve 10'uncu peronlar arasından... Sadece büyü dünyasından insanlar bu perona ulaşabilirler ya.. Ben de ulaşabilirim ki ne olacak? Tabi ki hayal dünyamda:) Burada kesmeliyim bu yorumu. Yorum değil bu yazı olacak. Pes vallahi bana:))

    YanıtlaSil
  3. Peron 9 ¾'i bulursan bize de baykuşlarla haber gönder olur mu? :)

    YanıtlaSil
  4. Önce bir Londra'daki tren istasyonuna gitmeliyim:)Sonra baykuşla haber vermeyi bilmiyorum ama... Hey.. Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Zagor'un tamtamla mesaj yolu.. Ben bunu okumuştum:) Hemen yazmalıyım!
    Önce tekrar okuyayım:))Sonra...Az sonra:))

    YanıtlaSil