Manavın tezgahına tüm merakımla baktım. Yooo. Bu gördüklerim kiraz değildi. Eminim. Vişneydi. Evet, vişne… Vişneyi görünce, dilimin değil yüreğimin kamaştığını gene hissettim. Çünkü annemi düşündüm. Annem şahane vişne reçeli yapardı. Ben... Mutfakta... Annemin vişne reçeli yapışını mutlulukla izlerdim. Beyaz bir elbise giyerdi. Kestane rengi saçlarını omuzlarının üzerine dökerdi. Arada tek elinin tersini ensesine sokar, önüne düşen saçlarını arkaya doğru iterdi. Allahım, nasıl da güzeldi. Masallardaki peri kızları böyle olmalı derdim. Oturduğum yerde yanaklarımı avuçlar, dirseklerimi masaya dayardım. Büyük bir hayranlıkla annemin vişne reçeli pişirmesini seyrederdim. Annemin mutfaktaki küçük radyosu hep açık olurdu. Radyodan dokunaklı bir tango sesi gelirdi. Annem akan suyun altında vişneleri teker teker yıkarken, melodinin peşi sıra şarkıya eşlik ederdi. Çok küçüktüm. Nereye otursam ayağım yere değmezdi. Sandalyenin boşluğunda sarkan ayaklarım müziğin ritminde kendiliğinden ileri geri giderdi. Akan suyun şırıltısı, radyodan gelen içli şarkı, annemin huzurlu mırıltısıyla iç içe geçerdi. Beni bu sesler sarhoş ederdi. Başım dönerdi önce. Sonra mutfak dönerdi. Sonra her eşya olduğu yerde ayrı ayrı dönerdi. Büyülenirdim. Annemin susmasını hiç istemezdim. Çıt çıkarmadan sessizce izlerdim. Tam o anda… Tam o anda işte… Annem usulca başını bana doğru çevirir… Gülüverirdi. Allahım, onun gibi güzel olmayı ne çok isterdim! Tüm şefkatiyle gözlerimin içine bakar “Tatlı kız. Sen ne uslu şeysin öyle!” derdi. Çocukluk işte… Yüreğim hemen kabarır, sevinçle pır pır ederdi. Ben söz dinlerdim. Hemen karşılık verir ben de ona gülerdim. Acaba gülüşüm anneme benzer miydi? Dayanamaz elindeki vişnelerden birini ağzıma atıverirdi. Komik mimiklerle yüzümü ekşitirdim. “Şımarık kız gene abartıyorsun” derdi. Ama şakalarıma hep çok gülerdi. O gülünce yüreğim havalanırdı her seferinde... Ben de gülerdim. Gülerdik birlikte… Vişne aklıma gelince, dilimin değil yüreğimin neden kamaştığını şimdi anladım. Annem cennette vişne reçeli yapıyordu belki… Öyle işte…
21 Haziran 2013 Cuma
Kahve Molası - Bu Kaçıncı Annemsiz Vişne Mevsimi?
Manavın tezgahına tüm merakımla baktım. Yooo. Bu gördüklerim kiraz değildi. Eminim. Vişneydi. Evet, vişne… Vişneyi görünce, dilimin değil yüreğimin kamaştığını gene hissettim. Çünkü annemi düşündüm. Annem şahane vişne reçeli yapardı. Ben... Mutfakta... Annemin vişne reçeli yapışını mutlulukla izlerdim. Beyaz bir elbise giyerdi. Kestane rengi saçlarını omuzlarının üzerine dökerdi. Arada tek elinin tersini ensesine sokar, önüne düşen saçlarını arkaya doğru iterdi. Allahım, nasıl da güzeldi. Masallardaki peri kızları böyle olmalı derdim. Oturduğum yerde yanaklarımı avuçlar, dirseklerimi masaya dayardım. Büyük bir hayranlıkla annemin vişne reçeli pişirmesini seyrederdim. Annemin mutfaktaki küçük radyosu hep açık olurdu. Radyodan dokunaklı bir tango sesi gelirdi. Annem akan suyun altında vişneleri teker teker yıkarken, melodinin peşi sıra şarkıya eşlik ederdi. Çok küçüktüm. Nereye otursam ayağım yere değmezdi. Sandalyenin boşluğunda sarkan ayaklarım müziğin ritminde kendiliğinden ileri geri giderdi. Akan suyun şırıltısı, radyodan gelen içli şarkı, annemin huzurlu mırıltısıyla iç içe geçerdi. Beni bu sesler sarhoş ederdi. Başım dönerdi önce. Sonra mutfak dönerdi. Sonra her eşya olduğu yerde ayrı ayrı dönerdi. Büyülenirdim. Annemin susmasını hiç istemezdim. Çıt çıkarmadan sessizce izlerdim. Tam o anda… Tam o anda işte… Annem usulca başını bana doğru çevirir… Gülüverirdi. Allahım, onun gibi güzel olmayı ne çok isterdim! Tüm şefkatiyle gözlerimin içine bakar “Tatlı kız. Sen ne uslu şeysin öyle!” derdi. Çocukluk işte… Yüreğim hemen kabarır, sevinçle pır pır ederdi. Ben söz dinlerdim. Hemen karşılık verir ben de ona gülerdim. Acaba gülüşüm anneme benzer miydi? Dayanamaz elindeki vişnelerden birini ağzıma atıverirdi. Komik mimiklerle yüzümü ekşitirdim. “Şımarık kız gene abartıyorsun” derdi. Ama şakalarıma hep çok gülerdi. O gülünce yüreğim havalanırdı her seferinde... Ben de gülerdim. Gülerdik birlikte… Vişne aklıma gelince, dilimin değil yüreğimin neden kamaştığını şimdi anladım. Annem cennette vişne reçeli yapıyordu belki… Öyle işte…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Harika yazınız için teşekkürler ve sevgiler:))
YanıtlaSilInaniyorum sana hayal kahvem. Bana ds aynisi oluyor çünkü. Hastalaninca yanımda birisi varmis gibi gelmişti. Huzur duydum ve tatlı tatlı uykuya daldım.
YanıtlaSilAnne sözü dinler gibi masum.
Belkide öyle istediğimdendir.
Sağol Tuğba:)
YanıtlaSilDoğru söze ne denir:)
YanıtlaSilÖzlem dolu bir yazı.Hüzünle okudum.Böyle durumlarda aklıma gelen hep şu cümledir.
YanıtlaSil"Tanrım değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sabır ver"