"Denize çok yakınım. Biraz uzatsam ayaklarım suya
değecek.”
Kendi kendime mi dört duvar insanı olmaya karar
verdiğimi hatırlayamadım. Hangi güç beni masa başında çalışmaya yönlendirmişti? Bu
kadar denizi, balığı, balık tutanı, ekmeğini denizden çıkaranı severken niye
balıkçı olmamıştım ki? Sait Faik’in dediği gibi, içinde kolyozların,
sardalyaların, uskumru, kıraça ve istavritlerin yüzdüğü küfür dolu sesleri değişmek
için insanın gözünü hırs, para hırsı bürümüş olmalıdır. Oysa ne güzel iş
balıkçılık! Sait Faik’in ruhuna rahmet gönderdim. Onun cümleleriyle balık
tutmayı hayal ettim.
“Ben bir yazıcı idim. Yazı yazmak canım istemiyordu.
Yazı yazmam için bana çiçek, kuş hürriyeti değil, içimdeki aşkın, deliliğin,
oturmaz düşüncenin hürriyeti lazım. Küçücük hürriyetler değil, alabildiğine yüz
verilmiş bir çocuk hürriyeti istiyordum. Bu bana lazımdı. Yoksa herşeyi ağzımda
gevelemekten başka ne yapabilirdim? Ne yapıyordum? Beş papel verdim, aldım
naylon oltayı. Ucuna taktım zokayı. Parlattım çakımla. Koydum istavriti
iğnesine. Saldım denize oltayı daha sis basmadan ortalığı. Kıprdamadı bile. Bir
başka oltacı cıva verdi, zokayı parlattım. Yine bana mısın demedi olta.
Vazgeçtim balık tutmaktan. Geldim dayandım elektrik direğine. Koydum ayağımı
rıhtım taşına. Düşündüm nasıl edeyim, diye. Kararım katiydi. Bu akşam
tutamazsam bunun yarın akşamı vardı. Deniz bizimdi. İçi bir hazineydi. Olta
namuslu, balık sessiz, deniz bulanık, yaşasın hürriyet!”
not -
cümlelerini alıntıladığım sait faik öyküleri -
kendi kendime
yaşayacak
balıkçısını bulan olta
Siz yine de kendi denizinizde kendi balıklarınızı her zaman tutabilirsiniz, eminim.Martılar yolunuza eşlik etsin...
YanıtlaSil“ denize uzuyorum
Silben denize uzadıkça kocaman bir eyüp oluyor deniz
kim bilir, bu da bir saklanma biçimi -belki- ”
diyeyim ve edip cansever'in ruhunu yadedeyim.
eyvallah petek.teşekkür ederim:)
Sait Faik, az bulunur onun kadar öznelci yazar. Bir doğru var onda, kendi doğrusu, kendi içinin doğrusu...
YanıtlaSilnasıl şahanedir sait faik öyküleri sahiden dalgaları aşmak.
Silbana denizi, balıkları, balıkçıları sait faik mi sevdirdi bu denli acaba:)
durun... sait faik'ten bir kaç dize yazayım. yettığı yer nur dolsun diyeyim.
"bazi akşam üstleri, oturur
hikayeler yazardim, deli gibi!
ben hikaye yazarken
kafamdaki insanlar
baliğa çikarlardi. "
ben hiç böyle güzel, böyle eğlenceli neşeli dört duvar insanı görmedim şaşkınım_
YanıtlaSilsait faik'e selamınıza ortak olup, hayal kahvem'e selam ederim (:
eyvallah yoluk, sağolun.
Silbloğunuza giremedim:(
Deniz deyince hep aklıma nazım hikmetin" denize dönmek" şiiri gelir ve nede güzeldir...
YanıtlaSilİçindeki uçsuz bucaksız denize selam olsun..
sevgimle..
elif, nazım hikmet'e ve tüm deniz'lere selam olsun diyelim.
Silsonra gene bir deniz dizelerinde dolaşalım mı?
bu kez ibarahim tenekeci, yüreğimizdekini dillendirsin ne dersiniz?
"şaşkınım, şehir açmıyor beni
ve namım yürümüyor burada
çünkü tuhaf burada her şey;
denizi sel basıyor hayret
hayret şehir sığmıyor taksiye
ve terör estiriyor rüzgar
kaldırıyor dağın eteklerini bile."
sevgiler benden:)
Ne hos bir paylasim bu boyle..deniz kokusunu gonderdiniz bana marti sesleri ile birlikte..sevgi ile..
YanıtlaSilgeç kaldım biraz dostbahçesinden lezzetler. sevgiler benden:)
Silne güzel düşünmüşsün.
YanıtlaSilsait faik bi tanecik yaa.
:)
sait faik candır deeptone:)
Siloltanın ucundaki kuyruk darbesi tanrılaştırır insanı.
YanıtlaSilöte yandan aynı insan aslında bir ceviz kabuğunda nokta gibidir gök kubbenin altında.
ne güzel anlatmışsınız:) sağolun.
Sil