Ben
insanların aptalı...
Hemencik
kandırıverir beni güzel havalar... Bir ılıman hava esmeye görsün...
Düşünmem kara kıştayız diye... Hoop!.. Vururum kendimi sokağa!
Bu
sabah evden çıkmadan önce pencereden gökyüzüne baktım. Aaa!.. Güneş vardı. Şaşkının tekiyim. Kış güneşi bulutların arasından tatlı tatlı göz
kırpmaktaydı ya... Aldandım. Bez ayakkabılarımı geçirdiğim gibi ayağıma... Kısa
kadife ceketimi giydiğim gibi sırtıma... Ne eldiven... ne atkı... ne şapka!
Evden nasıl fırladım biliyor musun? Hey! Sanki güneşle randevum varmış
ta... Canım fedaymış onun yoluna...
Abarttım. Asansöre binmedim. Ah! Beş katın merdivenini zıplaya zıplaya
indim... Nefes nefese kalmıştım dışarı çıktığımda!
Arabama
binmedim. Evle ofisin arası ne kadar ki... Olsun olsun tabanvayla on dakika.
Güneş kandırdı beni. Sokağa ayak bastığımda bulutların arasına gizlendi.
Ne fena! Nasıl ayaz vardı anlatamam. Buz buz... Vazgeçmedim. Hızlı hızlı yürüdüm. İnan
bana... Ofise girdiğimde resmen buz kesmiştim. Tam o anda... Fıkır fıkır bir
Karadeniz ezgisi işittim. "Seni kafama taktum... Atma atamayrum... Girdun
rüyalaruma... Yatma yatamayirum..." Hey! Hatırladım. Cimilli İbo!
Kadife
ceketimi çıkardığım gibi girişteki sandalyenin üstüne attım. "Dondum
kızlar!" diye bas bas bağırdım. "Haydi gelin üç ayak
oynamaya!" Güldüler Özlem ve Berna... Hiç itiraz etmediler. Geldiler
yancağızıma... El ele tutuştuk. Ofisin ortasında oynamaya başladık. O anda...
Bir müşteri gelse mesela. Yeminle duymazdık. Öyle kendimizden geçtik. Ha bir...
Ha iki... Haçan üç... Bizim ayaklar, kollar, omuzlar... Rivrivri Rivrivri
Rivrivri... Ohooo! Coştuk! Coştuk!..
Ne hoş kış mevsimi değil mi? Söyler misin,
şimdi yaz olsa sözgelimi... Böyle deli horon oynamak mümkün mü? Nerdeeee?
Sıcakta parmağımızı oynatacak gücümüz olmuyor vallahi!
Ne
düşündüm biliyor musun? Karadeniz ikliminde yazlar serin kışlar soğuk oluyor
ya... Karadeniz folklorü, ısınmak için mi böyle kıpır kıpır acaba?
Ben de hep öyle düşünürüm, Ege'ninki de yavaştır meselâ, o kadar sıcak ki kılını kıpırdatacak halin yok:-)
YanıtlaSilEvet Handan, efelerin efesi diye diye yere diz vurarak oynanan Ege oyunları ağırdır sahiden:)
Silİklimle folklörün ilgisi olmalı:)
Ayy çok güldüm yaaa :)) Cimilli İbo benim için komedi üstadıdır türkücü değil, hem oynarım hem gülerim :))
YanıtlaSilKaradeniz havası candır, Bursa'da donuyoruz çünkü.
Nebihan, ne yalan söyleyeyim Cimilli İbo'nun sadece bu şarkısını biliyorum:)
SilKaradeniz havasına var ya bitiyorum.
Kemençe duyduğum anda ayağa fırlamak istiyorum.
Sahiden. Horonun delisini oynamayı seviyorum:)
Ahahahahah Çok güldüm yaa :D Başına gelenleri okuduktan sonra ben de senin gibi karadeniz folklorünün kıpır kıpır olduğunu düşünüyorum. :D
YanıtlaSilÖyle valla Heaven... Karadeniz havası kıpır kıpır... Ayaklar... Omuzlar... Hatırlasanıza... Yoo... Ben omuz titretmeyi beceremem. Olsun... Öğrendim üç ayağı... Tamam. Omuz titretemiyorum ama... Ohoooo! diye başımı sallayabiliyorum:)
SilMüthiş!
ihtimal tabi,neyapsin usaklar isinmanin bi yolunu bulmaliydilar degil mi :))
YanıtlaSilEtkaca, bir belgesel seyrettiğimi hatırladım şimdi.
SilBelgesel, Karadeniz müziğiyle ilgiliydi.
Karadeniz bölgesininin köylerinde yaşayan insanlarla konuşuyorlar ve türkü derliyorlardı.
Karadenizli bir amca babasının cenazesini anlatıyordu.
Babası ölmüş. Sanırım mevsimlerden sonbaharın sonlarıymış.
Ertesi gün gömeceklermiş.Cenazeyi bahçeye koymuşlar.
Yakınları da bahçedeki sandalyelerde, cenazenin etrafında oturmuşlar.
Zaman geçtikçe üşümeye başlamışlar. Önce sandalyeleri birbirlerine yaklaştırmışlar.
Olmamış. Fena halde üşüyorlarmış. Ama adettendir tabii, cenazeyi bir başına bırakamıyorlarmış.
Bu kez oturdukları yerde ellerini ve ayaklarını hareket ettirmeye başlamışlar.
Bakmışlar ki üşümeleri geçmiyor. Ayağa kalkmışlar, elele tutuşup, yavaş yavaş üçayak oynamışlar.
Bu anısını anlatan amca, yani ölen kişinin oğlu da tutmuş ellerinden...
Hep birlikte cenazenin etrafında oynamaya başlamışlar.
Horon sadece düğün derneklerde değil, cenazelerde de oynanabiliyor demek ki, diye düşünmüş, sevinmiştim.
Bir kere ben tecrübeliyim... ısınmak için birebir:)
Ayrıca, horon insanın acısını da bir nebze yatıştırabilir...
Memleketimizin folklorününden haz alabildiğim için mutluyum ne yalan söyleyeyim...
Şimdi üç ayağı anlattım ama... Keşke becerebilsem... Keşke kaşık çalabilsem... Silifke oyununu da oynamayı denerdim icabında:) Ya da nebileyim... Kafkas oyunları mesela...
Ama deli horon favorim! Çok severim:)
Güne güzel başlamak güzeldir. Eminim gününüz güzel geçmiştir. Hep böyle olun..
YanıtlaSilÇok güzel bir gündü sahiden Harikalar Atölyesi:)
SilHem kendimiz hem yüreğimiz ısındı... Üçayak oynamak her daim iyi gelir.
Hep böyle kalmaya niyetliyiz. Sağolun.
hihiii karadeniz insanı daha ilginç ya.
YanıtlaSilayrı bi tür onlar.
:)
şu iboyu hiç duymadım bak ama dinlerim.
:)
dinledin mi deeptone:)
Silahahahha
YanıtlaSilYav ben bir öğrenemedim şunu. Trabzon'da müziği duyar duymaz flashmob gibi insanlar halaya geçende, baktım durdum. Aralarına girip, salak salak tepindiğim de oldu. Haddimi bilip, kenara geçtim artık.
ooo! karadeniz müziğine deliririm:) hiç duramam hemen oynayıveririm:))
Sil